Mahçupyan'dan muhalefete yolsuzluk yanıtı
Abone olYazar Etyen Mapçupyan, bugünkü yazısında muhalafetin yolsuzluk suçlamasına yanıt verdi.
Akşam gazetesi yazarı ve Başbakan Davutoğlu'nun
danışmanı Etyen Mahçupyan, AK Parti iktidarının sistemik
yolsuzluk düzenini durdurup ekonomik büyümeye nasıl çevirdiğini
yazdı.
Mahçupyan, AK Parti'nin son verdiği sistemik
yolsuzluğun devletçilik, popülizm ve Kemalizm’le ilişkili olduğunu
sorgulamayan muhalefete çattı.
17 Aralık operasyonuyla iktidarı yolsuzlukla suçlayanlara karşı verdiği yanıtlarla çok konuşulan Mahçupyan, bu kez sistemik yolsuzluk tartışmasını köşesinde yorumladı. Yazara kulak veriyoruz:
AKP BU DÜZENİ TERSİNE ÇEVİRDİ
"Kısacası Türkiye yıllar boyunca sistemik olarak bir yolsuzluk
yapılanması içinde tutuldu. Belki ihalelerden cebine para atanlar
veya rüşvet alanlar bugün aynı işlere heveslenenlerden daha fazla
değildi. Ama ekonomik alanın işleme ve işletilme biçimi belirli bir
zümrenin kendiliğinden toplumsal katma değeri sömürmesine
dayanmaktaydı.
AKP bu düzeni basit ve yumuşak bir süreçte durdurup tersine
çevirdi. 2002 öncesinde faizler ve cari giderler ödendiğinde
yatırım için hiç kaynak kalmıyor ve bunu ayrıca yurtdışından bulmak
zorunda kalıyorduk. Dolayısıyla yatırımların toplam bütçe
büyüklüğüne oranı yüzde beş on civarında kalıyor ve giderek
ağırlaşan bir faiz yükü yaratarak yatırımları daha da kısıyordu.
Bugün cari harcamaları da eklediğimizde elde bütçenin en az yarısı
kadar, kendi kaynaklarımızla finanse edilebilen bir potansiyel
yatırım imkanı var. Yani eskinin muhtemelen on katı… Üstelik aynı
gayrı safi milli hasıla seviyesinde de değiliz. Kişi başı gelir üç
mislinden fazla arttı. Bunun anlamı bugün potansiyel yatırım
kaynağının 2002 öncesine göre kabaca otuz misli olduğudur. Nihayet
buna AKP’nin daha az gelişmiş yöreleri ve insanını kollayan yeniden
dağıtımcı sosyal politikalarını ekleyin. Bugün Türkiye’nin ‘Doğusu’
geçmişe oranla belki kırk misli yatırımla büyüyor.
MUHALEFETE ÇAĞRI
Bütün bunlar Türkiye’deki sistemik yolsuzluk düzeninin durdurulması
ve tersine çevrilmesi ile oldu. Kişisel menfaatini öne çıkaran
kişiler dünyanın her yerinde, her iktidarında ve her zaman olmaya
devam edecek. Bunlarla da hesaplaşılması, bu alanda şeffaflığın
hâkim kılınması, kamu vicdanını rahatsız eden hiçbir olaya müsamaha
gösterilmemesi lazım. Ama bu eleştirinin ‘yerine ulaşması’
isteniyorsa aynı anda geçmişin yozlaşmış düzeneğinin de nasıl
oluştuğunu söyleme cesaretini göstermek ve bu alanda AKP
iktidarlarının yaptıklarına sahip çıkmak gerekiyor. Muhalefetin en
azından “biz de olsak AKP gibi davranırdık”
diyebilecek cesarete ve samimiyete ihtiyacı var. Bu inanılırlığı
sağlamak için yeterli mi bilemeyiz ama en azından şu anki
eleştiriyi bir nebze inanılır kılar.
SİSTEMİK YOLSUZLUĞUN KEMALİZM İLE İLİŞKİSİNİ İRDELEMEYEN
MUHALEFET
Yoksa hükümete darbe vurmak için üretilmiş olduğu apaçık
dosyalardan hareketle dürüstlük gösterisi yapmak muhalefet
partilerini toplum nezdinde çaresiz, aciz ve neredeyse gülünç
kılabilir. Sistemik yolsuzluk ve yozlaşma ile yüzleşemeyen, o
sistemin devletçilik, popülizm ve Kemalizm’le ilişkisini
irdelemekten kaçınan bir muhalefetin Türkiye’nin geleceği üzerinde
ne kadar ve hangi meşruiyetle söz hakkı olabilir ki? "