Mahçupyan'dan AK Parti'ye 'Demirtaş' tavsiyesi
Abone olBaşbakan Davutoğlu'nun eski danışmanı Etyen Mahçupyan, 'AK Parti’nin Demirtaş’ın arkasında durması ve ona destek verecek bir tutum sergilemesinin çok önemli' olduğunu ifade etti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eski danışmanı ve Akşam
yazarı Etyen Mahçupyan, Akşam gazetesinde “Özgüven HDP’ye de lazım”
başlığıyla yayımlanan bguünkü yazısında "Çözüm süreci rafa
kalkarken Kandil işin gerçek sahibi olarak meseleye el koyacak ve
Suriye’de yaşananlarla bütünleştiğinde Kürt meselesi artık hiçbir
şekilde ‘Türkiyeli’ olmayan bir mecraya kayacak”
diyerek, “Nitekim Kandil’e vesayetçi olmamaları için çağrıda
bulunma ihtiyacı hissetti. Bu noktada özellikle AKP’nin Demirtaş’ın
arkasında durması, ona destek verecek bir tutum sergilemesi çok
önemli" ifadeleriyle AK Parti'ye adeta 'tavsiye' verdi.
HDP'Yİ DE ELEŞTİRDİ
"Diğer taraftan HDP’lilerin de biraz kendi üzerlerine düşünmelerinin zamanı" diyen Mahçupyan, "Seni başkan yaptırmayacağız' türünden abuk bir söylemi ‘strateji’ olarak üreten ve bununla sonuçta yüzde yarım laik/sol oy kazanabilen bu partinin, şimdi kendi yanlışıyla yüzleşmesi hayırlı olur" dedi.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı oy ‘sonuç’ olarak büyük bir başarı. Ancak ‘başarı’ koyduğumuz hedeflere kendi stratejimiz sayesinde ulaştığımızda kullanabileceğimiz bir sözcük. Eğer o hedefe başkalarının yanlışı sayesinde ulaşmışsak, bir yandan talihe müteşekkir kalırken, diğer yandan da kendimizi sorgulamamız gerekir. HDP şu an bu durumda… Eğer AKP çözüm süreci bağlamında en azından ‘belirsiz’ bir konuma kaymasaydı belki de baraj geçilemeyecekti. Bu sonuç HDP’nin laik kesimden ve Alevilerden oy alma beklentisinin gerçekçi olmadığını ortaya koydu. Seçime giderken yürütülen strateji bu beklentiyle bağlantılı olduğuna göre, şimdi geriye dönüp o stratejinin de yanlış olduğunu görmekte yarar var.
"DEMİRTAŞ'I NEREDEYSE OYNAK BİR SAHNE
SANATÇISI..."
Seçimden bir hafta önceki “HDP’nin ‘akıllı’ siyaseti” başlıklı
yazımdaki şu iki paragraf gelinen noktayı özetliyor: “ Aynı sürecin
diğer ortağı HDP’nin önünde ise iki farklı seçim stratejisi
bulunmaktaydı. Çözüm sürecini sahiplenmek ya da AKP karşıtı
koalisyonun parçası olmak… HDP ikinciyi tercih etti ve barajı böyle
geçeceğini düşündü. Bu tercihin uzantısı olarak bugün Bölgedeki oy
ancak silah eşliğinde ve doğrudan tehditlere dayanan baskılarla
artırılabiliyor. Batıdan oy almaya muhtaç kalınması ise Demirtaş’ı
neredeyse oynak bir sahne sanatçısı kıvamına getirdi.
"3 PARTİNİN KOALİSYONU SAÇMA BİR HAYALDEN
İBARET"
Diğer taraftan HDP söyleminin ilginç bir sonucu var. HDP açıkça
AKP’ye karşı olduğunu, Erdoğan’ı başkan yapmayacağını söylüyor.
Ancak bunun çözüm sürecini nasıl etkileyeceği hakkında hiçbir
değerlendirme yapmıyor. Eğer HDP barajı geçer ve örneğin AKP de
Meclis çoğunluğunu elde edemez ise acaba karşımıza nasıl bir siyasi
gündem çıkar? Üç partinin koalisyonu saçma bir hayalden ibaret. Şu
seçim süreci bile hangi koalisyonun gerçekçi ve ‘tabii’ olduğunu
ortaya koyuyor. Bu bir AKP/MHP koalisyonu olacaktır…”
"İBREYİ AKP-CHP KOALİSYONUNA ÇEVİRMEK
İÇİN..."
Nihayette nasıl bir koalisyon olacağını bilmiyoruz ama HDP
sözcüleri ibreyi AKP/CHP koalisyonuna çevirmek için ellerinden
geleni yapıyorlar. Çünkü eğer MHP ile olursa HDP’nin barajı geçmiş
olmasının hiçbir anlamı kalmayacak. Çözüm süreci rafa kalkarken
sivil siyaset de göstermelik bir nitelik kazanacak. Kandil işin
gerçek sahibi olarak meseleye el koyacak ve Suriye’de yaşananlarla
bütünleştiğinde Kürt meselesi artık hiçbir şekilde ‘Türkiyeli’
olmayan bir mecraya kayacak. Bunun Demirtaş için peki iyi haber
olmadığı ortada. Nitekim Kandil’e vesayetçi olmamaları için çağrıda
bulunma ihtiyacı hissetti.
"HER İKİ TARAF DA YANLIŞ YAPTI"
Bu noktada özellikle AKP’nin Demirtaş’ın arkasında durması, ona
destek verecek bir tutum sergilemesi çok önemli. Kürt meselesinin
Türkiye’deki çözümü merkeze alan ve oradan Suriye’ye uzanan bir
aksa oturtulması isteniyorsa, Kürt coğrafyasındaki sivil siyasetin
de ayakta kalmasını, kişiliğini korumasını sağlamak gerek. Diğer
taraftan HDP’lilerin de biraz kendi üzerlerine düşünmelerinin
zamanı… “Seni başkan yaptırmayacağız” türünden abuk bir söylemi
‘strateji’ olarak üreten ve bununla sonuçta yüzde yarım laik/sol oy
kazanabilen bu partinin, şimdi kendi yanlışıyla yüzleşmesi hayırlı
olur.
Her iki taraf da yanlış yaptı… Ama ‘çözüm’ hâlâ çeperden gelen iki partinin ortak tutumuna bağlı ve de büyük ölçüde birbirlerine muhtaçlar.