Mahçupyan, Özkök'ü karşısına aldı
Abone olZaman yazarlarından Etyen Mahçupyan, Hürriyet Gazetesi yazarları Oktay Ekşi ve Ertuğrul Özkök'ü karşısına aldı. Mahçupyan, iki yazarın düşüncelerini basit buldu...
Etyen Mahçupyan,başlıklı yazısında Oktay Ekşi ve Ertuğrul
Özkök'ü eleştirdi...
Hürriyet Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, geçenlerde
anayasal vatandaşlık kavramını desteklediğini, buna karşın
Türkiyelilik tartışmasına girmemeye özen gösterdiğini yazdı.
Çünkü ona göre “Türkiye bütün bunları aşmış bir ülke.” Tabii henüz
anayasal vatandaşlık yaklaşımını bile hazmetmekte zorlanan
Türkiye’nin, kendi kimliğine açık yüreklilikle bakmasını gerektiren
‘Türkiyelilik’i aşmış olması epeyce mizahi bir gözlem. Çünkü
sonuçta anayasal vatandaşlık, devletin toplum karşısında taşıması
gereken nötr konumu hukuki bir zemine taşıyarak olası kimliksel
tahakkümü kamuflaj altına almakta. Diğer bir deyişle ‘anayasal
vatandaşlık’ yapıcı bir adım olmakla birlikte, anayasanın
zihniyetine bağlı olarak, toplum içindeki ideolojik güç dengesine
mahkum bir kimlik tanımının devamını da ifade edebilir.
Oysa ‘Türkiyelilik’ten hareketle kastedilen, kimliklerin
tahakkümüne açık olmayan bir anayasanın ortaya konmasıdır. Bu
açıdan bakıldığında, anayasal vatandaşlık işin hukuki zemini ise;
Türkiyelilik kavramı da bu hukukun iç rasyonalitesini sağlayacak
ideolojik temeldir. Dolayısıyla da kimlik tartışmasını
içselleştirmeden varılacak bir anayasal vatandaşlık, çok muhtemelen
bugünkü kimliksel tahakkümü kamuflaj altına alarak yeniden
üretebilecektir.
Diğer taraftan Özkök’ün pozisyonu, kabul etmek gerekir ki merkez
medya için epeyce ilerici bir tavır ve Hürriyet yayın yönetmeni bu
yaklaşımını daha 2003 yılının 5 Eylül’ündeki yazısında da
sergilemişti. Söz konusu yazının önemi ise aynı gazetenin başyazarı
Oktay Ekşi’nin 3 ve 4 Eylül yazılarından sonra yazılmasıydı. Çünkü
o yazılarda Ekşi, Türkiyelilik kavramının birleştirici değil,
ayrımcı olduğunu vurgulamakla kalmayıp şöyle demişti: “Gerçekten
‘Türkiyelilik’ kavramı ile ‘Anayasal vatandaşlık’ kavramı,
Türklerin uluslaşma sürecine vurulmuş bir darbedir... Bu tür
saçmalıkları yapanlar Atatürk’ün millet, vatan ve vatandaşlık
kavramlarını nasıl bütünleştirdiğini kavramayanlardır.”
Başyazarın tespitlerinin ardından yayın yönetmeninin ‘teammüden’,
bilerek ve isteyerek o saçmalığı yapmasını önemsemekte yarar var.
Belki de dışa açık ve daha uyanık bir gazetecilik anlayışının
temsilcisi olan yayın yönetmeni, gidilen yolu fark edip tehlikeyi
asgariye indirecek bir adım atmaya çalışmaktaydı. Başyazar ise her
zamanki gibi, ilkokul yurttaşlık kitaplarının söylemi içinde, bize
çıkış yolu olarak Kemalizm’i önermekteydi. Ne var ki Türkiye’de
millet, vatan ve vatandaşlık kavramlarının nasıl bütünleştiğini
anlamak için Atatürk’ün aforizmalarına bakmak yeterli değil. Çünkü
Kemalizm altı okun soyut dilinde değil; kapatılan partilerden,
şapka devrimine karşı çıktıkları için asılanlara; bastırılan
isyanlardan, evlerini zorla paylaşmak zorunda bırakılan
gayrimüslimlere uzanan epeyce geniş bir uygulama yelpazesinde
yaşandı. Sonrasında Varlık Vergisi’nden köy boşaltmalara uzanan bir
diğer yelpazenin de meşruiyeti hep aynı ‘millet, vatan, vatandaşlık
bütünleşmesi’ oldu.
Dolayısıyla mesele bu bütünleşmenin kavranıp kavranmaması değil;
iyi kavranmış olan bu bütünleşme biçiminin günümüz Türkiye’sini
taşıyamamasıdır. Ekşi’nin ‘bu tür saçmalıklar’ dediği yaklaşım, bu
toplumu gerçekten de birlikte tutabilmenin asgari adımı olarak
gözükmekte. Tayyip Erdoğan bunu bir yıl önce aynı günlerde
söylemişti: “Türkiye’de Türkiyelilik bilincini yakalamalı ve bunu
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bilinciyle zenginleştirmeliyiz...”
Bazıları bunu bir ‘saçmalık’ olarak tanımlamak istese de; giderek
görülmekte ki asıl saçmalayanlar, toplumdaki zihniyet değişimini
kavramakta zorlandıkları ölçüde, Kemalist dogmalara sığınanlardan
başkası değil.
YAZI:Etyen MAHÇUPYAN