Mahçupyan laik kesime çaktı: AK Parti'den kurtulamazsınız!
Abone olAkşam yazarlarından Etyen Mahçupyan, bugünkü yazısında işçi ölümleriyle ilgili laik kesimin AK Parti'yi sorumlu tutmasını eleştiren bir yazı kaleme aldı.
Akşam Gazetesi yazarlarından Etyen Mahçupyan bugünkü yazısında,
İstanbul'un Mecidiyeköy ilçesinde Torunlar GYO inşaatında meydana
gelen asansör faciasını ele alarak bir eleştiri yaptı. Fakat bu
eleştiri oklarının değdiği yer daha çok 'laik kesim'...
Etyen Mahçupyan bugünkü yazısında, laik kesimin dindarların
tutumunu eleştirdikleri halde, ülkedeki her türlü felaketten AK
Parti'yi tutmalarını gericilik olarak adlandırıyor ve "AK PArti'den
asla kurtulamayacaksınız" diye sesleniyor.
İşte Mahçupyan'ın "AKP çamur zeminde
koşamaz" başlıklı o yazısı:
"LAİK KESİMİN AKP'DEN KURTULMA ŞANSI HİÇ
OLMAYACAK"
Maden çökmesi sonucu yüzlerce kayıp verilmesi, baraj kapağının açık
kalmasıyla piknik yapanların suda sürüklenip boğulması, bir binada
asansörün düşmesiyle on kişinin ölmesi sonuçta AKP’nin ve ‘Yeni
Türkiye’nin yıkımı, çöküşü, bitişi olarak sunulabiliyor. Eğer
gerçekten de bütün bunların sorumlusu AKP ise, bilinmesi gerek ki
bundan böyle laik kesimin AKP’den kurtulma şansı hiç olmayacak ve
bu düzen ilelebet devam edecektir.
....
Deprem olduğunda İslami kesimden kişilerin bunu Allah’ın iradesine
bağlaması, laik kesim için Müslümanların ‘geriliğinin’ bir kanıtı
oldu hep… Gerçi dindarlar arasında Allah’ın gerçekten de böyle bir
sonucu istediğini söyleyenler pek çıkmadı. Ama yaşanan her şeyin
sonuçta O’ndan bağımsız olamayacağı inancı karşısında, hangi dinin
takipçisi olursa olsun, dindarların Allah’ı bir kenara koyarak
açıklama yapması çok kolay değil. Hemen her dinde yaradılış
sonrasında ‘yaşanana karışmayan’ bir tanrı anlayışı varsa bile,
neyin yaşanacağını bilmeyen bir tanrının da yeterince güçlü bir
tanrı olmayacağı açık. O zaman da bu her şeye muktedir olan gücün
deprem gibi bir felaketi önceden bilmesine rağmen niçin
engellemediği türünden sorularla hesaplaşmak zorundasınız. Her
halükarda bir dindarın büyük toplumsal felaketleri, kendi insani
aczinden hareketle, kendisini aşan bir büyük güce atfetme ihtiyacı
anlaşılabilir. Bunun gerçekliğine ilişkin kesin bir bilgiye
ulaşması mümkün olmasa bile, bu kabul dindarın iç dünyasını
rahatlatabilir ve felaketle başa çıkmasında ona güç verebilir.
"BİZLERİN KENDİ SORUMLULUĞUMUZU AKP'YE
YIKMAMIZ MEŞRU MU?"
Dindarların tutumunu anlamak o kadar zor değil… İyi de bu tutumu
‘gerilik’ olarak gören laik kesim mensuplarının Türkiye’deki irili
ufaklı her felaketten AKP’yi sorumlu tutması daha farklı mı?
Hükümet olmanın getirdiği sorumluluk alanlarının olduğu ve AKP’nin
de burada çoğu zaman fazla hızlı ve yalap şalap iş yaptığı doğru.
Ama bu ‘bizlerin’ yani kamusal alanı kullananların ve genelde
vatandaşların kendi sorumluluğunu AKP’ye yıkmasını meşru kılar
mı?
"LAİK KESİMDEKİ POPÜLER BAKIŞ AÇIKÇA BİR
ÇİĞLİK GÖSTERGESİ"
Laik kesimde epeyce yaygın olan bu yaklaşımın dindarların kader
anlayışından ve her şeyi son kertede Allah’ın iradesine
bağlamalarından pek bir farkı yok. İkisi de kişiyi, yani kendimizi
sorumsuz kılma işlevini görüyor. Dindarlarınki hiç olmazsa
metafizik bir âleme gönderme yapan bir bakış. Doğru olduğu
kanıtlanamaz ama yanlış olduğu da kanıtlanamaz… Laik kesimdeki
popüler bakış ise açıkça bir acizlik ve çiğlik göstergesi. Çünkü
bütün bu olaylarda mesele kendi farkındalığımız, düşünme
yeteneğimiz ve ahlak anlayışımızla ilgili. Eğer duyarsızlık
nedeniyle veya çıkar sağlama amacıyla bir olumsuzluğa neden
olmuşsak, bunun yükünü hükümete yıkarak sıyrılmak söz konusu
çiğliğe yapışmaktan başka bir anlam taşımıyor. Böyle bir tutumu
sergileyenlerin kendilerine nesnel bakabilme, kendileriyle yüzleşme
ve durumu düzeltme imkânları da olmuyor. Meseleyi genişletirsek,
her olumsuzluğun AKP yüzünden olduğunu söyleyen bir muhalefetin
gerçekçi bir iktidar alternatifi olması sadece bir hayaldir. Nasıl
ki her olumsuzluğun Allah’ın iradesi olduğunu söyleyen bir dindarın
da kendisini sınaması, içe dönük bir cihat yaşaması imkânsızsa…