Mağdur ülkücüler nasıl ikna edilecek?
Abone ol12 Eylül'de işkence gören, Mamak'ın yoksul gecekondusunda yaşayan ülkücüler bu pakete nasıl 'evet' diyecek?
İNTERNETHABER
Şu satırlar çok sarsıcı: "MHP, Mamak’ın gecekondularının
yoksul gençlerine, Devlet Mahallesi’nin tuzu kuru sakinlerinin
zümrevi çıkarlarını savundurtabiliyor."
Yukarıdaki sözler Star Gazetesi'nden Berat Özipek'e ait. Özipek,
MHP'nin anayasa paketine karşı çıkmakla 12 Eylül döneminde
işkenceden geçmiş olan ülkücüler arasında ters bir orantı
kuruyor.
CHP TAMAM DA MHP'YE NE OLUYOR
CHP'nin bürokrasiyle dansına dikkat çeken Star yazarı önce şu
tespiti yapıyor: CHP’nin anayasa değişiklik paketine karşı
çıkması gayet normal. O esas olarak ayrıcalıklı zümrenin
çıkarlarını savunan bir parti. CHP bu düzenin kendisine sağladığı
imtiyazların aşınmasını istemiyor ve bu yüzden de yargı
oligarşisine dokundurtmamaya çalışıyor. Bu parti sosyal piramidin
üstündeki küçük, ayrıcalıklı üçgeni temsil ediyor ve çıkarlarını
savunduğu zümreyi halk çoğunluğuyla eşitleyecek her demokratikleşme
adımını bir saldırı olarak algılıyorlar. Baykal’ın yargı
reformundan vazgeçilmesi halinde diğer bütün değişikliklere razı
olacaklarına ilişkin açıklamasının anlamı bu (Ve tabii ki onun bu
itirazı, aslında bu paketin en önemli ve dolayısıyla en vazgeçilmez
maddelerinin hangileri olduğuna da işaret ediyor). Kısacası egemen
zümrenin ve onun bürokratik oligarşisinin partisi olarak CHP’nin
elinden geldiğince bu reforma karşı çıkması anlaşılır bir
durum.
MHP'NİN TABANI PİRAMİDİN AŞAĞISINDA
Sosyolojik olarak CHP'nin tam tersine MHP'nin dayandığı kitlelerin
pramidin aşağısında yer aldığına dikkat çeken Özipek'in vurucu
tespiti şöyle: Dayandığı taban bakımından anlaşılmaz olan
MHP’ninki. Çünkü bu parti, tam tersine, piramidin alt ve orta
sınıflarına dayanıyor. Yani toplumun oligarşik düzenin mağduru olan
ve ayrıcalıklı zümrenin yargı erkinin olduğu gibi korunmasından
hiçbir çıkarı olmayan sınıflarından oy alıyor. Kısacası MHP, esas
olarak AK Parti ve BDP’ninkiyle aynı sosyolojik zemine oturuyor.
Öyleyse nasıl oluyor da, bu ayrıcalıklar düzeninin sacayaklarından
bir olan (şimdilerde en işlevsel sacayağı olan) ve verdiği
kararlarla hep piramidin tepesindekileri memnun eden, bu yüzden
“CHP ile kanka” olan, halktan bağımsız biçimde kendi kendisini
seçen doğal CHP’li bir yargı erkinin değişmesine takoz koymaya
çalışabiliyor? Nasıl oluyor da Kürt sorununun çözümünü en çok
istemesi gereken, çünkü bu kavga devam ettiği sürece Kürt veya
Türk, hep alt sınıfların çocuklarının öldüğünü gören bir parti,
kendi tabanının çocukları için böylesine hayati önem taşıyan bir
açılıma karşı çıkabiliyor? Sahi nasıl oluyor? Bir partinin kendi
tabanının çıkarlarına bu kadar ters bir siyasi tutum almasının
hikmeti nedir? Acaba devletin zorlaması veya liderin saplantısı mı?
Belki bunlar da etkili olabilir, ama kitle nasıl kendi çıkarlarına
tam ters bir siyasi çizgiye ikna edilebiliyor?
TUZU KURULARIN ÇIKARINI SAVUNMAK
Özipek'in sosyolojik tespitleri bununla da sınırlı değil.
Mamak'taki gecekonduların tuzu kuru kesimin çıkarlarını savunmadik
ters orantıya dikkat çeken yazar, yazısını şöyle tamamlıyor:
İşte burada “ideoloji” devreye giriyor. İdeoloji, hakikati
çarpıtıyor ve asıl sorunu gizleyip, meseleyi bambaşka ve sahte bir
şekle büründürüyor. Akı kara, karayı ak göstermek için
kullanılıyor. MHP’nin milliyetçilik ideolojisi de böyle bir işlev
görüyor. Milliyetçilik körlük yapıyor. İşte bu yüzdendir ki MHP,
Mamak’ın gecekondularının yoksul gençlerine, Devlet Mahallesi’nin
tuzu kuru sakinlerinin zümrevi çıkarlarını savundurtabiliyor.
Aklın, mantığın vicdanın sesi sloganlarla bastırılıyor, hakikati
bulmayı sağlayacak en hayati sorular marşlarla boğuluyor, hakikatin
üstü bayraklarla örtülüyor ve sonuçta bir grup insan kendi
cellatlarına hizmet eder hale getirilebiliyor. Şimdi, savundukları
düzenin çirkin yüzünü 12 Eylül işkencehanelerinde gören bazı
ülkücüler, kurucusu oldukları partinin bugün CHP’yle birlikte 12
Eylülcü safta yer almasına sitem ediyorlar. Evren’e yargı yolunu
açan değişikliğe karşı çıkmanın anlaşılmaz olduğunu düşünüyorlar.
Aslında anlaşılmaz değil. İdeolojinin işlevi tam olarak bu ve bu
gerçekleşiyor.
ÜLKÜCÜ CAMİA REFERANDUMA 'EVET' DEMELİ
Türkeş'in yakın çalışma arkadaşı Prof. Turan Güven,
ülkücülerin büyük çoğunluğunun referandumda 'evet' oyu
kullanabileceğini iddia etti. Turan'ın görüşlerini okumak için
ikinci sayfaya geçin
Alparslan Türkeş’in MHP Gençlik Kolları başına getirdiği
çalışma arkadaşı Prof. Dr. Turan Güven, ülkücülerin sivil anayasaya
destek vermesi gerektiğini belirterek mkarşı çıkılması durumlunda
ülkücülerin tenakuza (çelişki) düşeceğini söyledi. Güven,
“Ülkücüler işkence görürken hazırlanan bir anayasada
yapılacak değişikliğe, milliyetçi olan her insan destek
verecektir” dedi.
Star'dan Yakup Bulut'un haberine göre Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Güven, anayasa
değişikliğine karşı çıkan MHP’nin siyasetine halkın yanıt
vereceğini söyledi. “Sivil bir insanın 1982 Anayasası’nı savunması
mümkün değil” diye konuşan Güven, şöyle konuştu:
“Ocak olarak ülkücülerin karşı durduğunu söylemek mümkün
değil. Çünkü 1980’de yapılan ihtilalden en çok ülkücüler zarar
görmüştür. Haksız yere çok içeride kaldılar. Darbe döneminde idam
edilenler oldu. İşkence görenlerden birisi Muhsin Yazıcıoğlu’dur.
Birçok arkadaşımız haksız yere hapis yattı. Arkadaşları,
ülküdaşları içeride yatarken hazırlanan bir Anayasa’yı ülkücü camia
savunmaz. Bu büyük tenakuz olur.”
Yeni düzenlemelerin ülkücü tabanda büyük yankı
bulduğunu söyleyen Güven, “Görüştüğümüz insanların büyük
bir çoğunluğu bu değişiklikleri istiyor. Meclis’te
milletvekillerinin de buna destek olmasını umut ederim”
diye konuştu. “Darbe Anayasası dünyaya açılan bir
Türkiye’nin önünü kapayacaktır” diyen Güven halkoylamasına
gidilmesi durumunda milliyetçi ve ülkücü camianın büyük
çoğunluğunun değişikliklere “Evet” diyeceğini
kaydetti.