Magazin ekinde yapılan siyaset!
Abone olKürşat Başar gazetelerin hafta sonu eklerine takıldı. Başar'a göre hafta sonu ekleri atışmaların yaşandığı bir organ halinde. Bu duruma siyasiler ve gazeteciler de dahil.
Kürşat Başar, gazetelerin hafta sonları verdikiler magazin ve
röportaj içerikli eklere takıldı. Başar'a göre siyasiler ve
gazeteciler tarafından siyasi ve maddi çıkarlar nedeniyle
kullanılıyor.
Son zamanlarda gazetelerin özellikle hafta sonu ekleri,
gazetelerden daha çok okunmaya, ilgi görmeye başladı. Hafta sonu
ekleri, içleri yazı dolu olduğu halde tatil günlerinde gazetelerin
satışını artıran en önemli unsur haline geldi. Bu eklerde daha çok
hayat ve insanlar anlatılıyor. Röportajlar, gezi yazıları, yeme,
içme, eğlence kültürüyle ilgili rehberler yayınlanıyor, farklı
yazılara yer veriliyor.
Bazen tatile çıktığımda gazete okumuyorum ve kendimi gerçekten de
çok daha iyi hissediyorum. Sabah günün ilk işi olarak çayla,
kahveyle elinize aldığınız gazeteler size günü taşıyacak enerjiyi
vermiyor, aksine enerjinizi alıyor, karamsar, öfkeli bir ruh haline
sürüklüyor. Bunu yalnız ben değil pek çok insan söylüyor.
Özellikle son dönem iyice artan cinayet, hırsızlık, kapkaç türü
haberleri bir yana bırakalım. Siyasi haberler zaten hiçbir zaman
içimizi açmamıştır. En azından gazeteleri daha canlı, daha renkli,
daha yumuşak hale getirmek için konulan magazin haberleri eğlenceli
olsa ona da razıyım. Genellikle orada da çekişmeler, aldatmalar,
suçlamalar öne çıkıyor. Sıradan röportajlarda bile ya birine laf
atma, birini karalama ya da suçlamalar başlığa çekiliyor.
Gazetelerin aynı zamanda televizyonları olduğundan ve bunların
reklamını yapmak istediklerinden, televizyondaki bütün diziler,
programlar sanki ülkenin en önemli gündemiymiş gibi gazetelerde
büyük bir yer kaplıyor. Televizyonlar milyonlarca kişi tarafından
izlendiği, gazetelerse yüzbinlerle ölçüldüğü halde niye
televizyonlar gazetelerin değil de gazeteler televizyonların
reklamını yapıyor onu da anlamak zor.
Köşe yazıları da çok iç açıcı sayılmaz.
Hiçbir şey olmasa iki yazarın birbirine hakaretlerini okumak
zorunda kalıyorsunuz.
Sabahın köründe gazeteleri okuyup sokakta yürümenin bile artık
tehlikeli hale geldiğini, her an evinizin bile basılıp boğazınızın
kesilebileceğini öğreniyor, ABD'nin bize kızmaya başladığını,
Avrupalıların yine aleyhimizde bir şeyler çevirdiğini fark edip,
yalnızca şarkı söyleyip bizi eğlendirmekle para kazanan insanların
bile birbirleriyle nasıl didiştiğini okuyorsunuz. Futbol
sayfalarında bile şiddet gırla gidiyor.
Evet belki Türkiye'de hayatın gerçeği bu diyebilirsiniz. Herkes
birbiriyle kavga ediyor.
Ama kim her sabah hayata başlarken bu kadar mutsuzluk duymak ister
ki?
Ayrıca gazetelerimizin Türkiye'deki hayatın gerçeğiyle pek fazla
ilgilendiğini de söyleyemem doğrusu.
Üstelik genellikle bu haberlerin hiçbirinde bir çıkış noktası,
geleceğe dair bir umut, düzelen bir şey görülmüyor. Yıllar yılı
aynı şeylerin aynı biçimde kötüye gideceği izlenimi vermekten başka
bir işe yaramayan şeyleri okuyup duruyoruz.
Televizyonlar zaten gazetelerin yapmaya çalıştığını bir gece önce
yapıyor. Büyük haberleri, siyasi gelişmeleri insanlar
televizyonlardan bütün ayrıntılarıyla öğreniyor. Yerel haberlerse
zaten büyük gazetelerde yer almıyor.
Dikkat ederseniz son yıllarda televizyonlar haberden iyice kaçmaya
başladı. Haberler de giderek magazine döndü. Belki izleyici,
okuyucu da gerçeklerden kaçmaya çalışıyor.
Hafta sonu eklerinin daha çok rağbet görmesinin nedeni de belki tam
burada yatıyor.
YAZI:Kürşat BAŞAR
AKŞAM