Magandalar TRT spikerini taciz etti
Abone olTRT spikeri Handan Demiralp Taksim'in göbeğinde magandaların ahlaksız tacizine ve sözlü hakaretlerine maruz kaldı. Demiralp yaşadığı olayı Savaş Ay'la paylaştı.
Şehir magandalarının son kurbanı, TRT spikeri Handan Demiralp
oldu. Demiralp, Taksim'de magandaların inanılmaz sözlerine ve
tacizlerine maruz kaldı. Demiralp, yaşadığı olayı Savaş AY'a
anlattı, AY'da konuyu okurlarıyla böyle paylaştı: TRT spikerine
maganda tacizi!.. Handan Demiralp'i tanırsınız. Belki yüzünü,
gözünü, tipini değil ama sesini tam 18 senedir tanırsınız
tahminimce. Çünkü o 20 yıla yakındır TRT'de spikerlik yapıyor.
Şimdi yazacaklarım onun dertleriyle ilgili ama bir meslektaş
dayanışması olmaktan çok öte bir insanlık ittifakı. Başına gelenler
yaşanan ve yaşatılanlara duyarlı, gözü-kulağı-yüreği olan-bitene
kapalı olmayan herkesi çileden çıkaracak cinsten. Bakın ne olmuş,
Handan'ın ağzından dinleyin. Uyarma görevi "İstanbul'da yaşayan,
hayatı ve sorunları paylaşan kişileriz, bu nedenle yaşadığım tatsız
bir olayı size de aktarmak istedim. Çünkü; biz gazetecilerin bu
tarz durumlarda bilgilendirmek, uyarmak, takip etmek ve mümkün
olursa çözmek adına daha fazla yükümlülüğü olduğu
düşüncesindeyim... Senelerce TRT ekranlarından ve mikrofonlarından
pek çok programla izleyici ve dinleyiciye ulaştım, halen
ulaşıyorum. Yayına yetişecekti 8.08.2004 Pazar günü, her zaman
olduğu gibi TRT FM'de saat 07:00'de başlayacak olan canlı program
'Radyo Keyfi'ni sunmak üzere TRT'nin servis aracı ile, saat 06:00
civarı evimden alındım. Çok erken saatte uyanıp evden yayına
yetişmek üzere çıkmamız gerektiğinden kahvaltı etmeye zamanımız
olmaz. Harbiye'de, herkesin bildiği o güzel, tarihi 'TRT İstanbul
Radyosu' binası zaten bizim evimiz gibidir. Yayın ekibi olarak ya
evimizden kahvaltılık bir şeyler getirir ya da gelirken alır, bazen
de dışarıdan sipariş veririz. Pazar günleri genellikle Harbiye'de
açık yer bulamayacağımızdan çoğu kez göreve gelirken simit vs.
alırız. Çayımızı radyoda demler, işimizi aksatmadan bir taraftan da
kahvaltımızı ederiz. Dönüp bakınca Bu pazar da aynı şey oldu ve
radyoya gelirken, Taksim Meydanı'nda genellikle erken saatlerde
açık olan 'Simit Sarayı'ndan simit alalım' dedim. Trafik
lambalarının yayalar için yeşile dönmesini beklerken, yan tarafta,
arabaların Tarlabaşı istikâmetine dönmek üzere bekledikleri trafik
lambalarının bulunduğu noktada bir arabadan seslenildiğini duydum.
İlkten üzerime alınmadım ama sesleniş devam edince dönüp baktım
ister istemez. Arabanın sağ ön tarafında, şoförün yanında oturan,
beyaz tişörtlü, saçları asker traşlı, oldukça kilolu ve hiç
tanımadığım bir adamın bana seslendiğini farkettim. 'Kaça
yatıyorsun dedim ulan' diye bağırıyordu.. Gülerek gittiler Önce
bağlantıları kuramıyorsunuz, algılamanız için bir süre geçmesi
gerekiyor. O algılama süresi içinde arabaya yaklaşıp camdan sarkan
o adamın yüzüne sıkı bir dirsek atmak; yahut elimdeki, içinde
kitaplarım ve yayın notlarım olan çantayı suratına geçirmek veya bu
konudaki bütün birikimimi zorlayarak muhtelif küfürler etmek
aklımdan geçmedi değil! Ama yapmadım, sadece 'İstanbul'u perişan
ettiniz, yazıklar olsun' diyerek herhalde o adamın ve direksiyonda
bulunan, yüzündeki sırıtışı açıkça gördüğüm arkadaşının yol boyu
epey gülmelerine neden oldum! Zaten o sırada araçlar için yeşil
yandı ve söz konusu kişi '..tir git lan o....u!' derken içinde
bulunduğu araç da Tarlabaşı tarafına doğru hareket etti. Plakayı
aldım Yapabildiğim yalnızca plakasını almak oldu ve cep
telefonumdan 155'i aradım. Böyle bir durumda en yakın karakola
gidilip ifade verilerek şikâyetçi olunması gerektiğini söylediler.
Beş saatlik canlı yayınım sona erdikten sonra, İstiklâl
Caddesi'ndeki 'Taksim Polis Merkez Amirliği'ne giderek ifade verdim
ve şikâyetçi oldum...' Güzel bir sabahtı Yaşadığım bu olay polis
kayıtlarına 'sözle cinsel taciz' olarak geçti. Bana göre ise o adam
benim yaşama sevincime, iş motivasyonuma, güzel bir tatil sabahında
dinleyicilerimle paylaşacağım pozitif enerjime saldırdı. Sabahın o
taptaze, eskitilmemiş, yorulup hırpalanmamış zamanının tam
ortasına, zaman zaman yollarda rastlayıp derhal uyardığım bazı
kişiler gibi tükürüp geçti-gitti! Eğer bulunursa Şu iki şeyi
istedim polise giderken; böyle bir konunun takip edilmeyeceğini
düşündüğü için, daha doğrusu bu tip tacizlere çoğu kişi içinden
lanet yağdırıp hiçbir şey yapmadığı yahut yapamadığı için, eğer
bulunursa o adamın çok şaşırmasını ve elbette utanmasını, ayrıca
benden başka kişilerin de en azından bu adam tarafından bir daha bu
şekilde taciz edilmemesini... Yani 'bir, sıfırdan iyidir' diyerek,
hiç olmazsa bir kişi bundan böyle bu tarz saldırılarda bulunmasın,
çekinsin, utansın diye. Cinsel nitelikli saldırılarda çoğu insanın
yaptığı gibi olayı kendi içinde tartışıp; 'amaaaaan, bu o kadar da
büyütülecek bir şey değil, hem ben mi düzelteceğim dünyayı'
mantığıyla ört-bas edip unutmayı seçmek yerine, lütfen, herkesin
'kadın' yahut 'erkek' kimliğine değil, 'insan' kimliğine aykırı
gelen her konuda üzerine düşen neyse yapmasını istiyorum. Basit
değil Yıllardır sarı basın kartı taşıyan bir basın mensubu olmaktan
öte, bir insan olarak bu konuda sorumluluklarım olduğunu
düşünüyorum. 34 UPR 72 plakalı bu araç içinde bulunan o kişilere de
sadece bunu hatırlatmak istiyorum. 'İnsan' olmanın o denli basit
olmadığını, bunun için kimi zaman özel çaba gerektiğini paylaşmak
istedim, aktardım. Sevgi ve saygıyla..." Haydi Ali Kemal müdürüm
İstanbul'da trafiğin bir numaralı adamı Ali Kemal Hanlı, hem çok
nitelikli bir polis müdürü hem de dost bir insandır. İnanıyorum ki
bu yazıyı okur okumaz ekiplerine emir verip; "Bulun bu densizleri
arkadaşlar. Bulun ve hemen asayiş ekiplerine teslim edin!''
diyecektir. Öyle değil mi sevgili müdürüm. Bu işi en iyi sen
çözersin değil mi?.. Yazı: Savaş Ay Kaynak: Sabah Gazetesi