Siirt Şirvan'da göçük altında kalan madencileri kurtarma çalışmaları devam ederken, bir ölüm haberi de Zonguldak'tan geldi. Özel bir maden ocağında dün meydana gelen göçük altında kalan 1 işçi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden işçinin 3 yıl önce 8 madencinin yaşamını yitirdiği Kozlu faciasından yaralı kurtulduğu ortaya çıktı. 2013'teki kazada ocaktan çıkartılan babası için döktüğü gözyaşları ile hafızalara kazınan Doğukan ise bugün babasıyla son kez vedalaştı. Dün Zonguldak Kilimli'de özel bir maden ocağında meydana gelen göçükte 2 işçi enkaz altında kalmış, mesai arkadaşlarının çabaları sonucunda bir madenci yaralı olarak kurtarılmıştı. Enkaz altındaki diğer işçi Mustafa Sarı'nın ise 9.5 saat sonra ocaktan cansız bedeni çıkarılmıştı. Ölüm 3 yıl sonra başka bir madende yakaladı Bugün son yolculuğuna uğurlanan iki çocuk babası Mustafa Sarı'nın, 7 Ocak 2013’te Kozlu'da sekiz işçinin öldüğü metan gazı faciasında yaralı kurtulan yedi işçi arasında olduğu öğrenildi. Doğukan Sarı, ocaktan dört saat sonra yaralı halde sedye üzerinde çıkan babasını görünce koşarak sarıldığı görüntülerle hatırlanıyordu. Mustafa Sarı, 3 yıl önceki kazadan sonra hastanede, “Ben orada bizden umudu kestiler sanmıştım. Ölürsem diye düşününce eşim aklıma geldi. Onlara kim bakar diye. Öyle korktum. Doğukan’ın sesini ocaktan çıkınca duydum. Yanına gittim ‘Ben iyiyim annene söyle’ dedim” demişti. 2013’teki facianın ardından bir süre inşaatlarda çalışıp marangozluk yapan Mustafa Sarı, daha sonra tekrar maden ocaklarında çalışmaya başlamış. Hayatını kaybettiği maden ocağındaysa sadece bir ay önce işbaşı yapmış. Mustafa Sarı’nın TTK’da çalıştığı dönemde iş arkadaşı olan Ayhan Gökgöz, sekiz işçinin öldüğü ocaktan dört saat sonra yaralı çıkarılan arkadaşının ‘kaderinden kaçamadığı’nı söyledi. Gökgöz şöyle devam etti: “İşte madencinin sonu bu oluyor. Oradan kurtuldu, dün akşamki göçükte kaybettik arkadaşımızı. Bu arkadaşla çok uğraştık TTK’ya girmek için ama yöneticiler yüzünden kuruma giremediler. Onlar utansın şimdi. Biz mahkemeler açıyoruz. Ne diyebiliriz ki. Doğukan da o gün kuyu başında beklemişti. Bugün de burada bekliyor.”