Maden kazaları nasıl önlenebilir ?
Abone olBilinen son resmi rakamlara göre 282 vatandaşın hayatını kaybettiği Soma’daki maden faciasının ardından bu tür kazaların nasıl önlenebileceğ...
Bilinen son resmi rakamlara göre 282 vatandaşın hayatını
kaybettiği Soma’daki maden faciasının ardından bu tür kazaların
nasıl önlenebileceği tartışmaları gündeme geldi. Uzmanlar,
denetimlerin aralıksız sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin maden kazalarında ölüm yoğunluğu açısından dünyada ilk
üç, Avrupa’da ise ilk sırada olduğunu belirten İstanbul Kemerburgaz
Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, ölümlü maden kazalarının
yüzde 64’ünün yeraltı kömür madenlerinde gerçekleştiğini ve ölen
madencilerin yüzde 27’sinin yeraltında göçük altında kaldığını
belirtti. Yüzde 19’unun grizu patlamasında, yüzde 12’sinin ise araç
kazası nedeniyle hayatlarını kaybettiklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr.
Erenel, “Yasal mevzuatta yer alan konuların tam olarak yerine
getirilmesi ve yerine getirildiğinin devlet kurumları dışında
bağımsız denetçiler tarafından kontrol edilmesi ve denetlenmesi,
şekilden öteye geçemiyor. Denetimler, gece-gündüz, tatil günleri
dahil aralıksız şekilde sürdürülmelidir .Eksikliği tespit
edilenlere derhal iş durdurma karar verilmeli ve uygulanmalıdır.
Mevcut uygulamada, iş müfettişlerinin yaptıkları denetim sonucuna
göre mülki makamlar karar veriyor. Bu durum ise gecikmelere ve
istismarlara neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Maden ocaklarındaki çalışmaların ‘Çok Tehlikeli İşler’ sınıfına
girdiğini ve cezai sorumlulukların seviyesinin yeterli
caydırıcılığı sağlamaktan uzak olduğunu ifade eden Erenel,
“Sorumluluklarla paralel olarak artacak şekilde 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nda düzenlemeler yapılmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu bu sınıfa giren işlerde alınacak tedbirlere yer
vermekle beraber bu işlerin özelliğine yönelik tedbirleri
içermekten uzaktır. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıf işyerleri için
alınacak önlemler ayrı başlıklar altında ve ayrıntılı şekilde
kanunda yer almalıdır” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Erenel, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu’nda yer alan ‘Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan
tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde yapacağı işle
ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler işe alınamazlar.
Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde
çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık
raporu olmadan işe başlatılamaz. Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıfta
yer alan işyerlerinde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri
eğitimi aldığına dair ellerinde belge olmayanlar işe
başlatılamazlar. Çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve
yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı
veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği iş yerlerinde, risk
değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur’
ifadelerinin istisnasız yerine getirilmesi gerektiğini
vurguladı.
Ücret ortalaması ve çalışma şartlarının zorluğu nedeniyle Çalışan
Devir Oranı’nın yüksek maden işçiliği sektöründe sürekli değişen
personel nedeniyle alınması gereken tedbirlerin yeteri kadar takip
edilemediğini belirten Fahri Erenel, “Belirli periyotlarla risk
değerlendirmelerinin eksiksiz bir şekilde yapılması ve gerekli
önlemlerin gecikmeden alınması gerekmektedir. Acil durum planları
ve yangına karşı önlemlerin sık sık, planlı plansız, değişik
zamanlarda denemesi ve eksikliklerin süratle tamamlaması önem
taşımaktadır” dedi.
(İHA)