Madde kullanma yaşı düştü
Abone olMersin Üniversitesi (MEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevziye Toros, Türkiye’de madde kullanımına başlama yaşının 9’a kadar düştüğünü ve hızla a...
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevziye Toros, Türkiye’de madde kullanımına başlama yaşının 9’a kadar düştüğünü ve hızla arttığını belirterek, aileleri çocuklarının ruhsal ve fizyolojik durumlarını gözlemlemeleri konusunda uyardı.
MEÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevziye Toros, çocuklarda madde kullanımının nedenleri konusunda İHA muhabirine açıklama yaptı. Son yıllarda Türkiye’de erken yaşlarda madde kullanımını çok sık görmeye başladıklarını ve artık başlama yaşının 9-10’a kadar düştüğünü ifade eden Toros, gözlemlediği en büyük nedenlerden birinin, artık ruhsal olarak ergenlik yaşının da 9-10’a düşmesi ve daha erken yaşlarda aileden kopuşların başlaması, kendilerini bireysel olarak topluma hazırlama çabaları olduğunu kaydetti. Çocukların, henüz ruhsal gelişimini tamamlamadığı için zaten risk grubunda yer aldıklarına işaret eden Toros, “Ailede iletişim kopukluğu, özgüven eksikliği, akranlarıyla iletişim sorunları yaşama, fiziksel görünümdeki olumsuzluklar nedeniyle dışlanma, okul başarısızlığı, baskıcı ya da çok denetimsiz ebeveyn tutumları, dikkat eksikliği, hiperaktivite, depresyon, sosyal fobi, fiziksel-duygusal-cinsel istismar gibi bir sürü risk faktörü ile birlikte olan çocuklarda bu erken kopuş, ruhsal açıdan erken ergenliğe giriş madde kullanımı en başta olmak üzere bir takım riskleri arttırmakta” dedi.
Teknoloji çağının artılarının yaşandığına ancak, çocukların artık her şeye çok daha hazır ve kolay ulaşabildiklerine dikkat çeken Toros, “Günümüzde her şeye çok kolay sahip olabilen çocuk ve ergenlerin stresle veya yaşamdaki bir takım sorunlarla mücadele etme güçleri çok fazla gelişmiyor. Bizler de ebeveyn olarak çok fazla fırsat vermiyoruz, her şeyi sunuyoruz. Dolayısıyla ufacık bir streste bekleyebilme, erteleyebilme, mücadele edebilme yerine hemen bir çözüm bulma arayışına giriyor çocuklar. Gelişen teknolojiyle birlikte aile içi iletişim de artık yeterli değil. Bu durumda özellikle madde kullanan arkadaşların etkisi çok daha fazla oluyor. Ulaşılabilirlik zaten çok fazla, artık her yerde var maalesef, 3-5 liraya her şeyi bulabiliyorlar. Dolayısıyla bu tür madde kullanımı çok yaygın. Son yıllarda 9-10 yaş itibariyle de gerçekten çok sık görebiliyoruz ama aileler genellikle 2-3 yıl sonra fark ediyorlar” diye konuştu.
“ÇOCUKLARA ’HAYIR’ DEMEYİ ÖĞRETMEK GEREKİYOR”
Lise çağlarındaki gençlerde madde kullanımında artışın çok daha belirgin olduğunu, en yoğun artışın da 15 yaş ve üstünde görüldüğünü dile getiren Toros, “Bir maddeyle ne kadar erken karşılaşırsanız kullanım riski hem fizyolojik hem psikolojik olarak daha sıktır. Keşke görmesek ama bunu görmek çok mümkün artık maalesef. Burada önemli bir neden de çocukların ve gençlerin ‘hayır’ deme hakları olmadığını düşünmeleri. Çocuklara kesinlikle ‘hayır’ demeyi öğretmek gerekiyor. Eğer bir genç arkadaşlarına ‘hayır’ diyemiyorsa, boyun eğen bir yapısı varsa risk biraz daha artıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de madde kullanımına başlama yaşının düştüğünü araştıran çok çalışma olduğunu aktaran Toros, “Yüzde 4-5 diyen çalışmalar var, alkol için deneme derseniz yüzde 20’lerde olduğunu söyleyen çalışmalar var. Ama yüzde 4-5 de yüksek bir oran. Tabi bunu siz anket olarak yapıyorsunuz, çocuk her zaman söylemeyebilir de. Muhtemelen bu oranlar saptanandan biraz daha yüksektir diye tahmin ediyorum. Buna rağmen son yıllarda artış göstermekte, maalesef şimdilik artış hızlı gerçekten. Bu biyo-psiko-sosyal bir sorun, hepsi bir arada. Dolayısıyla sadece hekimle olmaz. Devletin de bunu çok ciddi açıdan ele alması lazım” şeklinde konuştu.
“DOĞRU İLETİŞİM VE PAYLAŞIM ÖNEMLİ”
Anne-babalara önerilerde de bulunan Toros, çocukla doğru iletişim veya paylaşım sağlamanın en önemli şey olduğunun altını çizdi. Toros, çocuğun ailesiyle iyi bir iletişimi varsa; doğruları, yanlışları öğrendiyse veya bir sorunu olduğunda anne-babaya ne olursa olsun anlatabileceğini, onlardan yardım alabileceğini, direkt eleştirilmeyeceğini ya da yalan söylediğinin düşünülmeyeceğini biliyorsa, özgüven açısından da iyi yetişmiş bir çocuksa madde kullanma riskinin minimum olduğunu söyledi.
Prof. Toros, çocuklarda madde kullanımının belirtilerini ise şöyle sıraladı: “Duygu durumda hızlı değişmeler, ani öfke patlamaları, içe kapanma veya suçluluk duygularında artış, yalan söyleme, aileden para çalma, uykusuzluk, gözde kızarıklıklar, iştah değişikliği, okuldan kaçma, ders notlarında düşme, karşı olma-karşı gelmelerde yoğun artışlar, anne babanın sağlayamayacağı bir takım eşyalara sahip olma, abartılı giyim ve özbakım.”
Anne babaların, çocukta böyle bir farklılık hissettiklerinde ‘acaba’ diye şüphelenmelerinde fayda olduğunu belirten Toros, ayrıca eşyaları arasında farklı tabletler, toz, enjektör gibi materyaller bulunması ve gizemli arkadaşları olduğunun hissedilmesinin de çok önemli olduğunu kaydetti. Toros, kız çocuklarının kendilerinden yaşça çok büyük gençlerle flört etmelerinin de çok büyük risk oluşturduğuna dikkat çekti.
Erken farkındalık ve erken destek arayışının çok önemli olduğunu kaydeden Toros, şöyle devam etti: “Madde kullanan çocukların yüzde 70-75’inde kullanmaya başlamadan önce depresyon, güven eksikliği, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu gibi ruhsal bozukluklardan en az biri oluyor zaten. Bu çok yüksek bir oran. Böyle bir çocuğa ne kadar erken destek verirseniz tabii ki daha iyi yanıt alırsınız. Ne kadar geç olursa baş etme stratejisi gelişmemiş, anne babanın o anki kopuşları daha belirgin, maddeye fizyolojik ve psikolojik bağımlılık belki daha fazla olacak. Yani risk daha fazla olur. O nedenle erken olması özellikle önemli.”
(İHA)