M Şevket Eygi hapisten kurtuldu
Abone olYargıtay 8. Ceza Dairesi, Mehmet Şevket Eygi'nin Milli Gazete'deki bir yazısı nedeniyle TCK'nın 312. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hapis cezası kararını bozdu.
İstanbul 6 No'lu DGM, Eygi'nin Milli Gazete'de yayımlanan “Din
Düşmanlığı Terörü” başlıklı yazısı nedeniyle Eygi ve Sorumlu
Yazıişleri Müdürü Selami Çalışkan'ı TCK'nın 312. maddesinin ikinci
fıkrasına göre 1 yıl 8 ay hapis cezasını çarptırdı. Temyiz
incelemesini yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2'ye karşı 3 üyenin
oyuyla yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, dava konusu
yazıda, milletin dinine ve manevi değerlerine saldırmanın hoş
karşılanmayacağı, bu tür değerlere karşı gelenlerin halk
yığınlarını devletten soğutmak ve ülkenin temellerini dinamitleyip
ülkeyi çökertmek isteyenler olduğunun belirtildiği anlatıldı.
Yazının 312. maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suç tipine
uymadığı ifade edilen kararda, şöyle denildi: “Yazı içeriği
itibariyle nefret saçan, şiddete davet eden ya da şiddet kullanmayı
özendiren ifadeler taşımayıp bu nedenle kamu düzeni için tehlikeli
olabilecek nitelikte bulunmadığı, somut bir tehlikeden söz
edilemeyeceği ve yazıda sarf edilen hakaretamiz sözlerin belirli
kişi ya da kişilere yönlendirilmiş olmadığı da göz önüne alınarak
unsurları oluşmayan suçtan sanıkların beraatına karar verilmesi
gerekir.” -KARŞI OY YAZISI- Karara katılmayan 2 üyenin karşı oy
yazısında, Eygi'nin dava konusu yazısında, karşı olduğu toplumun
bir kesimine karşı küçük düşürücü, aşağılayıcı ve kırıcı ifadeler
kullandığı belirtildi. “Düşünce özgürlüğünün genel ve klasik
sınırı, diğer özgürlüklerde olduğu gibi, başkalarının özgürlüğüdür”
denilen yazıda, başkalarını küçük düşürücü, incitici, hakaret
edici, onlara karşı saldırgan ifadeler kullanılmasında ayrıca
şiddete teşvik edici ifadelere gerek bulunulmadığı savunuldu.
Eygi'nin toplumun bir kesimine karşı “şirret” sözcüğü ile
saldırdığı, ayrıca “dinsiz, sebataycı, Selanik dönmesi, rötaryen,
mason, lions” gibi kendisinin olumsuz anlam yüklediği nitelemelerle
bir başka kesimin bu kesime karşı nefret duymasını sağlayacak
ifadeler kullandığı anlatılan yazıda, dava konusu yazıda başörtüsü
yasağının milletin dinine yapılacak saldırı olarak nitelendiği
kaydedildi. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki başörtüsü ile
uygulamaların Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve AİHM
kararlarına dayandığı anımsatılan yazıda, “Diğer taraftan AİHM'in
türbanın dini bir sembol olduğu ve Türkiye'de köktendinci akımların
siyasi bir nitelik kazandığına ilişkin tespitinin de bir gerçeklik
olduğu unutulmamalıdır” denildi. Karşı oy yazısında, başörtüsü
bağlamında yazılan yazının, “halkın bir kesimini din anlayışı
bakımından kamu düzeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde
düşmanlığa ve kin beslemeye alenen tahrik ettiği” kaydedildi. Yerel
mahkemenin kararının onanması yönünde görüş bildiren Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı, dairenin bozma gerekçelerine katılmazsa
karara itiraz edebilecek.