M. Kemal Mahallesi: ‘Varoş biz değiliz, bu gökdelendekiler’
Abone olSeçime kısa bir süre İstanbul'un yoksul semtleri ne düşünüyor? Çağıl Kasapoğlu, milyonlarca dolarlık rezidansların eteğindeki Mustafa Kemal Mahallesi sakinlerinin nabzını tuttu.
“Biz varoş değiliz, asıl şu gökdelendekiler varoş” diyor Bilal, Ataşehir’de kibirli kıvrımlarını göğe yükselten ‘yeni yaşam alanlarını’ göstererek.
Bilal, Ümraniye ve Ataşehir’i birbirine bağlayan Mustafa Kemal Mahallesi sakinlerinden.
Burası 12 Eylül darbesi öncesindeki ismiyle 1 Mayıs
Mahallesi.
Siyasi geçmişi ve mevcut yaşam standartları olarak kendilerinden yalnızca birkaç kilometre uzaklıktaki yerleşim alanlarından tamamen farklı bir seyirdeler.
Mahalle, 2009’a kadar bağlı olduğu muhafazakar Ümraniye’nin aksine, kendilerini, muhalif, devrimci sosyal demokrat olarak tanımlıyor.
Mustafa Kemal Mahallesi, son beş yıldır CHP’li Battal İlgezdi’nin Belediye Başkanı olduğu ve yeniden aday gösterildiği Ataşehir’e bağlı.
Ümraniye’nin merkezinde, daha ziyade AKP, Saadet Partisi ve MHP afişleri yoğunlukta görülürken Mustafa Kemal Mahallesi’nde ise CHP ve HDP öne çıkıyor.
Mahalle, 1970'li yıllarda göçmen işçilerin gecekondularıyla yerleşim bölgesi haline geldi.
İmar izninin hala verilmediği mahallenin, müteahhitlerin iştahını kabarttığını söylemek yanlış olmaz.
Kıraathanede rastladığım Bilal Yükselir’e göre “Hükümet bölgeden nemalanmak derdinde.” Fakat ‘seçimleri kazanırlar umuduyla, iskan da çıkarmıyorlar.’
Kentsel dönüşüm bu mahalleyi de kapsar mı? Bilal’e göre “Burada rantsal dönüşüm olmaz.”
“Solcu burası, kendini ezdirmez. Sıkı mücadele olur, kazanan da halk olur.”
Devrimcilerin yeri burası
Mahallenin en büyük sorunu çarpık kentleşme.
Altyapısının 1970’lerden kalma olduğundan ve şehir yapılaşmasının geliştirilmediğinden şikayetçiler.
Mobilyacı İhsan ve Hıdır Kalkan kardeşler de mahallenin gelişmemesini ve ‘devletin yeterince yatırım yapmamasını’ mahallenin ideolojik ve muhalif yapısına bağlıyor.
“Devrimcilerin yeri burası” diyor İhsan, “Gelir düzeyi düşük, işsizlik var, yaşam standartları çok düşük.”
CHP’ye verecekler oylarını ama yine de CHP’nin mahalleye, hak ettiği değeri vermediğini söylüyorlar.
“Neden Atakent’in sosyal geliri yüksek de buranın değil. Neden Örnek mahallesi zengin? Belediye olarak bir yere yoğunlaşıyorlar, diğerlerini önemsemiyorlar.”
AKP’nin ağırlıkta olduğu yerlerde alt yapı sıkıntısının da olmadığını savunan mahalleleriler ‘devrimci’ kimliklerine sıkı sıkıya bağlı.
Sokakların her birinde DHKP-C, MLKP amblemleri, Gezi olaylarındaki polis şiddetinde hayatlarını kaybeden gençlerin resimleri var.
Mahallenin dokusu çok renkli. Alevi, Kürt, Hristiyan kendi ifadeleriyle ‘farklı aidiyetlerin bir görüş altında toplanabildiği’ bir yer.
Mahallenin adı, tarihe ‘Kanlı 1 Mayıs’ olarak geçen 1 Mayıs 1977’de Taksim’de yaşanan olaylardan sonra halk arasında ‘1 Mayıs Mahallesi’ olarak anılmaya başlandı.
12 Eylül 1980 darbesinden 10 gün önce, gecekonduların yıkımı ve halkın güçlü direnişiyle de mahalle daha sonra ‘2 Eylül Gecekondu direnişi’ olarak anılacak olaylara sahne olmuştu.
Mahalle son yıllarda da, kimilerine göre yine ‘rant diliyle’ Mustafa Kemal, Aşık Veysel, Esenevler ve Site mahallesi olarak dörde bölündü.
Mustafa Kemal Mahallesi’nin anayola yakın kısmında, yüzünü karşısına dikilen gökdelenlere dönmüş Deniz Gezmiş heykeli var. Parkın ortasına dikili heykel mahalle için direnişin sembolü.
Parktan yukarı doğru uzanan bir evin önünde, Melike ve Fatoş çoluk çocuk oturmuşlar ebegümeci otunu ayıklıyorlar.
'En büyük derdimiz fakirlik'
Evlerinin önünden geçen yolun hemen dibinde biten otlar, soğanla kavrulup zeytinyağlı ve limonuyla akşam sofrasına konacak.
“Para yok ki! En büyük derdimiz fakirlik. Erzak yardımına yazıldık Aralık ayında ama hala ses yok” diyorlar.
Karşısındaki gökdelenleri gösteriyor Fatoş, “Bak hep yediler yediler gökdelen diktiler. Herkes üstümüzden yiyor ki... Elektriğe zam, gaza zam, suya zam...”
Altı oyları varmış... ‘Beyleri’ kime derse ona atacaklarmış. Ama Maraş’tan 25 yıl önce göç eden bu aileden “AKP’ye de oy çıkmazmış...”
Biraz ötelerindeki gökdelenler, yatırımlarını bireysel hayatlara yapan sakinlerle dolu olacak belki birkaç ay sonra.
Ama onlar ‘varoş ve özenti’ dedikleri o gökdelenlere aşağıdan bakmaktan memnun.
Mahalle kültürü, rant sahibi olmak isteyenlere direniyor buralarda.
Ve düğün
Mustafa Kemal’den yukarı doğru çıkarken müzik seslerinin yükseldiği Esenevler’de bir sokağa giriyorum.
Meğer Şengül’le Can evleniyormuş.
Ayşe, Hatice ve Gülbahar da onlar için dans ediyor, mahallenin delikanlıları da onların kıvrak vücutlarını çekiyormuş...
Herkesin yüzü gülüyor.
Herkes dans ediyor.
Bir ara elimden tutup sokağın ortasına çekecek oldular ama ‘görevdeyim’.
Tüm gün aklımda biriktirdiğim seçim soruları da orada uçtu zaten.
“Hadi dans ediyoruz. Düşmanları çatlatıyoruz. Herkesin gözü hep güzelde. Hep oynuyorum kime ne!”