Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi çıktı
Abone olAykırı Yayınları, 120 “absürd” sorunun yanıtlarını, kitapta bir kez daha okurlarla buluşturdu. İşte absürd soru ve cevaplar:
LÜZUMSUZ AMA İLGİNÇ BİLGİLER Aykırı Yayınları, 120 “absürd”
sorunun ilginç yanıtlarını, “Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3”
adlı kitapta bir kez daha okurlarla buluşturdu. Esnerken ağzın
kapatılması adeti nezaketten değil, açılan ağızdan ruhun
kaçabileceği inancına dayanıyor. Aykırı Yayınları, 120 “absürd”
sorunun ilginç yanıtlarını, “Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3”
adlı kitapta bir kez daha okurlarla buluşturdu. Esnerken ağzın
kapatılması adeti nezaketten değil, açılan ağızdan ruhun
kaçabileceği inancına dayanıyor. Tarihte madeni para ile yazı-tura
atılması, ilk kez bir yüzünde Julius Sezar’ın resmi bulunan madeni
paralarla Roma döneminde başladı. Kadınların tırnaklarını boyama
adeti ise ilk kez Çin’de ortaya çıktı ve burada kadınların tırnak
renkleri ait oldukları sosyal sınıfı gösteriyordu. Tamer Korugan’ın
hazırladığı “Lüzumsuz Bilgiler Ansiklopedisi 3”, Aykırı
Yayınları’ndan piyasaya çıktı. Kitapta; “Yılan niçin tıp
branşlarının sembolüdür?”, “Dört yapraklı yonca niçin şans
getirir?”, “Güne sol ayakla başlamak niçin uğursuzluk getirir?”,
“İnek Hindistan’da niçin kutsaldır?”, “Ağaç çatalla nasıl su
bulunabiliyor?”, “Testiler suyu nasıl soğuk tutuyor?”, “Hava
sıcaklığı niçin gölgede ölçülüyor?”, “Mide asidi niçin mideyi
delmiyor?”, “Yağmurda romatizma ağrıları niçin artıyor?”, “Ağrı
kesiciler ağrıyan yeri nasıl biliyor?”, “Neden bazı hayvanlarda
boynuz var?”, “Uzayda sıcaklık kaç derecedir?” gibi 120 absürd
soruya ilginç açıklamalar getiriliyor. ANLAŞMAZLIKLAR YAZI-TURA İLE
ÇÖZÜLÜYORDU Tamer Korugan’ın araştırmasına göre, tarihte madeni
para ile yazı-tura atmak adeti ilk kez, bir yüzünde Julius Sezar
resmi bulunan madeni paralarla Roma döneminde başladı. O zamanlar
Romalılar’ın kullandıkları tüm paraların bir yüzünde Sezar’ın resmi
vardı. Para havaya fırlatılarak, “head” denilen Sezar’ın kafasının
bulunduğu tarafın üste gelip gelmediğine göre, bir anlaşmazlığın
haklı tarafı tayin ediliyor veya bir dileğin tanrılar tarafından
yerine getirilip getirilmeyeceği anlaşılıyordu. O dönem bu uygulama
o kadar ciddi boyutlara ulaştı ki, “head and tail” yani “yazı-tura”
atma; arazi, evlilik, cinai suçlar gibi konuların yasal mahkeme
sonuçlarına bile uygulanıyor, Sezar’ın kafası olan kısmın üste
gelmesi, imparatorun da kararı onaylaması olarak kabul ediliyordu.
RUH AĞIZDAN UÇARSA Kitaba göre, günümüzde esnerken nezaket gereği
ağzın elle kapatılması uygulaması, nezakete değil çok eski
inançlara dayanıyor. Ortadoğu bölgesinde yaşayan medeniyetlerde
insanlar, yüksek orandaki bebek ölümlerinden esneme olayını sorumlu
tutuyordu. Onlara göre bebekler, esnerlerken ağızlarını
kapatamadıklarından, ruh oradan kolayca çıkıp gidebiliyordu. Bu
nedenle esnerken yapılan derin nefes alıp verme sırasında ruhun,
yani yaşamın ağızdan kaçarak vücudu terk etmesi korkusu ile
esnerken ağzın elle kapatılması uygulaması insanlar arasında
yerleşti. İLK KEZ ÇİNLİ KADINLAR TIRNAKLARINI BOYADI Kadınların
tırnaklarını boyama adeti, ilk kez Çin’de ortaya çıktı. Çin’de
kadınların tırnak renkleri, ait oldukları sosyal sınıfın bir
göstergesiydi. M.Ö. 600 yıllarında Çin hanedanının tırnak renkleri,
altuni ve gümüşi renklerdi. Daha sonraları kırmızı ve siyah
renkler, asaletin sembolü olarak yüzyıllar boyu kullanıldı.
Mısırlılar’da da koyu kırmızı başta olmak üzere, kırmızının
tonları, asaletin derecesini belli ediyordu. Toplumun alt
kademelerinde yaşayan kadınların tırnaklarını sadece soluk
renklerde boyamalarına izin veriliyor, kimse kraliçenin ve kralın
tırnak boyalarının rengini kullanamıyordu. Eski Mısır’da krallar da
tırnaklarını boyuyorlardı. Erkeklerin de tırnaklarını boyamaları,
Mısırlılar, Babilliler ve sonraları Romalı üst rütbeli savaşçılar
arasında yaygınlaştı. Romalı komutanlar, savaşa gitmeden önce
saçlarını yağlarla parlatmak, kıvırcık hale getirmek ve
tırnaklarını dudakları ile aynı renge boyamak için saatler
harcıyorlardı. Tarihte el ve ayak tırnaklarına gösterilen bu itina
kapsamında manikür de vardı. Ur şehrinde yapılan kazılarda,
Babilliler’e ait mezarlarda saf altından manikür setleri
bulunmuştu. Manikür setlerinin bulunduğu mezarlardaki ölülerin
tırnakları da düzgün kesilmiş ve törpülenmişti. AT NALININ UĞURU At
nalının uğur getirdiği inancı ise hem demirden hem de şeklinden
kaynaklanıyordu. Demir yeryüzünde keşfedildiği zaman, insanlar onun
tanrılar tarafından büyücüler ve şeytana karşı gönderilmiş bir güç
olduğuna inanmışlardı. Ayrıca, eski çağlarda U şeklinin de özel bir
anlamı vardı. Ayın hilal konumuna benzer şekliyle; bolluğu, iyi
talihi ve koruyucu gücü temsil ediyordu. Bir nalın yedi tane demir
çivi ile çakılması da yedi sayısının uğurlu sayılmasından dolayı
inanışı destekliyordu. Diğer taraftan, cadıların uçmak için süpürge
sapını tercih etmelerinin nedeninin atlardan korkmaları olduğuna
inanılıyordu. Bu nedenle at nalı tarihte büyücülere karşı da
kullanılmış, büyücü olduğundan şüphe edilen yaşlı kadınlar
öldürülünce, bir daha geri gelmemeleri için tabutlarının üzerlerine
birer at nalı çakılmıştı. NTV