Lübnan’daki Polat Alemdar sevgisini anlattı
Abone olLübnan’da kaçırılan Türk pilotlardan Murat Akpınar, kaldıkları köyde kendilerine “Murat Alemdar” ismini taktıklarını anlatarak, “Burada Pola...
Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlardan Murat Akpınar, kaldıkları
köyde kendilerine “Murat Alemdar” ismini taktıklarını anlatarak,
“Burada Polat Alemdar’ın adı Murat Alemdarmış. O köyün bir başına
bir sonuna iki Murat’ın heykelini dikecekler, eminim” diye
konuştu.
Murat Akpınar, kendilerini kaçıran insanlarla ilgili olarak,
“Onlara göre babaları en kutsal varlıklarıydı ve babalarını
istiyorlardı. Biliyorum şu anda beni izliyorlar çünkü ben az önce
onların babasının gelişini izledim. Karşılıklı olarak herkes
yuvasına kavuştu” dedi. Akpınar bir süre sonra tutuldukları köyde
insanlarla aile gibi olduklarını da belirterek, “Buraya gelirken
büyük bir camia ve bir aile bizi ağlayarak gönderdi” ifadelerini
kullandı. Lübnan’da kaçırılan pilotlardan Murat Akpınar,
yaşadıklarını anlattı. Evinin bahçesinde basın toplantısı
düzenleyen Akpınar, esaret altında geçen 72 günün bayramla
sonuçlandığını söyledi.
Bayramın ilk gecesi kaçırıldığını söyleyen Akpınar, “Uçuşa eşimle
bayramlaşamadan gitmiştim. ‘Dönünce bayramlaşırız’ dedim. Orada ilk
aklıma gelen buydu. İkinci bayram geldi. Sürekli döneceğiz diye
telkinlerde bulunuyorduk” dedi.
"SAYIN BAŞBAKAN BÜYÜK DESTEK VERDİ"
Kendilerini kaçıranların yaşanan gelişmeler karşısında sürekli
bilgi verdiğini söyleyen Akpınar, “Sayın Başbakanımızın ailemi
aradığını duydum. Bu bize büyük destek ve moral verdi. Öyle bir
ortamda devlet büyüğünün arkanızda olduğunun hissetmek çok önemli.
Bu bize ne kadar moral veriyorsa, bizi kaçıranlara da moral
veriyordu. Ben bütün Türk insanının, Dışişleri Bakanlığımızın bizim
için uğraştıklarını biliyordum. Bize düşen sadece sabırla
beklemekti” diye konuştu.
"AMERİKAN FİLMLERİ YAVAN KALIR"
Murat Akpınar kaçırıldıkları günü de anlatarak, “Bizi kaçırdıkları
günü anlatmakta Amerikan filmleri yavan kalır. O kadar hızlı
şekilde arabadan indirildik 90 saniyeden kaçırıldık. Daha sona bunu
anlattıklarında bunun için 45 gün prova yaptıklarını söylediler.
Bizi Havalimanının yakınlarında evlere götürdüler. 3. gün bizi
evden çıkardılar gözlerimiz bandajlı. Biz toplam 8 kere kaçırıldık
8 kez yer değiştirildik. Onları korkuları vardı. Polisten askerden,
Hizbullah’tan korkuyorlar. Her yolculuğumuz büyük bir stresle
geçti. Bir köye götürdüler yaklaşık 1 hafta orada kaldık. 4. gün
sonunda oradan çok hızlı şekilde çıkardılar başka bir köye
götürdüler. Suriye’ye yakın bir yere götürüldük. Kendi kendimize şu
kuralları koyduk; ‘Hayatta kalacağız, sağlıklı olacağız, mental
olarak sağlıklı kalacağız ve bu üç kuraldan taviz vermeyeceğiz’ İyi
ilişkiler kurmaya çalıştık. Kuracağımız her iyi ilişkinin bize
yansıması oluyordu. Onlarla tezat bir duruma düşsek durumumuz zor
olurdu” şeklinde konuştu.
Kendilerini kaçıran insanların babalarına kavuşmak istediğini ifade
eden Akpınar, şunları söyledi;
“Ben o insanlara bir şey söylemek istemiyorum. Onlara göre babalara
en kutsal varlığı ve babalarını istiyorlardı. Bana ‘aslanlar yalnız
yaşarlar. Kendi vatanında ölürler’ dedi. Hoşuma gitti ama
yaptıklarının yanlış olduğun söyledim. 45 gün sonra artık aile gibi
oluyorsunuz. Birçok insanla tanıştık. O insanlar bizi ve Türk
insanını seviyorlar. Bizi aileleri gibi görmeye çalıştılar. Bize
şiddet uygulamadılar, ilk gün sadece silahlar çok fazla gösterildi
ama inanın onlar bizden daha stresliydi. Biliyorum şu anda beni
izliyorlar çünkü ben az önce onların babasının gelişini izledim.
Karşılıklı olarak herkes yuvasına kavuştu. İnşallah bu bayramlar
bundan sonra da herkesin kendi evinde aslanlar gibi geçer.”
ESARET DÖNEMİNDE ŞİİR YAZMIŞ
Kaptan pilot Akpınar, esir tutuldukları dönemde şiirler yazdığını
da söyleyerek, “İleride şiirleri nasıl değerlendiririm bilmiyorum.
Günler zor geçiyordu. İnsanlar yataktan kalkarken güneşi göreceğim
diye kalkarlar. Gönül kapısını kapattık, hayatta kalmaya, sağlıklı
olmaya yemin ettik. Her sabah ‘döneceğiz’ diye kalktık. Şunu
biliyorduk Türkiye bölgenin en güçlerinden biri. Sabahtan beri
telefonum susmuyor. Genel Kurmay başkanımız da aradılar” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın havalimanında kendilerini karşılamasının bir
sürpriz olduğunu söyleyen Akpınar, “Bu insanı gururlandırıyor,
umutlandırıyor. Eşim başbakanımız sürekli ilgilendiğini söyledi.
Özel kalemi sürekli arıyormuş her gün. Güçlü ülke böyle bir ülke.
Bizim kısa sürede değil de sağlıklı bir şekilde gelmemiz önemli.
Kısa sürede yapmak yanlışa zorluyor insanları. Ben ailemin
yanındayım. 4 kuralımız sonuna kadar gerçekleştirdik” ifadelerini
kullandı.
Kaptan olarak görevini yapıp ikinci kaptanını sağ salim Türkiye’ye
döndürmenin mutluluğunu yaşadığını söyleyen Akpınar, “Kendisi
şansız bir uçuş yaptı. THY’ye yeni girdi. İlk defa bir yatı
görevine gidiyor. İkinci pilotumu sağ salim ülkeme döndürdüğümü
düşünüyorum. Birbirimize çok büyük destek olduk. Orada yalnız
başımıza kalmamıza imkan yoktu. Bu arada bayağı Arapça da öğrendik.
İyi ilişkiler içinde olduk. Daha önce yurt dışında çok görev
yaptım. Beni kimse ‘Murat’ olarak hatırlamayacak. ‘Bir Türk vardı’
diyecekler. Onlara bir çok şey de öğrettik. Onlar sofraya gelmeden
yemeğe başlamadık. Çay yapılacaksa oradaki herkese yapıldı. Buraya
gelirken büyük bir camia ve bir aile bizi ağlayarak gönderdi. Hem
insanlara karşı kırgınlığım var, bir taraftan da orada çok büyük
bir aile de var” diye konuştu.
YEMEK SIKINTISI
Yemek konusunda ilk zamanlar biraz sıkıntı yaşadıklarını anlatan
Akpınar, “Onların dışarıdan getirdiği yemeklerle idare ettik. Bir
hafta sonra Ağca kaptanım ‘yemek yapmayı biliyorum, isterseniz ben
yapayım’ dedi. ‘İyi olur’ dedim. Haftanın 6 günü tavuk yiyerek
geçti. Bulunduğumuz bölgede çok alternatif söz konusu değildi. 75
yaşında bir amcamız vardı. Sağ olsun eşi bamyalar yaptı bize
getirdi. Son 15 günümüz muhteşem geçti. Çünkü onlar da ailelerin
döneceğine inanmıştı biz de inanmıştı. Son 15 güne kadar olan
süreyi Allah düşmanıma vermesin” değerlendirmesinde bulundu.
Kaptan Pilot Akpınar, kendilerini kaçıran insanların özür
dilediğini belirterek “Özür dilediler ve benden şunu söylememi
istediler. ‘Ailelerinizden özür diliyorum, yaptığım işin yanlış
olduğunu biliyorum. Onlardan benim adına af dile. Ben de ‘Esaretten
dönen babana sor. O affederse ben de affedeceğim’ dedim. O da
‘Babam affetmez’ dedi. Ben şimdi huzurlarınızda aileme soruyorum.
Affediyor musunuz” dedi. Akpınar’ın eşi Dilek Akpınar ise, “O
Allah’la bizim aramızda kalsın” diyerek yanıt verdi.
Murat Akpınar, “ne zaman yeniden uçacaksınız” sorusuna, “Şu an ne
zaman başlayacağımı bilmiyorum. Ben hava kuvvetlerinden geliyorum.
Biz bir gün önce arkadaşımızı şehit verir bir gün sonra aynı uçakla
yeninde göreve giderdik. Benim için sorun değil” ifadelerini
kullandı.
POLAT ALEMDAR SEVGİSİ
Murat Akpınar kaldıkları köyde kendilerine “Murat Alemdar” ismini
taktıklarını anlatarak, “Burada Polat Alemdar’ın adı Murat
Alemdarmış. O köyün bir başına bir sonuna iki Murat’ın heykelini
dikecekler, eminim” diye konuştu.
Eşinden ve ailesinden ayrı iki bayram geçirdiğini söyleyen Akpınar,
“3. bayramı hep birlikte yaşıyoruz. Birazdan kurban keseceğiz.
Adaklarımız var. 9 adağım daha var onları da keseceğim” diyerek
Suriye’de serbest bırakılarak Lübnan’a dönen 9 hacıyı işaret
etti.
Akpınar, Lübnanlı yetkililere teslim etmek için uğurlanırken de
duygusal anlar yaşadıklarını belirterek, “Bizi gelirken bizi o
kadar severek gönderdiler ki. Burada nasıl karşılandıysak aynı
şeklide oradan uğurlandık. 75 yaşındaki insanın elime sarılıp
öptüğünü biliyorum. ‘Sizden özür diliyorum’ dedi. Biz Lübnan halkı
ile kardeşiz. Kardeş kalmaya da devam edeceğiz” ifadelerini
kullandı.
Murat Akpınar’ın eşi Dilek Akpınar ise çok mutlu olduğunu
belirterek, "Zor günler geçirdik. Şükür kavuştuk. Umudumuzu hiçbir
zaman kaybetmedik. Devlet büyüklerimizin bize çok destek oldu.
Sizlere de teşekkür ediyorum" diye konuştu.
(İHA)