Lübnana Asker gidiyor
Abone olMeclis'te görüşülen, Lübnan'a asker göndermeye ilişkin tezkere kabul edildi
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, tezkere oylaması öncesinde
hükümet adına konuşma yaptı:
Üç şartın altı çizildi;
1-BM kararı ile uluslararası meşruiyetin sağlanması
2-Barış için herhangi bir çatışmaya girmemesi, bir grubun
silahsızlandırılması görevini üstlenmemesi.
3-Çatışma ile ilgili tüm tarafların Türkiye'nin katılımını açık bir
şekilde beyan etmeleri...
Türkiye'nin katkısı tüm taraflar tarafından istenmektedir. Bu üç
şart gerçekleşmiştir.
BU KONUYA DUYARSIZ KALAMAZDIK
Lübnan hükümeti, Lübnan halkı ve tüm gruplar adına Türkiye'yi
davet etmişlerdir. Lübnan krizi Türkiye'nin doğu ile batıyı
buluşturan stratejik konumunu iyice gözler önüne sermiştir. Barış,
istikrar ve huzur söz konusu olduğunda Doğu Akdeniz'i ihmal etmemiz
söz konusu olamaz. Bu çerçevede konuya duyarsız kalamazdık.
MESELENİN ASLI FİLİSTİN'DİR
Bu sorun çözülmeden bölgedeki sorunlar devam edecektir. Hükümetimiz
bu sorunu her zaman vurgulamıştır. Lübnan krizinin ardında da
Filistin sorunu yatmaktadır.
LÜBNAN'A ASKERİ GÜÇ
Lübnan halkının esenliğe kavuşması, ülkenin yeniden imarı için bir
ön şarttır. Türkiye'nin esirgemediği, böyle kritik bir süreçte
Lübnan halkının yanında yer almaktır. Bir doğu akdeniz ülkesi olan
Türkiye'nin, doğu akdeniz ülkesi olan Lübnan'ın istikrarı ile
ilgilenmesi doğaldır. Barış gücünün yarısına yakını Avrupa ülkeleri
tarafından karşılanacaktır. Bölgenin en güçlü ülkesiyiz. Risk
taşımayan bir tercih hiç bir zaman yoktur. Bosna, Kosova,
Afganistan'da temsil edilmiyor olsak, bu bölgelerdeki
etkinliğimizden de bugün söz edilmiyor olacaktı.
Bölgemizdeki sorunlar birbiri ile bağlantılıdır. Hepsinin
bağlantıları da dolaylı ya da doğrudan ülkemizde hissedilmektedir.
Onayınıza sunulan tezkere, Türk askerinin karşılaşacağı riskleri en
asgariye indiriyor. Görevi, deniz güvenliğini sağlamak, BM
barış gücü için hava desteği sağlamak ve Lübnan ordusuna eğitim
vermektir. Söz konusu kuvvet bölgedeki silahlı kuvvetlerin silahtan
arındırılması (hizbullah) konusunda görev yapmayacaktır. Bu
konuda halkın kafasını karıştırmak doğru bir siyaset değildir.
Kararı yüce meclis verecektir. Bu karar çıktıktan
sonra askerimiz oraya gittiğinde, onların arkasında durmamızın
hepimizin görevi olduğuna inanıyorum.
BİZ FEDAİ DEĞİLİZ
Dışişleri Bakanı Gül'ün ardından CHP adına İstanbul
Milletvekili Onur Öymen söz aldı;
Bizim böyle bir dönemde kendimizi Lübnan'da ateşe atmadan önce
Türkiye'nin güvenlik çıkarlarını düşünmemiz gerekiyor. Nedir; Kuzey
Irak'taki sorunu çözmek. gerekiyorsa oraya asker göndereceksiniz.
Kendimize yönelik tehdite karşı asker gönderemeyeceğiz, başka
ülkelerin çıkarı için asker göndereceğiz. Hani büyük
devlettik? Biz fedai gibi Ortadoğu için askerimizi
süremeyiz.
GÖRÜŞMEYİ ERTELEYELİM
İlerde tarihe karşı mahçup olmamak için bu görüşmeyi erteleyiniz,
belgeleri satır satır okuyun gelin sonra tartışalım. Bu belge
İsrail'in saldırı yapmasını engellemiyor. Onun içindir bir çok kişi
bu bölgeyi İsrail yanlısı görüyor. İsrail'in bu belgeye göre askeri
operasyon yapma hakkı olduğunu bilerek mi destekliyorsunuz,
bilmeyerek mi?
SANDIĞIN DEĞİL VİCDANINIZIN SESİNİ
DİNLEYİN
Oraya asker göndererek büyük bir risk
alıyoruz. Cumhuriyet tarihimizde biz hiç çatışmaya girmedik. Şimdi
Ortadoğu'da çatışmaya girme riski içinde bırakacaksınız. Niçin
ısrar ediyorsunuz? Büyük devletiz... Mısır küçük devlet mi? Asker
göndermiyor, küçük devlet mi oldu? Kim istiyor bizden asker
göndermemizi? Amerikalılar bunu istiyor. Hangi Amerika? PKK'ya
karşı Kuzey Irak'a asker göndermenizi engelleyen Amerika.
Din ve mezhep çatışmasının ortasına göndereceksiniz
askerinizi. Bu Filistin meselesini nasıl etkileyecek, bunu
düşünmüyorsunuz. Bu karar Filistinli kardeşlerimizi rahat mı
ettirecek? Lütfen sandığın değil, vicdanınızın sesini
dinleyin. Hiç bir seçim tek bir askerimizden daha değerli değildir.
1 Mart tezkeresindeki cesareti gösteriniz ve halkın sesine kulak
veriniz. Sizden rica ediyoruz.
Anavatan partisinin görüşleri için Erkan Mumcu kürsüye
çıktı;
Anavatan lideri Erkan Mumcu konuşmasına başlarken
önce şu sorunun cevabını verdi "Benim oğlum olsa askere Lübnan'a
yollar mıyım? Ben 18 yaşında bir erkek çocuğu babası olarak oğlumu
göndermezdim. Sayın Dışişleri Bakanı siz 2001 'de o zaman
Afganistan'a asker yollama konusunda muhalefet etmiştiniz şimdi ne
değişti. Ayrıca meclisi toplamadan önce bir nezaket gösterip
liderlerle bir görüşme yapamaz mıydınız? Ayrıca meclis başkanının
da yerinde olsam meclisi bir gün önce toplardım. BM'nin kararına
göre gerçekten Türk askeri oraya barış için mi gidecek?"
Sınırlarına girilip askeri kaçırılan, insanları öldürülen tek
ülke İsrail mi. bir başka Ülke yok mu? Siz böyle bir ülke biliyor
musunuz? Ben biliyorum: Türkiye.. Başbakan içimiz yanıyor diyor
Peki Biz Kandil'e girmek için bir başka ülkeden destek istiyor
muyuz? Biz askerlerimizin öldürülmesini önlemek için Irak'a giriyor
muyuz? Biz Uluslararası toplumlardan izin almadan Irak'a
geçemiyoruz ama İsrail'in güvenliği için Lübnan'a gidiyoruz..
Bu millet size muhafazakar olduğunuz için oy verdi. Ama şimdi öyle
mi? Birileri iktidarda olduğunuz için ellerini ovuşturarak "İyiki
muhalefette değiller, yoksa işimiz çok zordu" diyorlar.. Hepimiz
millete hesap vereceğiz.. Anavatan Partisi'nin görüşü ve benim
görüşüm İsrail'in güvenliği çin feda edecek evladım yok. Bu
milletin de feda edecek evladının olduğunu sanmıyorum.."
AK Parti adına İstanbul Milletvekili Egemen Bağış
konuşuyor
Lübnan olayı Türkiye'nin uluslararası toplumlarda itibarını
artırmıştır. Bizim itibar ve kudret gösterimiz olmuştur. Dünyanın
sayılı liderleri sürkeli Başbakanımızı arayarak ne yapmaları
gerektiğini söylüyor. Ben böyle bir başbakana sahip olduğum için
gurur duyuyorum siz de duyun!
Şimdi birileri çıkıp Lübnan'a şov için mi gideceğiz diye soracak.
Bugün biz oradaki ateşe müdahale etmezsek yarın o ateş gelip bizi
saracak o zaman ne diyeceksiniz.1992'de Bosna'ya asker gönderilirse
uluslararası itibarımız artacak diyen CHP lideri "bugün aman canım
ne gerek var" diyor.. İtalya'da muhalefet asker gönderilmesini
destekliyor. Muhalefet temsilcileri yok misket bombası yok süngü
diyerek meclisin ve halkın üzerinde korku oluşturmak istiyor. PKK
terörüyle mücadeleyi sulandırmayın. PKK'yı kullanarak iç kriz
çıkartmaya çalışmayın.. Bu arada benim bir başka ülkenin vatandaşı
olduğum ve pasaportunu taşıdığım iddia ediliyor. Böyle iftiraları
atanları ispata davet ediyorum ya siz iddialarınızı ispatlarsınız
ya da ben size buradan en ağır hakaretleri ederim. Lübnan'a
gitmeliyiz. Çünkü büyük bir ülkenin sorumluğunu taşımak için
gitmeliyiz. Orada bayrağımızı dalgalandırmanın şerefini taşımak
için gitmeliyiz. Lübnan'a tarihi görevimiz için gitmeliyiz. daha
çok çocuklarının ölmemesi ve annelerin ağlmaması için
gitmeliyiz"
Eleştirilere Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yanıt
veriyor:
Gül'ün konuşmaya başladığı anda mecliste kavga çıktı. CHP'li
milletvekilleri ile AK Partili Milletvekilleri bir birlerinin
üzerine yürüdüler.
Dışişleri Bakanı Gül önce Anavatan lideri Mumcu'nun eleştirilerini
yanıtladı. Gül : "Benim 2001 yılında bu kürsüden yaptığım konuşma
gündeme getirildi. O dönemde henüz Uluslararası meşruiyet
yoktu. Benim eleştirilerim bu yöndeydi. Bugün Lübnan'a BM'nin
aldığı karar gereği ve barışın korunması için gitmeliyiz. "
Gül'ün konuşmasından sonra oturuma 5 dakika ara verildi..
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar:
DYP lideri Mehmet Ağar, ise önceliktle iç terörün çözülmesi
gerektiğini söyledi. Ağar: "Hükümet baştan beri bölücü terör
karşısında başarısız olmuştur. Başbakan yüreği yanan anne ve
babalara burada kullanmak istemediğim bir uslüpla cevap vereceğine
onlara terörle mücadelede kararlı adımlar atılacağını söylemeli ve
(Anne ve babalar haklıdır) demeliydi. Ben Lübnan'a asker
gönderilmesine karşıyım ve kendi adıma "Red" oyu vereceğimi
bildiriyorum"
Bu arada CHP lideri Baykal ve bir kaç milletvekili oylamanın
ertelenmesini ve müzakerelerin devamını isteyen bir önerge
verdiler. Ancak bu önerge reddedildi.
Daha sonra oylamaya geçildi. Oylama sonucu Lübnan'a asker
gönderilmesine 192 red oyuna karşılık 340 evet oyu çıktı . Bir tane
de çekimser oy kullanıldı.