Lübnan: Suriye savaşının sıçradığı ülke
Abone olBBC Arapça'dan Nahed Abouzeid, doğum yeri olan Lübnan'da, Suriye'deki iç savaşın tarafı olan grupların temsilcileriyle görüştü. Sünni İslamcılarla Şii Hizbullah taraftarları arasındaki gerginliğin çatışmalara dönüşme ihtimali yüksek.
Suriye'deki iç savaşın, hem Şam rejiminin hem de isyancıların taraftarlarının bulunduğu komşu Lübnan'a yayılması tehlikesi var. Doğum yerim olan Lübnan'a, on yıllarca ayrılıktan sonra nasıl ve neden başkalarının savaşının içine çekilmekte olduğunu öğrenmek için gittim.
Benim büyüdüğüm 1970'ler ve 1980'ler boyunca, Lübnan iç savaşla parçalanıyordu. Genellikle Maruni Hristiyanlar Şii ve Müslüman Sünnilerle ve Dürzîlerle savaşıyordu.
Şimdi anlaşmazlıklar yeniden beliriyor.
Bu defa bölünme, çoğunluğu Suriyeli isyancıları destekleyen Sünni Müslümanlarla, çoğunlukla Şam rejimine arka çıkan Şii Müslümanlar arasında.
Hizbullah savaşçısı Musa
Lübnanlı Şii Müslümanların hareketi Hizbullah geçen hafta, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın güçlerinin Sünni isyancılarla savaşına yardım etmek için bu ülkeye savaşçılar gönderdiğini açıkça kabul etti.
Fakat Hizbullah'ın bu müdahalesi, tüm bölgede mezhepsel bir ters etki yarattı.
Lübnan boyunca gezerken, Hizbullah'ın Suriye'de müdahil olmasına öfke gösteren çok sayıda Suriyeli mülteciyle karşılaştım.
Diğer yandan, tanıştığım bir ailenin oğlu Alaa, Suriye'de Hizbullah saflarında savaşırken ölmüştü.
Ezici keder, kayıp ve şok duygularına rağmen, Alaa'nın toplumlarının geri kalanı için bu ölümcül bedeli ödediği inancıyla kendilerini avuttuklarını hissettim.
Hizbullah savaşçıları oldukça ketum ve genellikle medyaya konuşmazlar.
Fakat temas kurduğumuz kişilerle kapsamlı müzakerelerin ardından, yakın zamanda Suriye kenti Kuseyr'deki çatışmalara katılmış olan ve kimliğini gizlersek bizimle konuşmaya hazır olan biriyle tanıştım. Kendisine Musa dememizi istedi.
Kuseyr'de zorlu bir mücadele olduğunu söyledi. Lübnan sınırında, stratejik bir konumda bulunan kent, Haziran ayında yoğun çatışmaların adından kontrolüne geçti.
Musa o günleri şöyle anlattı: "Savaştığımız kişiler oldukça kavgacıydı, 'çocuk işi' değillerdi. Afganistan'da, Çeçenya'da, Bosna Hersek'te, Libya'da, Irak'ta savaşmışlardı. Savaş çok saldırganca ve hareketliydi çünkü radikalleşmiş bir düşmanla savaşıyordunuz. Kendilerine Müslüman diyorlar ama sadece kendilerine inanıyorlar. Diğer herkesi öldürebilirler. İnsanları yakıyorlar, katlediyorlar. Acımasızlar ve gerçek bir dinleri yok. İslam maskesi taşıyorlar ama aslında onu kirletiyorlar... Kuseyr muharebesinde onların hakkından geldik; aldığımız eğitim uyarınca her yerde terörist militanları hakkından geleceğimiz gibi. Çünkü her savaş senaryosuna göre eğitildik."
Sünni Şeyh El Assir
Bir Sünni İslamcı grubun Suriyeli isyancılara yardım amacıyla gösteri ve konser düzenlediği Sidon kentine gittim.
Konuşmacılar Hizbullah'ı kınadı ve şarkıcılar, Suriyeli isyancıları öven şarkılar söyledi.
Konuştuğum birçok kişi, Hizbullah'ın Suriye'de müdahil olmasının Lübnan'daki Sünni toplumu askerileştirdiğini ve harekete geçirdiğini söylüyordu.
Oysa bu gruplar birkaç yıl önce, İsrail'le savaşan Hizbullah lehine gösteriler yapıyordu.
Fakat Musa, tavrını değiştirenlerin Lübnan'daki Sünni Müslümanlar olduğunu söylüyor: "Biz Suriye'de kim için göğsümüzü siper ettik? Suriye halkı ve hükümet ordusu için. İsrail'in bölge planını desteklemekle, Suriye-İran direniş planını desteklemek arasında bir fark var. Onlar direnişi kırmaya çalışıyor. Direniş projesini kanımızla korumak için savaş bizi nereye götürürse götürsün, gitmeliyiz; ister Kuseyr, ister Halep veya Bağdat.
Mezhepsel iklim tüm bir nesli etkiliyor.
Meyve suyu ve kahve satıcısı Ebu Halid, hızla "köktenci ideoloji" etkisine kayan gençlerin, büyüklerini deli ettiğini söylüyor.
Ona göre, gençler bu "etki-tepki döngüsüne yakalanmış" durumda ve medyayı, onları teşvik etmekle suçluyor: "Ben Suriye'deki şeylere bakınca, onları anlayacak kadar yaşlıyım. Ama çocuklar Suriye'ye bakıp, 'Orada bize ne yapıyorlar' diyorlar. Ne diyebilirim ki."
Sidon'daki Hizbullah karşıtı Sünni din adamı Şeyh Ahmed el Assir ile görüştüğümüzde, ona Suriye'de olup bitenlerin Lübnan'da çatışmaya yol açıp açmayacağını sordum.
Şöyle cevap verdi: "Lübnan şimdiden çatışma durumunda. Özellikle (Hizbullah lideri) Nasrallah, Hizbullah'ın 'yeni aşamaya' geçtiğini ilan ettikten sonra. Belki diğer politikacılar bununla ilgili yeterince düşünmemiştir. Ama o dürüst davrandı. Artık yeni bir aşamadayız, çünkü Suriye'ye binlerce asker gönderdi."
Bu "yeni aşamayı" nasıl okuduğunu sordum. Şeyh Assir, "İslam dünyasındaki Sünni Müslümanlara savaş ilan etti" dedi.
Hizbullah liderleri ve taraftarları, kendi taraflarının Lübnan içinde çatışma istemediğinde ısrar ediyor.
Fakat Lübnan'daki siyasetçiler tehlikeli bir siyasi söyleme ve korku borazanlığına girmişken, ağır silahlı olan toplumda herkes eninde sonunda yurdu vuracak olan fırtınaya hazırlanıyor gibi.
Mezhepçilik toplulukları harekete geçirmek ve kontrol etmek için kullanıldığında neler olabileceğini gördüm ben: kolaylıkla kontrolden çıkılabilecek kaygan bir zemin.