'Londra'ya önce yaz, sonra Olimpiyat geldi'
Abone olGazeteci Sine Büyüka, açılış töreni bu akşam yapılacak 2012 Londra Olimpiyatları'ndan izlenimlerini BBC Türkçe için yazdı.
Bundan yaklaşık bir ay önce İngiliz bir arkadaşımla sohbet ediyorduk.
Ekonomideki sıkıntılardan bahsederken Kraliçe Elizabeth’in Elmas Jübilesi’nin ve Olimpiyatlar’ın halkın moralini nasıl düzelttiğinden bahsetmişti uzun uzun.
Hemen ertesi gün bir başka arkadaş ortamında bir diğer İngiliz,
Olimpiyatlar yüzünden tatilini o haftalara aldığını, kalabalığın ve
aksayan ulaşımın çekilmez olacağını anlatmıştı.
İşte Londra halkı bu iki farklı görüş arasında bölünmüş durumda.
O yüzden ben de Olimpiyatların nasıl geçeceğini, şehrin bu önemli organizasyona nasıl reaksiyon vereceğini görmeyi merakla bekliyordum.
Londra’ya gelmeden bir kaç gün önce BBC Türkçe servisinden telefon aldım.
Olimpiyat günlükleri tutmak isteyip istemediğim sorulduğunda çok mutlu oldum.
Geçen sonbaharda Eurobasket günlüklerini okuyanlar bilirler. İzlenim yazmak bambaşka bir keyif...
Tabi ki Olimpiyatların ucu bucağı yok. Müsabakaların tamamını izlemek, her şeyi gözlemlemek imkansız.
Dolayısıyla seçerek, özellikle sevdiğim sporlara konsansantre olarak tuttuğum Olimpiyat günlükleriyle BBC Türkçe servisinin internet sitesinde olacağım.
Öncelikle tüm organizasyonun en güzel sürpriziyle başlamak lazım: Hava.
Bir hafta önce Londra uçağı piste indiğinde kaptan pilot, “işte dışarıda tipik Londra yazını görüyorsunuz” diyerek sitemkar bir sesle anons yapmıştı.
Halbuki şehri sonraki günlerde çok güzel bir sürpriz bekliyordu.
Bu güne kadar henüz gökyüzünde bir bulut dahi görünmedi ve senenin en sıcak günleri yaşandı.
Öyle ki bir ara İstanbul’un nemli, boğucu havasına dahi yaklaştık.
Cıvıl cıvıl Londra
Londra gibi bir yerde şortla gezebileceğim aklıma gelmezdi. Güzel havalar Olimpiyat arifesinde halk için ayrı br heyecan kaynağı oldu. Sokaklar cıvıl cıvıldı, parklar dolup taşıyordu.
Perşembe gününe kadar şehir nüfusunda çok ciddi bir artış gözlemlememiş, kalabalığı Londra’nın her zamanki yoğunluğuna yormuştum.
Ancak özellikle Perşembe günü, sokakları dolduran kişi sayısı gözle görülür şekilde arttı.
Olimpiyatlar Doğu tarafında olduğu için aslında o civarların yoğunluğu daha çok. Ancak dün Oxford Street’te de adım atacak yer yoktu. Bir ara annemle yan caddelere saptık. Ana caddeye geri döndüğüzde trafiğin kesildiğini, binlerce insanın elinde kameralarla yolun kenarında beklediğini gördük.
Meğer Olimpiyat meşalesinin şehir turu varmış ve gün boyunca 33 belediyeyi dolaşacakmış. Biz de böylelikle tesadüf eseri meşale geçişine ve kalabalığın coşkusuna ortak olduk.
Bugün gerçekten Londra’da Olimpiyat heyecanı yaşandığını anladım.
Sabah erkenden Big Ben’in çanları Olimpiyatların başladığını müjdelemek için çalıyor. Akşam ise açılış töreni var.
Törene biletim yok ama sokakları gözlemlemek, heyecana ortak olmak için imkan çok.