Londra'da çeyrek asırlık bir festivalden esintiler
Abone olKuzey Londra'daki Clissold Park bugün Day-Mer’in 25'inci kültür-sanat festivaline ev sahipliği yaptı. Binlerce kişinin katıldığı festivalden gazeteci Aynur Toraman'ın izlenimleri...
“O yalnız ağaran tan yerini görüyor / Ben geceyi de... / Sen yalnız geceyi görüyorsun / Ben ağaran tan yerini de...” dizeleriyle başlıyor festivalin anonsu.
Binlerce kişi toplanmış geniş bir yeşil alanda. Büyük bir sahne kurulu ortada. Konuşmacılar var arada çıkan, sendikacılar, milletvekilleri. Halk oyunları ekipleri Karadeniz ve Ege yöresinden danslar sergiliyor. Öbeklenmiş yüzlerce insan seyrediyor. Bazıları ise bir yandan piknik yapıyor...
Sergileri geziyor, standları dolaşıyor, uzun süredir görmedikleri ahbap ve dostlarıyla sohbet ediyorlar. Çay, gözleme, ekmek arası köfte satın almak için sıraya girmiş bazıları.
Bir de standların ardındakiler var. O gözlemeleri yapan kadınlar. Kimi yufka açıyor, kimi sacda pişiriyor. Diğer tarafta ise onlarca erkek, mangallarda ızgara köfte ve kebap pişiren, salata doğrayan... Binlere yemek yetiştirmek kolay değil.
Sahnenin etrafındaki geniş yeşillik alana yayılmış o binlerce insan birden bir anonsla harekete geçiyor, sahne yakınına gelmek için. Yeni Türkü ve Kardeş Türküler’in adı geçiyor.
Burası kuzey Londra. Clissold Park’tayız. Her yıl bu vakitlerde böyle dolar bu park. Türkiyeli göçmenlerin kurduğu bir dernek olan Day-Mer’in kültür-sanat festivali için. Londra’da yaşayan Türk, Kürt ve Türkiyeli diğer milletlerden göçmenlerin kültürel ve sanatsal ihtiyaçlarına bir parça cevap verebilmek için.
Day-Mer başkanı Aslı Gül ekliyor: “Türkiyeli göçmenlerin bu ülkeye uyum sürecindeki ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmaya, yaşadıkları ülkedeki sorunlarına sahip çıkmalarını ve yerli halkla ortak mücadeleye katılımlarını sağlamaya, kültürler arası önyargıları kırmaya çalışıyoruz aynı zamanda...”
25'inci yıl
1989’da bu amaçla başlattıkları festival bugüne kadar gelmiş. Bu yıl 25’incisi yapılıyor. Bir çeyrek asır yani... Bugünkü park şenliği de aslında birkaç haftaya yayılan seminer, panel, sergi, tiyatro gibi bir dizi kültürel ve sanatsal etkinliğin sonuncusu.
Artık öylesine süreklilik kazanmış ki bu festival “Kuzey Londra’nın en uzun soluklu festivallerinden biri” nitelemesi eklenmiş adına. Bu yılki festivali İngiltere Sendikalar Konfederasyonu TUC da destekliyor.
Sahnede konuşma yapan sendikacı, İngiltere’de bir milyonu aşkın kamu çalışanının, ücretlerin dondurulmasına karşı 10 Temmuz’da yapacağı genel grevden söz ediyor.
Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de gelmiş festivale. O da Türkiye’deki son gelişmeleri anlatıyor. Soma diyor, işçi ve kadın cinayetleri diyor, cam işçilerinin yasaklanan grevinden söz ediyor. İngiltere'deki greve katılımın önemini hatırlatıyor.
Alana toplanmış bu binlerce insan arasında çok sayıda İngiliz ve diğer uluslardan insanlar da var. Kimi festivali duymuş, bedava müzik ve ucuz etnik yemeklerden faydalanmak için gelmiş. Kimi ise zaten her pazar bu parkı yol etmiş olup da tesadüfen müzik sesini duyan, müziğin ve dansın evrensel davetine cevap verenler.
Yeni Türkü sahne alıyor. Derya Köroğlu’nu dinliyor binlerce insan. Kimi gözlerinde bir nostalji esintisiyle, kimi ezgilerin dalgasına kapılmış bir halde... Kardeş Türküler çıkıyor. İzleyiciler biliyor onları, daha önce de festivale katıldıkları için. Bir de Londra’ya kitlesel göçün tarihi 25 yıl öncesine gitse de evlerdeki uydular hâlâ Türkiye’ye dönük olduğu için.
Birkaç dilden bazen yanık bazen neşeli türkünün ardından biliyorlar halaya duracaklarını. Birçok ulus, birçok inanç, siyahıyla beyazıyla yüzlerce insan, kol kola...