Londra-Tahran hattında televizyon gerilimi
Abone olTahran'ın İngilizce yayın yapan kanalı Press TV ve BBC Farsça televizyonu, iki ülke arasında artan gerilimden nasiplerini aldı.
Linda Pressly
BBC Radyo 4
Tahran'daki İngiliz büyükelçiliğine yapılan saldırı ve İranlı diplomatların İngiltere'den sınır dışı edilmeleri ardında iki ülke arasındaki ilişkiler donma noktasına geldi.
Londra'yla Tahran arasındaki ilişkiler, televizyon alemindeyse bir süredir adeta buz gibi.
Press TV, İran devlet yayın kurumuna bağlı olarak faaliyet
gösteren ve İngilizce yayın yapan bir televizyon kanalı.
İddialı kanalda görev yapanlar arasında İngiltere eski milletvekili George Galloway gibi parlak isimler de var.
Kanalın Londra'daki kuruluşu olan "Press TV Ltd", talk show gibi programların yapımını üstlenmiş durumda. Tahran'daki "Press TV International" ise haber ve belgesellerin çoğunluğunu hazırlıyor.
Press TV, 2007 yılında kurulurken amacı "Batılı izleyiciler ikinci bir bakış açısı sunmak" olarak tanımlanmıştı.
Yayın çizgisi Filistin yanlısı, İran'a yaptırım uygulanmasına karşı ve başta Amerika ve İngiltere olmak üzere, Batı dışişleri politikalarına eleştirel olarak tanımlanabilir.
Casusluk suçlaması
Press TV, İngiltere'de bir soruşturmaya maruz kaldı.
Geçtiğimiz ay İngiltere yayın denetim kurumu OFCOM, Mazhar Bahari'nin şikâyetini dikkate alarak, Press TV'ye 100 bin sterlin para cezası verdi.
İran kökenli gazeteci ve film yapımcısı olan Bahari, 2009 yılında yapılan başkanlık seçimlerini iki İngiliz medya organı adına izlemek üzere İran'daydı.
Tartışmalı geçen seçimler ardından düzenlenen protesto gösterilerini de kaydetti.
Ve casusluk suçlamasıyla tutuklandı, hücreye atıldı, sorgulandı.
Kendisine, içeriği önceden hazırlanmış bir televizyon röportajı vermesi halinde serbest bırakılacağı söylendi.
Bahari, söz konusu röportajı filme alanlardan birinin Press TV çalışanı olduğunu söylüyor.
"Sorular ve cevaplar metin olarak yazılmıştı. Muhabir soruyor, ben cevaplıyordum. Yani aslında hazırlanmış metni okuyorduk" diyor.
Daha sonra Press TV'de yayımlanan ve Batı medyasının İran seçimlerini çarpıtarak yansıttığı söylenen bir haberde, Bahari'yle cezaevinde yapılan röportajdan bazı kısımlar da kullanıldı.
Bahari, hapiste geçen 180 günün ardından salıverildiğinde İngiltere'ye döndü ve yayın denetim kurumu OFCOM'a şikayette bulundu.
Kendisiyle yapılan röportajın yayınlanmış olmasının "adil ve özel hayata saygılı olmayı gerektiren yayıncılık kurallarının ihlali" olduğunu savundu.
"Press TV'ye ayrı muamele ediliyor"
Press TV'nin avukatlarından biri olan Faruk Bacva, kanalın tutuklu olan biriyle mülakat yapılmasını problemli bulduğunu kabul ediyor.
Ancak "Press TV, para cezasıyla başa çıkabilir" diyor.
"Bu ceza, Press TV'yi destekleyenlerin kafasındaki 'Ofcom Press TV'ye diğer kanallara oranla daha sert davranıyor' fikrini güçlendirecektir." diye ekliyor.
Avukat Bacva, geçen yıl basına sızan şu Wikileaks belgesine dikkat çekiyor:
"İngiliz hükümeti, Londra'da 80 çalışanıyla geniş bir operasyon yürütmekte olan İran İslam Cumhuriyeti yayın kurumu Press TV'nin faaliyetlerini sınırlamanın yollarını aramaktadır."
Avukat, bu belgenin İngiltere'de Press TV'ye karşı şüpheyle yaklaşıldığını kanıtladığını söylüyor:
"Wikileaks belgesi, İngiliz hükümetinin Amerikan müttefikiyle Press TV'yi en üst düzeyde tartıştığını ortaya koyuyor. Bu yüzden, Press TV'nin bir Fransız ya da Alman kanalıyla aynı şekilde ele alındığını söylemek inandırıcı değil. Kanalın her adımı dikkatle izleniyor."
'BBC Farsça İran'da engelleniyor, Press TV ise özgür'
BBC'nin Farsça yayın yapan kanalının yöneticisi olan Sadık Saba, aynı durumun kendileri için de geçerli olduğunu, İran'daki yayınlarının Tahran'daki yetkililer tarafından takip edildiğini söylüyor.
"İran'da yayınlarımız üç yıldır, aralıklı olarak engelleniyor." diyor.
"İranlılar için 'tehlikeli' olduğunu düşündükleri programları tespit edip, bunları engelliyorlar." diyor.
Press TV'ye karşı şikâyette bulunan Mazhar Bahari, BBC Farsça'nın yayınlarının Tahran tarafından engellenmesinin, Press TV'nin İngiltere'de engellenmesi için güçlü bir gerekçe olduğunu düşünüyor.
"BBC Farsça için çalışanlar İran'da casusluk suçlamasıyla tutuklanabiliyorlar. Buna karşılık olarak bir tavır alınmalı." diyor.
BBC Farsça'nın yöneticisi Sadık Saba bu talebin anlaşılır olduğunu söylüyor:
"BBC'nin İran'da iş yapmasına izin verilmiyorken, ‘İngiltere'de Press TV'ye karşı bir şey yapılmalı’ diyenleri anlayabiliyorum."
"BBC'nin İran'da bürosu yok ve bu normal bir durum değil." diyor ve ekliyor "Biz de Press TV'nin yayınlarını kolayca engelleyebiliriz ama ifade özgürlüğüne olan inancımız buna müsaade etmiyor."
'İran ve İngiltere'de durum farklı'
İran'a Yaptırım ve Askeri Müdahale'ye karşı hareketten Abbas Edalat ise bu karşılaştırmanın yanlış olduğunu söylüyor, İranlı yetkililerin ülkelerinin "kuşatma altında" olduğunu hissettiklerini belirtiyor.
"Dört bir yanlarında Amerikan üsleri var, askeri müdahaleyle tehdit ediliyorlar ve İran içinde gizli askeri faaliyetler düzenleniyor" diyor.
Bunların hiçbirinin İngiltere için geçerli olmadığını bu yüzden de iki durumun aynı olmadığını savunuyor.
İngiltere ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler donma noktasındayken, Orta Doğu'daki hararet artarken, her iki televizyon kanalının faaliyet ve yayınlarının şüpheyle karşılanması, tartışmaya yol açması kaçınılmaz.