Loğoğlu ilk kez açıkladı
Abone olCHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, kendisinin Washington Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan Erdoğan’ın ABD’li yetkililerle yap...
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, kendisinin Washington
Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan Erdoğan’ın ABD’li
yetkililerle yaptığı görüşmelere neden katılmadığını açıkladı.
Loğoğlu, “Gerçeğin diğer yarısını ilk defa açıklıyorum. O görüşmeye
ben davet edilsem de katılmazdım. Bir siyasi partinin görüşmelerine
bir büyükelçinin eşlik etmesi benim ölçülerime göre doğru değildir”
dedi.
CHP’li milletvekillerinin Mısır ziyaret konusunda yanlış anlaşılan
5 algı olduğunu ve bunların düzeltilmesi gerektiğini söyleyen CHP
Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, TBMM’de düzenlediği basın
toplantısında açıklamalarda bulundu. CHP heyetinin 10-12 Eylül
tarihleri arasında Mısır’a yaptığı ziyarette 3 Temmuz müdahalesini
desteklediği şeklinde bir haber çıktığını ve köşe yazarlarının
yorum yaptığını ifade eden Faruk Loğoğlu, “Biz Mısır medyasına
konuştuk, bütün Mısır medyası askeri müdahaleden yana oldukları
için bunu gelen her ziyaretçiye de söylettirmek için sürekli soru
soruyorlar. Bazı noktalarda kendilerine göre yorum yapıyorlar. Biz
şunu Mısır ziyaretimiz boyunca bir tek defa dahi yapmadık; hiçbir
tarihi ağzımıza almadık. Yandaş medya tarafından sanki CHP darbeyi
destekliyormuş gibi yorumlara malzeme teşkil eden asılsız bir
gelişme olarak istismar edildi” diye konuştu.
“O GÖRÜŞMEYE BEN DAVET EDİLSEM DE KATILMAZDIM”
Kendisinin Washington Büyükelçisi olduğu 2002 yılında Başbakan
Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı ziyarette Amerikan yetkilileri ile bir
otel odasında yapılan görüşmeye davet edilmemesi ile ilgili
açıklamalarda bulunan Loğoğlu, “Ben 2002 yılında Washington’da
görev yaparken, o zaman henüz Başbakan ve milletvekili olmayan
Sayın Erdoğan oraya geldi. Başkan Bush onu kabul etti, bir yetkisi
olmadığı için onu Beyaz Saray’ın başka bir odasında kabul etti.
Seçimi kazanmış bir partinin genel başkanı ama milletvekili de
değil Başbakan da değil. Geldi çok kapsamlı görüşmeler yaptı.
Tarihi gerçeği ilk defa açıklıyorum. Amerikan yetkilileri ile
yapılan görüşmelerden bir tanesi bir otelde yapıldı. Gerçeğin
yarısı, o görüşmeye ben Washington Büyükelçisi olduğum halde benim
AK Parti tarafından davet edilmemem. Bu ‘büyükelçi otel lobisinde
bekletildi’ diye yansımıştı gazetelere. Gerçeğin diğer yarısını ilk
defa açıklıyorum. O görüşmeye ben davet edilsem de katılmazdım. Bir
siyasi partinin görüşmelerine bir büyükelçinin eşlik etmesi benim
ölçülerime göre doğru değildir. Zaten davet edilmeme rağmen ben de
katılmamayı tercih ettim” şeklinde konuştu.
“ASIL UTANÇ AK PARTİ’YE AİTTİR”
Mısır gezilerinin utanç gezisi olarak taktim edildiğini ifade eden
Loğoğlu, “Türkiye’de darbeden yana olan CHP, Mısır’da darbecilerin
ayağına gidiyormuş. Biz darbecilerin ayağına gitmedik, biz Mısır
ordusu yetkilileri ile görüşmedik. Hükümet kanadından 2 bakan ile
görüşmelerimiz oldu. Onun dışındaki bütün görüşmelerimiz kanaat
önderleri, siyasi parti temsilcileri, buna Müslüman Kardeşlerin
partisinin yetkilileri dahil görüşmelerimiz oldu. Biz Mısır
halkının ayağına gittik, biz Türkiye için gittik. Kimsenin ayağına
gitmedik. Burada bir utanç unsuru varsa ben size utancın nerede
olduğunu net bir şekilde söyleyeyim, utanç Bağdat’a, Mısır’a
gidemeyen AK Parti iktidarına aittir. Gazze’ye bile gidemeyen AK
Parti’nin izlediği dış politikaya aittir. Böyle ağır kelimelerle
CHP’ye saldırırken biraz daha dikkatli, özenli davranmaları AK
Parti’nin kendi menfaatinedir” ifadelerini kullandı.
EL ESER ŞEYHİNİ ZİYARET
Kendi parti tabanlarının da tepkisine sebep olan El Eser Şeyhini
ziyaret etmeleri ile ilgili detayları anlatan Loğoğlu,
“Konuştuğumuz bütün Mısırlılar, Türkiye ve Başbakan Erdoğan Mısır
halkınız derinden yaralamıştır, Mısırlıların tabiri ile Büyük
İmam’a hakaret ettiği için Bu Mısır halkını çok derinden yaralamış,
hükümete karşı derin bir infial var. Bu infial Türk mallarının
boykot edilmesi, Türkiye ile ilişkilerin tamamen kesilmesi, Türk
büyükelçinin geri gönderilmesini talep edecek kadar yoğun bir
rahatsızlık var. El Eser Şeyhi, bir ilahiyat profesörü, doktorasını
Fransa’da yapmış bir üniversitenin rektörü. Bizi kabul etmesi bir
inceliktir, Türk halkına karşı olumlu hissiyatının bir ifadesi
olarak algılamak lazım. Başbakan Erdoğan’ın hakaret olarak görülen
ifadelerin konusunu hiç açmadı. El Eser Üniversitesi’nde bine yakın
Türk öğrencinin bulunduğunu söyledi, bu öğrencilerin liderlerini
çağırarak bu öğrencileri yatıştırdığını, kendileri ile konuşarak
güven verdiğini anlattı. El Eser Rektörü’nün ifade ettiği husus,
Mısır halkının iradesinin asıl olduğudur” açıklamasında
bulundu.
“BİZ ŞİKAYETİ BURADA YAPARIZ”
Ortadoğu coğrafyasında herkesin AK Parti’nin dış politikasından
şikayetçi olduğunu dile getiren Loğoğlu, “AK Parti hassas radar
gibi ‘CHP dışarıyı gidiyor, bizi şikayet ediyor’ diyor. Biz
Avrupa’ya gittiğimiz zaman buradaki sıkıntıları dile getiriyoruz.
Sıkıntıları dile getirmek başka, şikayet başka. Biz şikayeti burada
yaparız. Ortadoğu coğrafyasında buna gerek yok, görüştüğümüz her
insan AK Parti hükümetinin izlediği dış politikayı yeterince
şikayet ediyor” dedi.
“SURİYE’DE VARILAN ANLAŞMA ÖNEMLİDİR”
Suriye’deki kimyasal silahlarla ilgili olarak ABD ile Rusya
arasında varılan anlaşmanın önemini anlatan Loğoğlu, “Bu, Suriye
açısından bir fırsat penceresinin açılması demek. Herkesin bu
anlaşmanın hayata geçirilmesi için gereken bütün adımları atması
gerekiyor. Suriye’nin komşularının bu anlaşmanın hayata geçmesi
için gerekeni yapması gerekir” şeklinde konuştu.
AHMET DAVUTOĞLU’NUN PARİS’E GİTMESİ
“Paris’e çağırıyorlar, benim yorumum, Paris’e toplantıya katılmak
üzere değil, çünkü oradaki toplantıya Fransa, İngiltere ve ABD
katılıyor. Sayın Davutoğlu da ‘ortalığı fazla karıştırma, uslu dur,
sakin ol, bak biz iyi bir iş yapıyoruz, sakın bunu bozacak bir şey
yapma’ nasihat alıp Türkiye’ye geri dönecek” ifadelerini
kullandı.
“TÜRKİYE BUNU HANGİ HAKLA YAPIYOR”
Suriyeli muhaliflerin İstanbul’da yaptıkları toplantıda Suriye’nin
gelecekteki Başbakan’ını seçtiklerini belirten Loğoğlu, “Önceki gün
İstanbul’da yapılan bir toplantıda komşu ülkeye yeni bir Başbakan
seçtirdiler. Hangi dünyada yaşıyoruz. Bunlar Türkiye’de oluyor,
hangi hukuk, hangi hak Türkiye’ye iç savaşın devam ettiği bir
ülkenin gelecekteki Başbakanını tayin edecek ortamı, koşulları,
kolaylıkları oluşturuyor. Hangi hakla Türkiye bunu yapıyor bunun
sorgulanması lazım” açıklamasında bulundu.
“AK PARTİ HIRÇINLIĞININ ALTINDA SIĞINMACILAR VAR”
Suriyeli sığınmacıların Türkiye için çok ağır bir problem olduğunu
ifade eden Loğoğlu, “Suriye’ye yönelik AK Parti hırçınlığının
altında yatan sebeplerden birisi bu sığınmacıların durumu, başa
çıkamıyorlar. Ne yapacaklarını bilmiyorlar, uluslararası toplumdan
da bir yardım almıyorlar, onun için ellerinde kaldı. Giderek
büyüyen, ekonomik, güvenlik, sosyal yönleriyle büyük sıkıntı
yaratan sığınmacı konusu AK Parti’yi sarsıyor. Türkiye savaş
çığırtkanlığı yapacağına Suriyeli sığınmacıların konusunu daha
ısrarlı bir şekilde BM’nin gündemine taşıması lazım. Türkiye içinde
ciddi önlemler alınması lazım. Sığınmacı noktasında tutacak
tedbirlerin alınması, kampların daha sıkı kontrol altına alınması
önemlidir” dedi.
“BAKANI KINIYORUM”
Bakan Davutoğlu’nun bir yazısını okuduğunu ve yazılanlardan dolayı
Bakan Davutoğlu’nu kınadığını belirten Loğoğlu, “Dışişleri Bakanı,
‘biz hiçbir zaman Suriye’de savaş istemedik’ diyor. 2 senedir
Suriye’ye müdahale isteyen, ‘sınırlı müdahale yetmez’ diyen bir
Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız var. ‘Biz Suriye’de savaş olsun
istemedik’ diyebilecek kadar pişkinlik ve bağnazlık gösteren Bakanı
hayretle karşılıyorum ve kınıyorum. Bu Türk kamuoyunu ciddiye
almamak anlamına geliyor” diye konuştu.
ÖCALAN’IN FORMAT MESAJI DEĞERLENDİRMESİ
Loğoğlu, açıklamasının sonunda bir gazetecinin “İmralı’dan gelen
yeni format mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki
sorusuna ise şöyle cevap verdi: “İmralı demek ki, kendisi ile
Başbakan tarafından yapılan pazarlıkta öyle bir cesaret almış ki,
yapılan bu görüşmelerin açığa çıkartılması, bir masa etrafında bir
yanında PKK, öbür tarafında AK Parti’nin oturacağı, PKK kanadında
da Öcalan’ın kendisinin oturacağı bir formattan bahsediyor alması
lazım. Bu olur mu? cevabını ancak AK Parti bilir.
Demokratikleşme paketi açıklanacak, sözde demokrasi olan bir
ülkede, ileri demokrasinin hüküm sürdüğü ülkede, öyle bir
demokratikleşme paketi ki, bundan halkın haberi yok. Böyle
demokratikleşme paketi olur mu? Nasıl bir demokratikleşme paketi
olabilir, halka danışmadan, siyasi partilerle görüşmeden. Biz bu
siyasi tartışmaların ötesinde ciddi anlamda kalıcı, halkımızın
bütün unsurları ile kabul edebileceği bir ortama Türkiye gelirse
ona biz sadece alkış tutarız.”
(İHA)