Liderlerin tarzı Erdoğan endamlı Bahçeli ise...
Abone olSeçimlere 3 ay kaldı. Adaylar henüz netleşmedi ama partilerden aday adayı olanların bir yandan daha geniş kitlelere ulaşma çabaları sürerken, diğer yandan imaj çalışmaları da hız kazandı.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Günümüzde artık, klasik seçim çalışmaları, yerini beden dili, imaj
danışmanlığı, diksiyon gibi eğitimlerin aldığı çok yönlü
çalışmalara bıraktı. İmajına önem veren adaylar yarışa
rakiplerinden 1-0 önde başlıyor.
Ankara'da aday olabilmek için aday adaylığı başvurusu yapanlar ya
da siyasetçiler şimdi de başka bir yarış içerisinde. Adaylar
arasında imaj yarışı var.
Siyasilerin imaj ve iletişim danışmanlığını yapan
uzman Ayça Kuru ile adayların
ve siyasilerin "yapması gerekenleri"
konuştuk. Ayça Kuru, kendi adını taşıyan Ayça
Kuru Akademi'de
(http://www.aycakuru.com.tr) ekibiyle
birlikte kişilerin nasıl giyineceğinden, nasıl davranacağına
kadar her türlü konuda eğitim veriyor. Ayça
Kuru, şu an bir çok siyasetçi, aday adayları ile ve
çok sayıda kurumla çalışmalarını sürdürüyor.
Ayça Kuru'nun tanımıyla, Ayça
Kuru Akademi, "Giderek artan rekabet
koşulları ve global ekonomik sistemde kişi ve kurumların
kendilerini geliştirebilmeleri için ihtiyaç duydukları zarafet,
protokol kuralları, kişisel ve mesleki imaj, yaşam koçluğu, kişisel
gelişim, ikna stratejileri, beden dili, kişilik analizi, tüketici
davranışlarının yönlendirilmesi, müzakere ve pazarlık teknikleri,
öğrenci koçluğu destekli İngilizce eğitimlerini uzman eğitmenleri
aracılığıyla kısa süreli, yoğunlaştırılmış ve müşterinin
ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş workshoplar şeklinde veren bir
kurumdur."
BAŞTAN YARATIYOR
Ayça Kuru Akademi, siyasetçileri neredeyse baştan yaratıyor! Siyasilere ve aday adaylarına, nasıl ve renk giyinmesi gerektiğini, kürsüde nasıl konuşması gerektiğini, protokolde nasıl davranması ve seçmenle konuşurken nelere dikkat etmesi gerektiğine kadar her şeyi öğretiyor...
Ayça Kuru ve Mehtap Özdemir ile ile siyasetçilerin ve siyasete adım atmak isteyenlerin nasıl davranması, nasıl giyinmesi ve nasıl konuşması gerektiğini konuştuk... Ama önce günümüz siyasetine damga vuran isimlerin imajlarından bahsettik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın endam sahibi olduğunu söyleyen Kuru, Devlet Bahçeli'nin donuk olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun ise düşük omuzlara sahip olduğunu söyledi.
-Daha önce siyasilerle çalıştınız mı?
Hayır. İlk defa bu dönem çalışmaya başladık.
-Bu dönem kimlerle çalışıyorsunuz?
Bize danışanların isimlerini vermem doğru olmaz ama şu anda hem özel hem de toplu eğitim şeklinde ciddi çalışmalarımız var.
-İsimler üzerinden gidersek, bize günümüz siyasetçilerinin nasıl giyindiğini ve nasıl davrandığını anlatabilir misiniz biraz? Erdoğan'dan başlayalım...
RECEP TAYYİP ERDOĞAN ENDAM SAHİBİDİR
Çok profesyonel olarak dizayn edilmiş bir imajı ve giyim stili
var. Gerek fiziği gerekse de duruşu itibarıyla son
derece güçlü ve güven verici bir imaj sergiliyor ki siyasette bu
iki unsur seçmenlerin oy verme kararları açısında son derece
etkilidir. Bir insanın sadece giydiği kıyafetler
değil o kıyafetli taşıma şekli ve genel olarak verdiği imaj çok
önemlidir. Türkçemizde "endam" olarak kullanılan
bir söz vardır. Endam kelimesi Farsçadır ve bu dilede Avesta (Zend)
dilinden geçmiştir ve orjinali han-dama olarak geçer ve tam
çevirisi "bir araya gelme" demektir. Yani Tayyip
Erdoğan gerek fiziksel yapısı, gerek kullandığı beden dili ve
gerekse de kıyafet seçimlerinin bir araya gelmesiyle çok kuvvetli
bir "endam" sahibidir. Siyasette
başarılı olmasının temel nedenlerinden birisi de verdiği bu
kuvvetli bir imajdır.
Ben bir bayan olarak Tayyip Erdoğan'a baktığım zaman siyasi düşüncem ne olursa olsun biraz önce bahsettiğim bu güçlü imajından gurur duyuyorum. Ben bir profesyonel olarak bu kadar etkileniyorsam Tayyip Erdoğan'ın bayan seçmen üzerindeki etkisinin kuvvetli olmasına şaşırmamak lazım. Tayyip Erdoğan'ın bu başarılı imajının arkasında son derece profesyonel bir ekip olduğunu düşünmekteyim ve açıkçası bu insanlarla tanışmak isterim. Özellikle kıyafet seçimleri son derece doğru. İnsanların diğer insanlara verdikleri mesajların büyük bir çoğunluğu sözlerinden değil "sözsüz iletişimlerinden" kaynaklanır. Tayyip Erdoğan da beden dili ve genel olarak imajının insanlar üzerindeki etkisinin farkında ve "sözsüz iletişim" tekniklerini son derece etkin kullanıyor.
Tayyip Erdoğan'ın en önemli özelliği konuşmalarına duygusunu da katabilmesi ve bunu yaparken beden dilini de etkin kullanması. Mesela içten gelerek sarfettiği sözlerle beraber sağ elini kalbinin üstüne koyması son derece kuvvetli bir etki yaratıyor ve onu izleyen insanlarda samimiyetine dair kuvvetli bir algı oluşturuyor. Türkiye tarihinde son derece ağır suçlamalara uğramasına rağmen halkın güvenini kaybetmeyen ve girdiği her seçimi kazanmasını bilen Tayyip Erdoğan'ın en büyük gücü işte bu insanlara verdiği "samimiyet" duygusu.
Erdoğan'ın dokunsal iletişim yöntemlerini de doğru kullandığını görüyoruz. İnsanlarla konuşurken onlara dokunmak son derece kuvvetli bir pozitif etki yaratır ancak bu kullanması son derece ustalık isteyen bir tekniktir çünkü yanlış kullanılması halinde ters tepebilir. Ancak Tayyip Erdoğan karşılıklı konuştuğu insanlara onları rahatsız etmeden dokunma ve bu sayede verdiği imajın etkisini arttırma konusunda tam bir usta.
Ellerin kullanımı mesajın güçlü bir şekilde verilmesinde son derece önemlidir. Tayyip Erdoğan ellerini son derece iyi kullanan siyasetçilerden ve dikkat edin Tayyip Erdoğan ellerini hem görünür durumda tutar bir masanın ya da ceplerinin içine sakladığını göremezsiniz. Bu da onun kendisine güveninin göstergesidir.
Siyasetiçilerin gülme ve tebessüm mimiklerini çok dikkatli kullanması gerekmektedir. Çok az yaparsanız seçmenler sizin sert duruşunuzdan olumsuz etkilenir. Çok fazla yaparsanız da "ciddi değil" imajı verir ve gene oy kaybedersiniz. Tayyip Erdoğan'a baktığımızda tebessüm mimiğini son derece yerinde kullandığını görüyorsunuz. Bunu öyle güzel bir şekilde yapıyor ki tebessüm ederken ciddiyetini kaybemiyor ama aynı zamanda karşı tarafa da sıcak bir duygu iletebiliyor.
Renklerin insanlar üzerinde motive edici etkileri vardır özellikle bu renkler insanlarda güçlü duygular uyandıran sembollere aitse etki gücü çok yüksek olur. Tayyip Erdoğan'ın Türk bayrağının rengi olan kırmızı-beyaz renklerini son derece etkili kullandığını görüyoruz. Özellikle kırmızı kravat beyaz gömlek ikilisini önemli kriz durumlarında insanları birleştirici mesajlar verdiği konuşmalarında özellikle seçtiğini görüyoruz ki bu son derece akıllıca bir kullanım.
Tayyip Erdoğan'ın takım elbise dışında genelde daha rahat
giyindiği durumlarda seçtiği kıyafetlerin oldukça geniş renk ve
motif yelpazesine sahip olduğunu görüyoruz. Hatta bazı durumlarda
bu kıyafetlerin kalitesinin de normalde giydiği elbiselere göre
nispeten düşük olduğu gözlemlenmekte. Bu durumu bazı imaj
uzmanlarının eleştirdiğini biliyorum ancak bence bu Tayyip Erdoğan
tarafından yapılan son derece akılcı ve bilinçli bir hamle.
Sürekli son derece şık ve üzerine yakışan pahalı markalara ait
takım elbiseler giyen bir liderin halkın çoğunluğuna uzaklaşma ve
yabancılaşma tehlikesi vardır. Tayyip Erdoğan gücünü
halkın orta ve alt kesimlerinden alan bir lider. Kendisi de sık sık
toplumun alt kesimlerinden bugünkü durumuna yükseldiğini ve
geçmişini hiç unutmadığını ve bundan gurur duyduğunu dile
getiriyor. Buna göre Tayyip Erdoğan'ın belirli günlerde özellikle
halkla beraberken giymeyi tercih ettiği nispeten düşük kaliteli
kıyafetlerle seçmenine ben hala sizdenim ve sizleri unutmadım
mesajı veriyorki bu son derece kuvvetli bir mesaj ve seçmenlerin
bilinç altı bunu mutlaka algılıyor.
EN KRİTİK NOKTA ŞAPKA
SEÇİMİ
Tayyip Erdoğan'ın gözlerine özel bir keskinlik veren ve son derece kendine has bir kafa ve yüz yapısı var. Bu büyük avantaj sayesinde bakışlarıyla sevgi, öfke ve heyecan gibi türlü duyguları insanlara iletebiliyor. Bu durumda en kritik nokta şapka seçimi. Kafa ve yüz şeklinin kendine haslığı sebebiyle kesinlikle özel olarak üretilmiş ve dizayn edilmiş şapkalar giymeli ve kendisine hediye olarak verilen şapka ve başlıklarla görüntü vermekten kaçınmalı.
Güneş gözlüğü gözleri korumanın yanında son derece kuvvetli bir imaj aracıdır. Tayyip Erdoğan güneş gözlüğünün çok yakıştığı siyasetçilerimizden ancak bunu kullanırken son derece dikkatli olmalı ve insanların üzerindeki gücünün gözlerinin her tür duyguyu en samimi bir şekilde yansıtan şeklinden kaynaklandığını unutmamalı. Gözlerini kapatan her tür gözlük, şapka gibi malzemeyi son derece seçici kullanılmalı.
Tayyip Erdoğan'ın insanlara en sıcak gelen özelliği, duygularını paylaşmaktan çekinmeyen mücadeleci yapısı. Bu imajı verdiği en önemli özellikleriyse tüm duygularını son derece etkin bir şekilde yansıtan özel ses tonu kullanma yeteneği ve dik duruşu. Özellikle dik şekilde durması, oturması ve yürümesi insanlara her tür zorluk altında eğilmeyecek ve mücadeleye devam edecek imajı vermekte.
Tayyip Erdoğan konuşma yaptığı sahneleri de belli bir tekniğe göre kullanan çok usta bir siyasetçi. Eğer elinde mikrofon sahnede adım atarak konuşma yapıyorsa konuşmasına sahnenin solunda başlıyor ve ortalarında sahnenin ortasına geliyor ve konuşmasını sahnenin sağında bitiriyor. Bu özel teknik dinleyiciler üzerinde son derece kuvvetli bir etki yapmakta ve düşüncelerini eyleme dökmekte zorlanmayan bir siyasetçi imajı vermekte.
Tayyip Erdoğan konuşurken konuştuğu duruma göre ellerini kullanmakta çok maharetli. Mesela samimi bir duygu vermek istediği zaman ellerini açarak karşısındaki insanlara çeviriyor. Sert bir uyarı vereceği zaman mutlaka işaret parmağını kullanıyor. Aynı zamanda tokalaşma tekniklerinide iyi kullanıyor ve tokalaştığı kişiye bir şekilde üstünlüğünü kabul ettiriyor. Bunun en güzel örneğini Amerikan Başkanı Obama'nın elini sıkarken göstermiş ve kendisi de imaj teknikleri eğitimi almış Obama'nın hakim durumda uzattığı elini tersine çevirip kendisi avantajlı duruma geçmiştir.
İnsanlarla iletişim kurarken araya masa, kürsü gibi engeller koymanız sizin kendinize güven duymadığınız algısı yaratabilir. Dikkat ederseniz Tayyip Erdoğan genel olarak kürsü arkasından konuşmaktan mümkün olduğunca kaçınan ve açık sahnede konuşmaktan hoşlanan bir lider. Bu da insanlara ilettiği cesur lider imajıyla çok uyumlu
Kısacası Tayyip Erdoğan kişisel imaj, algı yönetimi
ve beden dili tekniklerini kullanmakta en maharetli olan ve
siyasetçiler arasında en kuvvetli imaja sahip lider. Üst üste
kazandığı seçim başarıları da bu tezimi doğruluyor.
AHMET
DAVUTOĞLU'NDA ERDOĞAN ALGISI
Kendisinin uzun süre hizmet verdiği akademik camia ve hocalık
görevleri belli bir konuşma şekli ve beden dilinin kendisinde
oturmasına sebep olmuştur. Öğrencilerle samimi ve yarı otoriter
şeklinde iletişim kurmaya yönelik bu
"hocalık" imajı aslında Ahmet
Davutoğlu'nun siyasette yükselmesi ve parti çevrelerinde güven
kazanmasına sebep olmuştur.
Davutoğlu, bakanlık döneminde de bu imajını korumuş ve
"bakanlık görevi yapan entellektüel" imajıyla klasik
siyasetçilerden çok daha farklı bir profil çizmiştir.
Sayın Davutoğlu'nun Başbakanlık görevini almasından sonra ses tonu
ve vücut dilini "Recep Tayyip Erdoğan"a
benzetmeye çalıştığı görülmekte bu da kendisinin önceki imajına
alışan kitlelerde algı karışıklığı yaratmaktadır. Ahmet beyin bir
an önce eski vücut dili ve ses tonunu kullanmaya geri dönmesi
lazımdır. Giyim ve imaj konusunda olumlu bir profil çizmesine
rağmen başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la benzer algılar yaratan
giyim malzemeleri çizmesi kendisi için negatif etki yaratmaktadır.
Özgün kişiliği ve imajıyla çok daha başarılı olacaktır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU OMUZLARI DÜŞÜK RESİM VERİYOR
Dik durmak özellikle üst vücudun dik durması insanlarda enerjik ve aksiyoner lider imajı uyandırır. Kemal Kılıçdaroğlu'ysa sürekli, üst vücudu eğik ve omuzları düşük olarak resim vermekte. Bu da insanlarda Kemal Bey'in "zayıf" "enerjisiz" ve vaadlerini yerine getirecek dinamizmden uzak imajı yaratmakta.
Genel olarak samimi bir imaj yaratan bir beden diline sahip ancak bazen "tehditkar" ve "agresif" bir imaj çizmek istediği zaman samimi imajına ters bir duygu yaratıyor. Daha genç bir tarzda giyinmeli, özellikle boğazını kapatan kazak türlerinden kaçınmalı.
Ona oy veren kitlesi olarak düşündüğü "memur" kitlesine yakın gözükmek için onlara hoş gelebilecek bir beden dili ve kıyafet seçimi kullanıyor ancak bu halkın genelinden oy isteyen bir siyasetçi için doğru bir tutum değil. Boyu kısa olduğu için masa ve kürsü gibi onu kapatıcı objelerin ardında durmaktan kaçınmalı daha açık sahnelerde enerjik bir hitabet tarzını seçmeli. Normal konuşma uslübü sakin ve samimi olduğu halde konuşma yaparken uzun ve sert cümleler kurmaya çalışıyor ki bu da kendisine negatif bir imaj veriyor. Normal konuşma uslübunu koruyarak hitap etmek için çalışmalar yapmalı
DEVLET BAHÇELİ GÖZ TEMASI KURMUYOR
İnsanlara samimiyet duygusu vermenin en iyi yolu onlarla göz teması kurmaktır. Bu sebeple siyasetçiler konuşma yaparken kendilerini dinleyenlerle makul bir ölçüde göz teması kurmak zorundadır. Devlet Bahçeli'yse konuşmalarını genelde önündeki kağıtlardan okuduğu ve normal zamanlarda da göz teması kurmaktan kaçındığı için bu samimiyet etkisini yaratması zorlaşmakta.
İnsanlar duygularını kendileriyle paylaşan insanlara karşı sempati beslerler. Bu sebeple el ve yüz mimikleriyle duygularını paylaşabilen siyasetçiler daha çok oy alır, Devlet Bahçeli'yse çok donuk ve duygularını yansıtmayan bir ifade takındığı için bu ona sert bir imaj kazandırıyor.
Konuşma yaparken sürekli kürsü ve masa kullanması,
konuşma yapmadığı durumlarda gergin şekilde yüzüyle ve ağzıyla
oynaması insanlarda ağır stres altında ve gergin imajı
yaratıyor. Güven ve güç imajlarının çok önemli olduğu
siyasette gergin imajı vermek son derece problemli.
DEMİRTAŞ ÖNYARGILARI KIRIYOR
Selahattin Demirtaş özellikle takım elbise seçimi ve
düzgün saç ve traşlı imajıyla ait olduğu siyasi harekete karşı
önyargıları bulunan kitlelerde son derece olumlu bir algı
yaratmaktadır. Burada problem Selahattin Bey'in
bazı organizasyonlarda kendisine negatif imaj verecek
ve "üniforma" görünümlü yerel
kıyafetlerle resim vermesidir.
İçinde bulunduğu siyasi hareketin tüm Türkiye'ye hitap etmesi ve
belli bir görüş ve hareketin temsilcisi olmaması için mutlaka
genele hoş gelecek standart ve mümkün olduğunca nötr bir imaj
vermesi gereklidir. Bunu da aslında genelde iyi yapıyor. Konuşması
genel olarak düzgün ve mümkün olduğunca aksansız ancak
konuşmalarında sürekli şikayet cümleleri ve ses tonu
kullanması "güçlü" bir kişilik
algısı yaratmasına engel oluyor.
Bir de beden dilinde oturma şeklimiz çok önemlidir. Özellikle
arkaya doğru yaslanarak rahat ve bölgesini kaplayan bir oturma
şekli
izleyicilerde "güçlü" ve "kendisiyle
barışık" bir kişilik algısı yaratacaktır.
Selahattin Demirtaş, çeşitli program ve organizasyonlarda sürekli
sandalyenin ön ucunda doğru ve vücudunuda öne eğerek oturduğunu
görüyoruz. Bu da sürekli olduğu yerden huzursuzluk duyan
ve "rahatsızlık verici duygulara
sahip" imajı yaratmaktadır ki bir siyasetçi için
bu en negatif imajdır.
-Peki kadın siyasetçilerin tarzını nasıl buluyorsunuz, önemli bir kaç ismin imajı hakkında bilgi verebilir misiniz? Mesela Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, nasıl buluyorsunuz tarzını?
AYŞENUR İSLAM ÜNİFORMA GİYER GİBİ GİYİNİYOR
Son derece sade ve koyu renkler kullanan bir giyim tarzı var.
Genelde tek bir renk üzerine seçim yapıyor. Bu da bir bayan
siyasetçi olarak çok olumlu kullanabileceği renklilik ve farklılık
imajını zedelemekte. Kıyafetlerini seçme ve giyim tarzı bir çeşit
“üniforma” görüntüsü vermekte ve bu da
onun imajının “stakükocu” çağrışımı
yapmasına sebep olmakta. Değişimi temel almış bir siyasi partide
oldukça yanlış bir imaj.
DONUK YÜZ
İFADESİ
Çok donuk ve mimiksiz bir yüz ifadesi var bu da insanların onu
“duygularını bastırıyor” olarak
yorumlamasına sebep olur ve güven zedeler. Konuşurken göz teması
kurmuyor, el sıkarken çok isteksiz sıkmakta ve teması ilk koparan
kendisi olmakta. Bu da karşı tarafa samimiyetsiz bir imaj
verebilir. Dinleme durumundayken ellerini önünde sıkı sıkı
kavuşturması ve dudaklarını sürekli sert bir şekilde sıkması ağır
stres altında ve duygu karmaşası yaşıyor imajı veriyor ve bir
siyasetçi için bu en büyük “güvensizlik”
unsurudur. Mutlaka açık vücut diline yönelik çalışmalar yapması
lazım.
-Emine Ülker Tarhan?
EMİNE ÜLKER TARHAN İMAJINI SAKLIYOR
Son derece güzel ve Avrupai bir imajı var ancak o bu imajını ön plana çıkaracağına tam tersine saklamaya çalışıyor imajı vermekte. Kıyafetlerinde renk seçimleri sürekli miktarda gri ve siyah renkler üzerine. Bu da onun tutucu ve otorite yanlısı görünmesine sebebiyet vermekte. Kullandığı gözlük çerçeveleri aslında genç ve entelektüel görünmek isteyen sıradışı bir imaj çizerken kıyafetlerindeki tutucu renklerle tezat oluşturuyor ve algılayan insanlarda kafa karışıklığına sebep oluyor.
Son derece tekdüze ve duygu içermeyen bir ses tonu
kullanmakta hatta bu öyle boyutlardaki siyasi bir atılımın ilk
konuşmasını yaptığı bir durumda “çok heyecanlıyım” derken bile ses
tonu tam tersi bir imaj vermekteydi. Bu da insanlarda
güvensizlik duygusu oluşturmakta. Göz teması yapmıyor ve konuşurken
sürekli önündeki notlara bakıyor ve ellerini neredeyse hiç
kullanmıyor bu da robotik ve mekanik bir imaj vererek duyguların
önemli olduğu siyasette aleyhine bir algı yaratmakta.
-Meral Akşener?
MERAL AKŞENER HALKTAN BİRİ İMAJINI VERİYOR
Sıcak samimi ve yerel aksana sahip bir konuşma stili var ve bu da insanlara “onlardan biri” imajını verebilmesini sağlıyor. Gri ve koyu renkleri tercih ediyor ve diğer bayan siyasetçiler gibi bu aslında çok pozitif kullanabileceği “bayanlık” imajına gölge düşürüyor. Sevgi, öfke ve neşe gibi duyguları etkili bir şekilde yansıtan yüz mimikleri kullanıyor ve bu da onun insanlarla daha iyi ilişkiler kurmasını sağlamakta. Güçlü ve sert kadın imajı bazı durumlarda ona pozitif etki sağlasa da kullanırken dikkatli olmalı. Konuşurken alt dudağını gereğinden fazla germesi “kontrol edemediği bir öfke” duygusuna sahip olduğu imajı yaratmakta, daha sakin çene ve ağız mimikleri kullanmalı.
-Gelelim renklere, bize biraz renklerden ve siyasetçilerin hangi renkleri giymelerinin daha doğru olacağından bahsedebilir misiniz?
BEYAZ
Beyaz saf, temizlik ve aydınlığı temsil eder. Biz ne istiyoruz, aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Beyaz giyen insan mükemmeliyetçidir, renkler aslında mantık işi. Beyaz kirlense bittiniz, o yüzden titiz davranmanız gerekiyor. Beyaz giyerseniz ilk imajınız bu düşüncelerdir
YEŞİL
Yeşil işbirlikçi bir renktir. Yeşil tonları, uzlaşmacı ve barış mesajı verir. Farkındaysanız, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan bu imajı vermek için yeşil kravat takarlar. Çoğu siyasiler de kırmızı kravatı tercih ederler, çünkü kırmızının anlamı güç, liderliktir. Kırmızı takım elbise giyemeyeceklerine göre takım elbisenin bir unsurunu kırmızı yaparlar.
LACİVERT
Bütün bakan, milletvekili ve üst düzey insanların tercih ettiği bir renktir, siyahtan daha çok tercih edilir. İlk imajda el sıkıldıktan sonra lacivert karşıdakine güven veren bir renktir.
KAHVERENGİ
Genellikle, kürsüye çıkılacağında, bir söyleşi yapılacağında tercih edilmesini pek istemediğimiz bir renktir. Kahverengi aslında halk rengidir. Bir köye gidin, köylülerle diyalog içinde olacaksınız, kahverengi ceketinizi giyip gidebilirsiniz, halk sizi içine alır.
SİYAH
Siyah hepimiz için kurtarıcı renktir. Asil ve otoriterliği ifade eder. Dolabımızda hep olması gereken renklerden biridir, güçlü gösterir.
Meclis Türkiye'nin aynasıdır, siz nasılsanız temsil ettiğiniz
yer de öyledir. O yüzden her zman iyi, kaliteli ve güzel giyinmek
gerekiyor.
-Siyasiler ya da aday adayları kürsüde nasıl hitap etmeli, nasıl konuşmalı?
Bir aday kürsüye çıktığında kullanacağı metin düz konuşmalar şeklinde olmamalıdır, konuşmacı vurgulara dikkat etmelidir. Vurgulamanın dışında bazı siyasiler kelimelrin sonunu uzatarak daha etkili olabileceklerini düşünüyorlar ama aslında tam tersi. Siz son kelimenin vurgusunu düzgün yaparsanız daha etkili olur. Biz beden dili ve imajdan sonra, siyasilerin mimiklerini nasıl kullanması gerektiğini öğretiyoruz.
-Sizce Kılıçdaroğlu kürsüde nasıl hitap ediyor, doğru buluyor musunuz?
Konuşacağı şeyleri düz bir şekilde anlatmasının yanı sıra ses tonunu çok yüksek yansıtıyor, biz buna bağırarak konuşma diyoruz. Arada ses tonunu yükseltmek gerekir ama çok tiz sesle bunu söylemememli, bunun yerine vurgu yapmalı.
-Erdoğan da sesini çok yükselten ve "bağırdığı" için eleştirilen liderlerden biri, siz onu nasıl buluyorsunuz?
Bütün siyasiler kürsüye çıktığında ses tonunu yükseltiyor. Bunu kadın siyasetçiler de yapıyor ama Erdoğan vurguyu nerede yapacağını biliyor ve konu hakkında ilerliyor, çok uzatmıyor.
Siyasetçiler çok uzun uzun konuşmamalı. Çok uzun
konuşma karşıdaki insanı sıkar ve yorar. Konuşmaların, net ve
anlaşılır şekilde olması gerekiyor.