Libya'da Kaddafi'nin alternatifi aranıyor
Abone olLibya'daki krizin en çetrefilli yönlerinden biri, Kaddafi rejimine muhalif olan kesimlerin doğasının, ne olduklarının anlaşılması. Cambridge Üniverstesi'nden Kuzey Afrika uzmanı George Joffe'un analizi.
Ülkede meydanları doldurup süregelen baskı rejimine son verilmesini talep eden kitleler dışında, Trablus'taki iktidara alternatif olabilecek örgüt ya da ideolojileri tanımlamak çok zor bir iş.
Bu biraz da Kaddafi rejiminin başarısı anlamına geliyor. Rejim usta bir şekilde, Libya toplumunu parçalı, atomize bireylerden oluşan, dağınık ve örgütsüz bir hale getirmiş.
Yine de son haftalara damgasını vuran toplumsal hareketlilik, rejime muhalif örgütlenmelerin ortaya çıkmasına ve rejimin bastırmış olduğu örgütlerin yeniden belirmesine yol açtı.
Ülkenin isyancılar tarafından ele geçirilen doğu kesimlerinde, kenti idare eden ve düzeni sağlayan komiteler ortaya çıkmakta.
Bu yapılar, Kaddafi'nin kontrol ettiği halk komitelerinden boşalan alanı dolduruyor.
Kaddafi rejimine düşman olan Sa'adi kabileleri bu komitelere dâhiller ve kabile dayanışması ruhunu canlandırıyorlar.
Doğu Libya'nın isyancıların eline geçmesine yol açan, taraf değiştirip isyancıların yanına geçen ordu birimlerinin, on gün önce rejimle bağlarını koparan eski içişleri bakanı Abdül Fatih Yunus el Abidi'ye bağlı oldukları söyleniyor.
İsyancılar Sirenayka'nın batı ucundaki petrol çıkarılan bölgelerin yüzde seksenini ele geçirerek, gelecekteki mali kaynaklarını yaratmış durumdalar.
Kabile Düzeni
Doğuya hâkim olan isyancıların niyeti batıya yönelip Kaddafi yanlılarıyla çarpışmak.
Buradaki 'düşman' Kaddafi müttefiki olan üç kabile (Kadhadfa, Varfalla ve Magraha) ve ordunun 32. tümeni olacak.
Halihazırda Misurata'dan Trablus’un doğusuna uzanan bölgeyle Zaviye'nin batısı isyancıların kontrolünde.
Peki ya ülkenin geri kalanı?
Göründüğü kadarıyla Fezzan ve Trablus kabileleri bekle ve gör taktiğini bensemiş durumdalar.
Kazananın hangi taraf olduğunu anlayıncaya kadar, tarafsız kalacaklar.
Kabileler belirleyici olabilir
Bu tablo içinde Kaddafi sonrasındaki politik kurumların ülkede güçlü olan kabile liderleri ve düzeni üzerinde inşa edilecek gibi görünüyor.
Kaddafi bu yapıyı koruyup güçlendirerek, Libya toplumunu yönetti. Bireylerin yani kabile mensuplarının davranışlarından sorumlu olan kabile liderlerine nüfuz sağladı.
Kabileler bu yönde karar verirlerse, ortaya çıkacak yeni devleti şekillendirecek kurumlar öne çıkacak.
İki olasılık görünüyor. Bunlardan biri 1973 ile 1980 yılları arasında sürgünde ortaya çıkmış muhalif hareketler silsilesi. Birbirleriyle bağlantılı olan bu örgütlerin, ülke içindeki yerel desteği oldukça sınırlı.
İslamcı bir alternatif ise ufukta görünmüyor. Kaddafi ülkedeki Müslüman Kardeşler yapılanmasını silip süpürdü.
Kaddafi bu olasılıktan bahsederek halkı tehdit etse de aşırı İslamcı ve şiddet yanlısı hareketler Libya'da yoklar.
Geçmişe dönüş
Diğer alternatif ise, ülkenin geçmişine dönmesi.
1960larda Kaddafi rejimini iktidara taşıyan Özgür Memurlar Birliği hala mevcut ve 1000 kadar üyesi var. Örgütün büyük çoğunluğu zaman içinde Kaddafi rejimine muhalif bir pozisyon aldılar.
Örgütün ordu içinde de destekçileri var ve Arap milliyetçiliği ideallerini yaygınlaştırmaları mümkün olabilir.
Talepler arttı
Ancak ortada olan gerçek, Libya'daki devrimin taleplerinin daha geniş bir yelpazeye sahip olduğu.
Henüz olgunlaşmamış olsalar da demokratik katılım, insan haklarına saygı, onurlu yaşam ve ülkenin petrol gelirinin adil paylaşılması gibi talepler Libya halkının çoğunluğun dile getirdiği talepler.
Kaddafi sonrsı oluşacak yeni düzeni tanımlayacak değerler de bunlar olmalı.
Bu noktada Avrupa'nın desteği olabilir. Eğer geleneksel kibrini bir yana bırakıp, reform talep etmektense destek olmayı öğrenebilirse.