Leyla Zana şey diyecek ama!
Abone olPKK bir aylığına silah bırakınca, eski DEP'liler, birer kahraman edasıyla konuşmaya başladı. DEP'lilere göre bu süreyi uzatmak Türkiye'nin elinde.. Nasıl mı?
Eski DEP milletvekillerinin de içerisinde yer aldığı Demokratik
Toplum Hareketi (DTH) Koordinasyon Kurulu, PKK'nın ilan ettiği
eylemsizlik kararı için tanıdığı bir aylık sürenin olumsuzluk
yaratmamasını istedi. DTH, "Hiçbir şey eskisi gibi olmamalı. Bunun
için herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi vicdani ve insani bir
görevdir" mesajı verdi. DTH Koordinasyon Kurulu'ndan yapılan yazılı
açıklamaya, isim verilmeksizin Zübeyir Aydar'ın yapacağı duyurulan,
ancak iptal edilen basın toplantısıyla ilgili gelişmeler
anımsatılarak başlandı. DEVLET KURUMLARINDA UZLAŞMA SAĞLANAMADI
Basın toplantısının iptaline yönelik girişimlerin anımsatıldığı
açıklamada, "Hükümet ve homojen olmadığı bilinen devlet kurumları
arasında Başbakan Sayın Erdoğan'ın son günlerde geliştirdiği
politikalarda devlet kurumları bakımından henüz tam bir uzlaşının
sağlanamadığı görülmektedir" denildi. SÜRENİN BİR AY OLMASI
OLUMSUZLUK YARATMAMALI "Demokratik kamuoyunun genel
beklentilerinin, öncelikle süresiz ya da daha uzun süreli bir
eylemsizlik kararı olmasına rağmen, eylemsizlik kararının bir ayla
süreli olmasının olumsuzluk yaratmaması" gerektiği belirtilen
açıklamada, bu süre içerisindeki girişimlerle eylemsizlik süresinin
uzatılması hatta süresiz kılınmasının dahi sağlanabileceği
vurgulandı. Kökeni ve geçmişi derin bir sorunun bu kadar kısa bir
sürede çözülemeyeceği ifade edilen açıklamada, bir gün, bir ay ya
da bir yıl dahi "çatışmamanın", insan ölümlerini durdurmanın
anlamlı, önemli ve yaşamsal olduğu vurgulandı. BELKİ DE HERKES
EZBERİNİ BOZMAK DURUMUNDA KALACAK "Karşılıklı güven ortamının
yaratılmasıyla" "çatışmasız pozitif barış dönemine" geçilmesinin
mümkün olduğu savunulan açıklamada, "Bunun için gerek
hükümet-devlet yetkililerinin, gerekse de PKK-KONGRAGEL
sözcülerinin ve bu süreç içinde belirleyen ya da kolaylaştıran
konumda olan tüm siyasal aktörlerin, STÖ'lerin ve medyanın gerilim
ve gerginlikten uzak, kışkırtıcı ve tahrik edici olmayan,
provokasyona kapalı bir tutum almalarının çok önemli olduğunu
anımsatmak isteriz. İnkar döneminin dili ve pratiği ile tanıma
döneminin dili ve pratiği kuşkusuz farklı olmak durumundadır. Belki
de herkes, kendi ezberini bozmak durumunda kalacaktır" denildi.
HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAMALIDIR İnsan hakları ihlalleri ile
eylemsizlik kararı ihlallerinin izlenerek kınanması istenen
açıklamada şöyle denildi: "Eylemsizlik kararında ifade edilen
beklentilerin bir koşulu olmadığı inancındayız. Beklentilerin süreç
içinde yerine getirilebilir makul ve insani istemler olduğu
kanısındayız. Hiçbir şey eskisi gibi olmamalıdır. Bunun için
herkesin üzerine düşeni hiçbir kaygı, kompleks, korku ve önyargıya
kapılmadan yerine getirmesi insani ve vicdani görevdir. Çünkü ya
hep birlikte toplum ve ülke olarak kazanmak, ya da kaybetmekle
karşı karşıya bulunmaktayız. Şehit Analarından, Barış Analarına
kadar Türkiye toplumu bir bütün olarak barış, diyalog ve uzlaşı
istemektedir. Yaratılması gereken güven ve demokratik tartışma
ortamı Kürt sorununun çözümünde ve eylemsizlik kararının 'süresize
dönüştürülmesinde' önemlibir eşiğin aşılması olacaktır. Bu
duygularla başlayan yeni bir dönemin devamı için herkesi göreve
davet ediyoruz." OSMAN BAYDEMİR: SON 10 YILIN EN POZİTİF DÖNEMİ Bu
arada Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir,
"Sürekli eylemsizlik ve operasyonsuzluk haline geçmek ve bunu
kalıcı barışa dönüştürmek için son 10 yılın en pozitif atmosferini
yaşıyoruz. Bunu korumak ve geliştirmek, hepimizin görevidir" dedi.
Terör örgütü PKK'nın bir aylık "eylemsizlik" kararını yaptığı
yazılı açıklamayla değerlendiren Baydemir, bu kararı memnuniyetle
karşıladıklarını kaydetti. Karar ile toplumun istikrarına, barışa
ve kardeşliğe bir adım daha yaklaşıldığını ifade eden Baydemir,
"Sürekli eylemsizlik ve operasyonsuzluk haline geçmek ve bunu
kalıcı barışa dönüştürmek için son 10 yılın en pozitif atmosferini
yaşıyoruz. Bunu korumak ve geliştirmek, hepimizin görevidir"
dedi.