Leyla Şahin'in diyecekleri var
Abone olAİHM'in kararıyla yıkıldı hayalleri. Son ümidi de temyizden döndü. Leyla Şahin Avusturya'nın başkenti Viyana'da İHA'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yaptığı temyiz
başvurusu reddedilen Leyla Şahin, "Benim yaşadıklarım, benim
yaşadığım somut olaylar hiçbir şekilde ele alınmaksızın, mahkeme,
kendi soyut korkularını, endişelerini adalet duygusunun önüne
geçirerek böyle siyasi bir karar vermiştir" dedi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiyken,
başörtülü olduğu gerekçesiyle okuldan atılması üzerine AİHM'e
başvuran ve ilk başvurunun reddinin ardından yaptığı temyiz
başvurusu da geri çevrilen Leyla Şahin, Avusturya'nın başkenti
Viyana'da İHA'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu. AİHM'e başvuru
yaptıktan sonra hakkındaki ilk kararın 2004 yılında verildiğini
belirten Şahin, "Yaklaşık bunda 7 yıl önce Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne İlk başvurumu yaptım. 2004 yılında da AİHM 4. Daire
tarafından ilk kararım açıklanmıştı.
Başvuru gerekçem; Türkiye'de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki
eğitimimin yarıda kesilip başörtüsü yasağı sebebiyle eğitim
hakkımın elimden alınmasıydı. 4. Daire'nin hakkımda verdiği ilk
karar, söz konusu yasağın, Türkiye şartlarına özgü olarak
uygulanabileceği şeklindeydi" diye konuştu.
İlk başvurunun ele alınmasında bazı eksik noktalar bulunduğunu öne
süren Şahin, bunun üzerine bir üst mahkemeye başvurma kararı
aldığın ifade ederek, "Leyla Şahin konusu özgün bir şekilde
incelenmemişti. Eğitim hakkı konusu hiç ele alınmamıştı. Bu tip
eksik noktaları gördüğümüzden, bir üst mahkeme olan Büyük Daire'ye
başvurmayı, yani temyize gitmeyi istedim" dedi.
Temyiz başvurusunun AİHM tarafından değerlendirildiğini ve
başörtüsü yasağının insan hakkı ihlali olmadığı sonucuna varıldığı
belirten Şahin, "Bugün temyiz kararını mahkeme tarafından aldık.
Ancak mahkeme, tekrar aynı gerekçeleri ileri sürerek, uygulanan
başörtüsü yasağının bir insan hakkı ihlali olmadığını ve Türkiye'ye
özgü şartlar altında uygulanabileceğini tekrar ifade etti" şeklinde
konuştu.
AİHM'in "soyut korkularını" adalet duygusunun önüne geçirerek
siyasi bir karar verdiğini iddia eden Şahin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Türkiye ve benim için dehşet verici bir karar. Sonuçta insan
hakları evrenseldir. Tek bir ülkenin veya kurumun tekelinde
değildir. Bu mahkemenin adı, bu kurumun adı AİHM olsa dahi, böyle
bir karar üzücü bir karardır. Bana yapılan tarihi bir hatadır. İlk
duruşmadan ve ilk mahkemeden sonraki açıklanan karardaki gibi
maalesef yine, Leyla Şahin özeli incelenmeksizin, benim
yaşadıklarım, benim yaşadığım somut olaylar hiçbir şekilde ele
alınmaksızın, mahkeme, kendi bir takım soyut korkularını,
endişelerini adalet duygusunun önüne geçirerek böyle siyasi bir
karar vermiştir."
"KARAR SİYASİDİR VE ÇİFTE STANDARTTIR"
Mahkemenin verdiği kararın çifte standart örneği olduğunu öne süren
Şahin, "AİHM'in benim için verdiği karar siyasidir ve çifte
standarttır. Avrupa'nın hiçbir ülkesinde, hiçbir üniversitesinde
böyle bir başörtüsü yasağı yokken, böyle bir yasağın
uygulanamayacağını söylenirken, Türkiye'de böyle bir yasağın
'kendine özgü şartlar altında' uygulanabileceğini ifade etmeleri
bile üzücüdür" ifadelerini kullandı.
Leyla Şahin, bu kararın başörtüsüyle mücadelede bir son
olmayacağını, aksine yeni bir tartışma başlatacağını belirterek,
"Bu karar, Türkiye'ye insan hakları alanında 2. sınıf muamelesi ve
demokrasiye layık gördüklerinin ifadesidir bence. Ama şunu söylemek
lazım, bu mahkemenin vermiş olduğu bir karardır ve 'her şey
bitmiştir, artık başörtüsü yasağıyla ilgili hiçbir şey
konuşulamayacak' gibi yorumlar yanlıştır. Tam tersi hiçbir şey
bitmemiştir. Belki bu noktadan itibaren yeni bir tartışmanın
başlangıcı olacaktır. Çünkü Türkiye'de başörtüsü yasağı vardır.
Binlerce genç kız vardır. Mağdur olmuş bir sürü insanlarımız
vardır. Bu sorun var olduğu sürece, bu yasak var olduğu sürece de
bir çözüm bulmak zorunludur. Bu konunun çözümü de elbette ki
Türkiye'nin kendi içinden olacaktır. Karar olumlu çıksaydı, acaba
'yarın herkes başörtülü okula gidebilir' diyebilecek miydik?"
şeklinde konuştu.
Bu konunun bir bakıma Avrupa için de bir imtihan olduğunu belirten
Şahin, "Hiçbir zaman, 'karar olumsuz çıkarsa mahvolduk' gibi bir
endişeye ve umutsuzluğa kapılmadım. Tam tersine, bu bir bakıma
Avrupa'nın da bir imtihanıydı. Onlar da bize böylece açık
yüreklilikle ne düşündüklerini göstermiş oldular" ifadelerini
kullandı.
Başörtüsü yasağının çözülmesi noktasında bu kararın yeni bir
başlangıç olacağına inandığını belirten Şahin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"İnsan hakları Türkiye'ye gelince siyasi olarak
değerlendirilebiliyor. Maalesef bunu gördük ama insan hakları başta
da söylediğim gibi evrenseldir. Mahkemeler, hakimler insanlardan
oluşuyor. Bu insanlar hata yapabilir. Tarihsel sürece baktığımızda
da pek çok tarihsel hatalar yapılmıştır. Fakat bunlar düzeltilmiş,
hak yerini bulmuştur. Ben bu yüzden kesinlikle hakkımın eninde
sonunda bana iade edileceğinden eminim. Bu yasağın çözülme
noktasında da Türkiye'nin şu andan itibaren yeni bir başlangıç
noktası içerisinde olduğunu, bu mahkemenin vermiş olduğu kararla
yeni tartışmaların başlayacağını ve bunun da Türkiye'ye iyi
sonuçlar getireceğinden eminim."
"HAKLILIĞIMA OLAN İNANCIMDAN BİR ŞEY
KAYBETMEDİM"
Türkiye'de başörtüsü yasağının halkın büyük çoğunluğu tarafından
kabul görmediğini iddia eden Şahin, "Toplumsal düzeyde baktığımız
zaman, üniversitelerdeki başörtüsü yasağını halkımızın yüzde 90'ına
yakını onaylamamaktadır. Bu da göstermektedir ki büyük bir
toplumsal mutabakat vardır. Bu mutabakatın sesine kulak verirsek,
hiçbir sıkıntı çekilmeden bu yasağın kısa zamanda kaldırılacağından
eminim" dedi.
Mahkemenin eğitim hakkı ile ilgili ifadelerine açıklık getirilmesi
gerektiğini söyleyen Şahin, "Eğitim hakkı ile ilgili bu mahkemenin
söylediğine açıklık getirmek lazım. Mahkeme eğitim hakkı ile ilgili
olarak, daha önceki 4. Daire kararında hiçbir açıklama yapmazken,
şu anda Büyük Daire, yaptığı açıklamada, benim üniversiteye
başlarken başörtüsü yasağını bildiğim halde bu fakülteyi tercih
etmiş olduğumu öne sürmektedir. Ancak ben okula başladığım zaman
hiçbir sıkıntı, hiçbir yasak söz konusu değildi. Ben başörtülü bir
şekilde kaydımı yaptırdım. Başörtülü bir şekilde hiçbir sorun
yaşamaksızın 5 yıl boyunca Tıp Fakültesi'nde okudum. Ancak 5 yıldan
sonra fiili ve keyfi bir yasak başladı ve eğitimim engellendi. Bu
mahkemeye defalarca belgelerle sunmamıza rağmen bu maalesef yine
gözardı edilmiş bulunuyor. Böyle bir gerekçenin sunulması da,
olayın benim şahsımda incelenmediğini açıkça göstermektedir. Bu
açıdan bakıldığında kararın siyasi olduğunu vurgulayabilirim" diye
konuştu.
Mücadeleye devam edeceğini belirten Şahin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bundan sonrası için AİHM ile ilgili bildiğim kadarıyla
yapılabilecek bir aşama kalmadı. En son temyiz aşamasına kadar
gittik. Ama daha önce de belirttiğim gibi sonuçta verilen bir
karardır. 'Türkiye şartlarına özgü' adı altında verilmiş bir
karardır. Türkiye Avrupa Birliği'ne üye olmak için çabalayan bir
ülke. Türkiye'nin, kendi insan hakları ve demokrasi standartlarını
yükseltmeye çalışan bir ülke olarak bu yasağı kaldırmaya
çalışacağından eminim. Ben de eminim, ben de kişisel olarak
haklılığıma olan inancımdan bir şey kaybetmedim. Bu hakkımı alana
dek sonuna kadar mücadelemin devam edeceğimi söyleyebilirim."
Türkiye'de başörtüsü yasağı dolayısıyla mağdur olan insanlara da
seslenen Leyla Şahin, "Türkiye'deki bu yasağa maruz kalıp mağdur
olan genç insanlara söyleyeceğim şu; sonuçta bizler haklıyız, bunu
bugün insanlara anlatamasak da, gösteremesek de, bu hiçbir şeyi
değiştirmez. Eninde sonunda hakkımızı alacağız. Elbette ki mücadele
etmek kolay değil ama sonuçta her mücadelenin bir bedeli vardır. Şu
anda bunları ödüyoruz. Ama haklı olduğumdan asla şüphe etmesinler"
ifadelerini kullandı.