Levent Gültekin kafamdaki yazıyı çaldı!

Reklam pastasından dert yanan Mustafa Karaalioğlu'na en güzel cevap sanıyorum eski arkadaşı Levent Gültekin'den geldi.

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

Mustafa Karaalioğlu'nun "reklam pastası"ndan şikayetini yazmak için, yönetim panelini tıkladığımda, Levent Gültekin'in benden daha erken davrandığını gördüm. İtiraf etmeliyim ki, Levent bana yazacak hiçbir şey bırakmamış!

Önemli bir yazı kaleme almış Levent, gerçeklerin altını çizmiş, hesaptan kitaptan uzak. Kirlenmiş soytarılar elbette bu yazının altında kalmayacak ve bana göre son derece başarılı bir kalemi olan Levent'e çamur atacaklar.

Atsınlar!

O doğruları yazdıkça, paçaları hep çamur içinde kalacak bundan eminim!

Daha önce bir kaç kez yazdım...

Bir kez daha tekrarlayayım!

Türkiye'de başarılı olmanın bedeli ağırdır!

Levent tüm bunların farkında...

Ben de öyle!

Ama yapılacak bir şey yok!

Başarıların devamı geliyor!

Üzgünüm...

                       ***

Yazının devamı yok!

Çünkü, gerçekleri tüm çıplaklığı ile ortaya koyan Levent Gültekin'e bırakıyorum bundan sonrasını...

Diyor ki...

"“Yeni medya” diyorum çünkü ‘yandaş’ tanımlamasının taşıdığı negatiflikten hazzetmiyorum.

Amacım itham, suçlama veyahut hakaret değil, meseleleri sakin ve efendice konuşmak. Bu nedenle ‘yandaş medya’ değil ‘Yeni medya’ demeyi tercih ettim. Bahis konusu medyanın bir yenilik barındırmadığının ben de farkındayım. O ayrı.

Birkaç gündür medyada küçük çaplı bir tartışma var: “Reklam pastası gerektiği gibi dağıtılmıyor” tartışması.

“Reklam verenin ideolojik refleksle hareket ettiği, Doğan grubunun, reklam pastasından hak ettiğinden fazla pay aldığı” söyleniyor. Bunun yanında da “yeni medya’daki gelişmenin ve büyümenin ajansların ideolojik tutumları nedeni ile görmezden gelindiği” iddiası var.

Bunların birçoğuna katılıyorum. Reklam pastasının dağılımında ‘dünya görüşü’nün etkisinin ne olduğunu en iyi bilenlerdenim. Reklam dünyasındaki ideolojik refleksleri yakından müşahede ettim.

Ama bütün bunlar “yeni medya’ hak ettiği reklamı alamıyor” tezini ne yazık ki desteklemiyor.

Niçin desteklemediği konusuna geleceğim ama önce küçük bir izahta bulunayım.

Benim ‘yeni medya’ya yönelik eleştirilerimi “geçmişe dönük bir hesaplaşma” diyerek değersizleştirmeye çalışanlar var.

Böyle bir ithamla karşı karşıya kalacağım diye bu meselenin önemini görmezden gelecek değilim. Türkiye’ye gerçek bir yeni medya, yeni üslup, yeni tarz, yeni dil kazandırılmasının ne kadar önemli olduğunun bilincindeyim.

Bu nedenle bu tür düşüklük barındıran ithamlara itibar ederek, bu meseleyi efendice konuşmaktan geri duramam. Söylenenlere sadece gülüp geçiyorum.

Şimdi gelelim asıl meseleye.

Evet, reklam dünyasında katı bir ideolojik tutum var ve reklam pastası ‘adil’ dağıtılmıyor.

Bütün bunlar tamam da “yeni medya’ hak ettiği reklamı alamıyor” diye dert yananlar, bu durumdan ‘şikayet edenler’ bu tabloyu değişime zorlayacak ne yaptılar?

Nasıl bir gazete, nasıl bir TV ortaya koydular da reklam alamıyorlar?

Son 10 yılda ‘yeni medya’ tanımlaması içerisindeki hangi TV izlenirlik başarısı gösteriyor?

Hangi gazete satış anlamında esaslı bir başarı kaydediyor?

Belediyelerde, marketlerde, benzinliklerde,  dağıtılan toplu gazetelerle ve hiç dağıtılmadığı halde varmış gibi gösterilen şişirme tirajlarla reklam piyasasındaki ideolojik önyargıyı kıracaklarını düşünüyorlarsa, gerçekten yanılıyorlar.

Böyle dürüstlükten uzak tutumlar, birtakım numaralarla piyasanın profesyonellerini kandıramayacaklarını görmüyorlar mı?

‘Yeni medya’ denen grubun içerisindeki haber kanallarının tamamının toplam izlenme oranı bir tek CNN TÜRK bile etmiyorken,hâlâ kalkıp Doğan Grubu reklamdan en büyük payı alıyor diye şikayet etmenin bir mantığı var mı?

'Yeni medya’ denen gazetelerin -Zaman gazetesi hariç- tümünün gerçek tirajlarını topladığınızda bir Hürriyet bile etmiyorken “Reklam pastasından Hürriyet niçin en büyük payı alıyor” demek ne kadar gerçekçi?

10 yıllık AK Parti iktidarının ortaya koyduğu bütün seferberliğe rağmen tirajı olan tek bir gazete ve izlenirliği olan tek bir TV kanalı kurulamamış olması normal mi?

Başkalarını suçlamadan önce buna bir izah getirmeleri gerekmez mi? Niçin başarılamadı?

Niçin kimse bu kurumlara “iktidar sonrası da kalıcı” gözüyle bakamıyor?

Nasıl oluyor da kurumlar adam olmazken yöneticiler, yazarlar, programcılar zenginliklerine zenginlik katıyorlar?

Her şey ortadayken, suçu,reklam verenin ‘ideolojik takıntı’sına bağlamak biraz komik kaçmıyor mu?

Kaldı ki sorun yalnızca tiraj veyahut izlenirlik de değil.

Sağlam bir şahsiyet, esaslı bir kimlik, etkili bir gazetecilik, sözüne güvenirlik, haberlerinde adalet duygusu, meseleleri ele alırken kullandığı muteber dil… ‘Yeni medya’da bunlardan söz edebilir misiniz?

Yaptıkları hangi dizi, program veyahut gazetelerindeki habercilik düzeyi ve dili,bir umut beslememize imkan verecek seviyede?

Yaptığınız işi kendiniz beğeniyor musunuz ki ‘ideolojik takıntılı’ reklam ajansları beğenip sonra da tutumlarını değiştirsinler?

Sadece rakiplerin değil destek verdiğiniz siyasilerin gözündeki ‘yeni medya’ imajının da mı farkında değilsiniz?

Her biri ‘eski medya’nın birer kötü kopyası olmuş gazete ve TV’lerle reklam dünyasındaki‘ideolojik tutum’u kırmaya kalkışmak en hafif deyimiyle samimiyetsizliktir.

‘Yeni medya’ 10 yıllık AK Parti iktidarının muazzam ve kuşatıcı desteğine rağmen ne yazık ki bir arpa boyu yol alabilmiş değil.

Nasıl bir heyecanları, ne tür planları, hedefleri var? Bilmiyoruz. Mesela 10 yıldır internet alanında tek bir çivi çakılmamış olması neyle izah ediliyor? Bu kadar kaynak nereye gidiyor? Milyonlarca dolar harcanırken nasıl oluyor da bir arpa boyu yol alınamıyor?

Tablo böyleyken reklam veren tutumunu niçin değiştirsin? Bunu biri bize izah edebilir mi?

Bugün hâlâ personelinin maaşını bile ödeyemeyecek durumda olan bu kurumlara dair umut beslememize bir neden gösterebilir misiniz Allah aşkına?

 ‘Yeni medya’ ne yazık ki treni kaçırdı. Bu topluma adam gibi bir gazete, bir TV verebilecek kaliteden, kapasiteden, zekadan uzak oldukları anlaşıldı. Gerçekten büyük kötülük, haydi diyelim hata ettiler.

Sanırım bu arkadaşların derdi,yaptıkları işleri önce topluma, sonra reklam verene beğendirmek değil.

Korkuyorlar.

İtaat ediyorlar.

O kadar. "

Doğru söze ne denir Levent!