Levent Ersöz beni takip ettirdi
Abone olErgenekon davasında gazeteci Nuray Başaran, emekli tuğgeneral Ersöz ve Tuncay Özkan hakkında ilgniç açıklamalarda bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenilen gazeteci Nuray
Başaran, 2002 seçimlerinden önce izlediği Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın mitingiyle ilgili ''Meydanların Başbakan'ı Erdoğan''
diye yazı yazmasının ardından tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz tarafından takip ettirildiğini söyledi.
Başaran, Ersöz'ün kendisine "Tuncay Özkan'ı neden
ayırdınız. Atatürkçü'ydü. Bizimle birlikte hareket ediyordu. İyi
görüşürdük. Mehmet Emin Karamehmet niye Özkan'ı ayırdı"
diye sitem tepki gösterdiğini belirtti.
''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' ve birinci ''Ergenekon''
davalarının ikinci ''Ergenekon'' davasıyla birleştirilmesinin
ardından, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ,
CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli
Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 61'i tutuklu 256
sanıklı davanın 183. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz
Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP
İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, emekli Orgeneral Hurşit Tolon,
emekli Tuğgeneral Veli Küçük, eski Özel Harekat Dairesi
Başkanvekili İbrahim Şahin, gazeteci Tuncay Özkan ve İşçi Partisi
Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 44 tutuklu
sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP
Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof.
Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ve Sedat
Peker'in de aralarında bulunduğu 17 tutuklu sanık ise duruşmaya
gelmedi.
''Odatv'' davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz
sanığı Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenilen gazeteci Nuray Başaran, Akşam
Gazetesi'nin Ankara temsilcisi olduğu dönemde kızının ve kendisinin
bazı kişiler tarafından takip edildiğini belirterek, bu durumu
başbakan olduğu zaman Recep Tayyip Erdoğan'a anlattığını
söyledi.
Bir süre sonra kendisini başbakanın danışmanlarından Mücahit
Arslan'ın aradığını aktaran Başaran, şunları kaydetti:
''Başbakanın bu konuyla ilgili kendisini görevlendirdiğini söyledi.
Gaziosmanpaşa'da bir pastanede Arslan ile buluştuk. Ancak beni
takip eden 2 kişi de yan masada taciz eder bir şekilde oturuyordu.
Arslan'a 'konuşacak pozisyonumuz yok, adamlar yanımızda' dedim.
Onun üzerine makam arabasına geçtik. 'Sizin takip edilmeniz
bizimle, emniyetle, hükümetle ilgili bir konu değil. Jandarmanın
takip ettiği sonucuna ulaştık' dedi. Jandarmanın beni neden takip
ettiğini araştırdım. Evinde eşleriyle bile görüştüğüm komutanlar
vardı, görüştüğüm askerler vardı. Levent Ersöz'ü tanımıyordum. Beni
izleyenlerin ona bağlı olduğunu öğrenince Ersöz'den randevu aldım.
Yine dönemin MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç'a da yardımcı olması
konusunda gittim. Görüştüğüm komutanlara anlattım. Randevu üzerine
mi, yoksa görüştüğüm komutanlar sayesinde mi bilmiyorum Ersöz ile
görüştüm. Kendisini 4-5 kez ziyaret ettim. Ziyaret amacım kendimi
anlatmak, benimle ilgili problemleri neyse onu öğrenmekti. Birçok
konuyu konuştuk. Bir kere de Yüksek Strateji Enstitüsü adında
araştırma şirketi olan Faruk Demir ile gittik. Demir, hazırladığı
raporları Başbakanlığa, Genelkurmay Başkanlığına ve Ankara'daki
gazetecilere gönderirdi. Demir ile, Ersöz ile görüşmeye gittiğimde
de Tuncay Özkan'ın işine neden son verildiğini sormuştu.''
KOMUTANLARDAN TEPKİ ALDIM
Başaran, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce parti genel başkanlarıyla
mitinglere gittiğini ifade ederek, ''Erdoğan'ın Osmaniye ve
Gaziantep'teki mitingini izledim. Akşam gazetesinde, 'Meydanların
Başbakan'ı Erdoğan' diye bir yazı yazdım. Bu yazı nedeniyle
tanıdığım komutanlardan tepki aldım. Benimle, 'onları iktidara
getirmek için zemin hazırladığım' şeklinde konuşmalar yaptılar. Ben
de onları ikna etmeye çalıştım. Ben gazeteciyim. Mitingde gördüğüm
resmi anlattım. Meydanlar farklı görünüyordu. Daha sonra, Ersöz'ün
de bu yazı nedeniyle beni takip ettirdiğini öğrendim''
diye konuştu.
Levent Ersöz ile makam odasında görüştüğünü, bazı görüşmelerinde
yanlarında tutuklu sanıklardan emekli Albay Hasan Atilla Uğur'un da
olduğunu ifade eden Başaran, görüşmelerin gizli kayda alındığını
bilmediğini, kayıt yapılmadığını düşünerek Ersöz ile görüştüğünü
dile getirdi.
Sivas'ta bir PKK olayıyla ilgili telefonun da jandarma tarafından
mahkeme kararıyla dinlenildiğini belirten Başaran, Sivas'a hiç
gitmediğini kaydetti.
Başaran, daha sonra savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in soruları üzerine
de kendisinin 2000-2006 yıllarında Akşam Gazetesi'nin Ankara
temsilcisi olduğunu, Tuncay Özkan'ın da Çukurova Medya Grubuna 2002
seçimlerinden önce geldiğini, 2003 yılında bu gruptan ayrıldığını
söyledi.
BÖYLE DEVAM EDERSE BİZ BU HÜKÜMETİ
YIKAMAYIZ
Özkan'ın askerlerle iyi ilişkileri olduğunu ifade eden Başaran,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yaşadıklarımdan anladığım kadarıyla Ersöz ile iyi
ilişkileri olduğunu gördüm. Ersöz, 'Özkan'ı neden ayırdınız. O iyi
bir arkadaşımızdı. Atatürkçü'ydü. Bizimle birlikte hareket
ediyordu. İyi görüşürdük. Mehmet Emin Karamehmet niye Özkan'ı
ayırdı' dedi. Ben de medyada bu tür yer değişikliklerinin olağan
olduğunu söyledim. 'Bütün gazetecilerin istifasıyla ilgileniyor
musunuz?' diye sordum. 'O Atatürkçü' dedi. Ben de cumhuriyet
kadınıyım. 'Ben de istifa etsem benimle de ilgilenecek misiniz?'
dedim. Ben Akşam ve Star'dan istifa ettiğimde kimse benimle
ilgilenmedi. Tuncay Özkan'ın, benim yazdığım tespit yazılarımı
Ersöz'e getirerek, 'Bu kadın hükümete hizmet ediyor. Böyle yazmaya
devam ederse biz bu hükümeti yıkamayız' dediğini
duydum.''
Ersöz'e, Özkan ve ekibinin masraflarının çok olduğu için
kısıtlamaya gidildiğini, o nedenle de istifa ettiğini söylediğini
anlatan Başaran, Ersöz'e bu olayın neden siyasi olduğunu
düşündüklerini sorduğunu kaydetti.
Başaran, Ersöz ile görüşmelerinin kayıtlarda da yer aldığını
düşündüğünü söyledi.
Savcı Pekgüzel'in ''Özkan, Ersöz ile görüşmediğini söylüyor''
şeklindeki sözleri üzerine Başaran, ''Ersöz ile görüşmelerimizde,
Özkan ile sık sık görüştüklerini ifade etti'' dedi.