Levent Bıçakçı aday olmayabilir
Abone olFutbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakcı, Ocak'ta yapılacak olan olağanüstü kongre öncesinde konuştu. Bıçakçı, mevcut yönetimle devam etmeyeceğinin sinyalini verdi.
Levent Bıçakcı, Futbol Federasyonu'nun şimdiki başkanı. Büyük
olasılıkla da ocak ayındaki seçim amaçlı olağanüstü genel kurulda
görevini bırakacak. Gerçi, faaliyet raporlarına ve açıklamalarına
bakılırsa henüz sonlandıramadığı projeleri var ama belli ki o bir
kez daha bu yükün altına girmek istemiyor. Belki, ''Levent, bu kez
işine karışmayacaklar, tam uyumlu bir yönetimle yoluna devam et''
çağrısı gelirse görüşleri değişebilir ama şu an itibarıyla ve
mevcut yönetimle yola devam etmesi olası değil. Çünkü kendi
ifadesine göre, 'iktidarın da desteğiyle' oluşan yönetim kurulunun
bazı üyeleriyle arasında önemli görüş ayrılıkları var.
Evet, son günlerde bazı yayın organlarının da sorularını yanıtlayan
Bıçakcı, bu kez Cumhuriyet'in konuğu oldu. Biz sorduk, o düşünüp
taşınıp, tartıp yanıt verdi.
- Portekiz'deki 2004 Avrupa Şampiyonası'nda, 'Levent Bey
Türk futbolunun size ihtiyacı var' diye arayan kişi
kimdi?
Levent Bıçakcı - O zaman Kulüpler Birliği
Başkanlığı'nı yürüten sevgili İlhan Cavcav aradı beni. Beni
tanıyanlar için başkanlığım sürpriz değildir. 16 yıldır ulusal ve
uluslararası futbol dünyasının içindeyim. Benim kültür ve
değerlerimi tüm çalışma arkadaşlarım, çevremdeki herkes bilir.
Ya padişahlık, ya da !
-Görev sürenizin yarısı bile dolmadan bir olağanüstü genel
kurul kararı aldınız. Sizi bu karara sürükleyen gerekçeler
nelerdi?
Levent Bıçakcı - Bugün Türkiye'de her alanda iki
anlayış karşı karşıya gelmektedir. Bunu ''Gelecekle geçmişin
savaşı'' olarak özetleyebiliriz. Ya da şeffaflıkla kapalı kapılar
ardında komplo teorileri üretmenin; ya da padişahlıkla
demokrasinin; ya da modernlikle geriliğin. Bu iki zihniyet
arasındaki savaş ülkemizin siyasetinde de vardır; şirketlerinde de;
eğitiminde de; sağlığında da...
Futbol dünyamızın bu ikilem dışında kalması mümkün
müdür?
Küreselleşmeyle, AB'yle uyumdan yana olanlarla, Türkiye'nin kendi
içine kapanıp kalmasını savunanlar; fikir özgürlüğü ile insan
haklarından yana olanlarla; bunları kısıtlamak isteyenler; işte bu
iki anlayış her zaman savaşır birbiriyle. Aslolan, toplumların
tercihlerini hangi duruştan yana kullandıklarıdır.
Son 20 yıla bakıldığında görülecektir ki, Türkiye bazı yol kazaları
kenarda tutulursa tercihini birincilerden yana kullanmaktadır.
Bugün dünyanın şaşkınlıkla izlediği ekonomik ve toplumsal
büyümesini de bu tercihine borçludur. Benim de hayatım boyunca
tercihim hep birinci anlayıştan yana olmuştur: Dürüstlükten,
adaletten, gelişmeden, derinlikten, kalıcılıktan yana...
Ucuzluktan, sıradanlıktan, cahillikten, kısa süreli planlardan,
günü kurtarmaktan, tutuculuktan, içe kapanmaktan yana değil.
Nitekim işbaşına gelir gelmez attığım adımlarla da bunu
kanıtladım.
Levent Bıçakcı, federasyonun en büyük başarısının kurumsallaşma
yolunda atılan adımlar olduğunu söyledi.
Söyleşi: Arif Kızılyalın
Kaynak: www.cumhuriyet.com.tr