Lazer tedavisinin riskleri

Abone ol

'Gözlük takmaya son, gözlüklerinizi çöpe atın' sözleriyle başlayan göz ameliyatlarına dikkat. Eğer siz de lazerle ameliyat yaptırmak istiyorsanız, önce bu haberi okuyun.

Herkes sizi gözlüklerinizden kurtulmaya çağırıyor, birkaç dakika içinde “daha net” bir dünya vadediyor. Fakat gözlükten kurtulmak için yattığınız lazer ameliyatından göz kusurlarıyla da kalkabilirsiniz. “Üç yıl önce çok bilinen bir hastanede lazer ameliyatı oldum. 1,75 numara hipermetrop olan gözümün askerlik yapmama engel olmasını istemediğim için ameliyat oldum. Gözlüklerden sonsuza kadar kurtulacağım, operasyonun hiç bir yan etkisinin olmayacağı söylenmişti. Tedavi için bilgilendirilmedim. Meğer bir sürü risk varmış. Gözlerim tekrar bozuldu. Araba kullanamıyordum. Göz numaram şu anda bir. Kesinlikle gözlük kullanmak istemiyorum; ama ameliyat da anladım ki çözüm değil” diye anlatıyor büyük umutlarla lazer ameliyatı olmasına rağmen gözleri tekrar bozulan 25 yaşındaki Engin Elmas. Türkiye’de Engin Elmas gibi birçok hasta var. Bu hastaların birçoğu medyada yapılan reklamların sonucunda lazeri alternatif bir tedavi yöntemi olarak görmek yerine; kesin çözüm ve sonsuza kadar gözlüklere veda etmek olarak algılıyor. Üstelik bu ameliyatların ne gibi riskler taşıdığı da bilinmiyor. Lazer mağduru hasta sayısında artış yaşanıyor. Lazer ameliyatı yani lasik, “gözün lazerle çizilmesi” olarak biliniyor. Lasik, gözün en önündeki saydam tabakaya (kornea) uygulanan bir teknik. Bu teknikte Excimer Laser isimli lazerle gözün saydam tabakasına yeni bir şekil veriliyor. Bunun için önce özel bir bıçakla yüzeysel kapak kaldırılıyor. Saydam tabakanın derin katları lazerle şekillendirildikten sonra da kapak kapatılıyor ve işlem tamamlanıyor. Lazerle tedavi yöntemi ülkemizde 1980’lerden bu yana yapılıyor. Lasik ise 10 yıl öncesinde bilinmiyordu. Lasikin farkı, hastanın gözünde açık yara bırakmayıp iyileşmenin 3-4 saat içinde olması. Lasik ameliyatının yerine direkt yüzeyden lazer uygulanan ve PRK adı verilen tedavi yapılıyordu. Sonucunda da gözde açık yara oluşuyor, göz bandajlanıyor, hasta 2-3 gün boyunca ağrı ve acı çekiyordu. 1994’ten beri lasik ameliyatı gündeme oturunca risk biraz daha düştü ve daha çok bu tedavi gündeme geldi. Lasik hakkında yeterli bilgi yok Lazerle tedavi yöntemi iddialı sloganlarla Türkiye piyasasına girdiğinde kısa sürede lazer sektörünü de doğurdu. Bunun sonucunda da bir tedavi yöntemi olmaktan çıkıp ticarî kaygıların beslediği bir hizmet anlayışı doğdu. Günümüze de ise; refractive cerrahi (PRK-LASİK) yeni bir teknoloji ve uzun dönemde göz üzerindeki etkileri hakkında elde edilmiş yeterli bilgi maalesef mevcut değil. Lazer cerrahisinin ileride gözünde glokom, diyabet, katarakt gelişecek hastaları nasıl etkileyeceği hâlâ bilinmiyor. Uzun dönemde göz üzerindeki etkileri ABD’de onay verme konusunda en sert kurum olma özelliğini gösteren Amerikan Sağlık Bakanlığı’nın (FDA) araştırması altında. Tedavi hakkında araştırmalar süredursun lazer şimdiden en çok kullanılan tedavi yöntemlerinden. Yaşanan bu durumu değerlendiren eczacı-fenni gözlükçü Taylan Küçüker, Türkiye’de Refractive cerrahi yapan göz kliniklerinin bu işlemin sadece olumlu taraflarını yanıltıcı, abartılı, maksadı aşan reklamlarla sunduğunu, fiyatların da 400 dolara kadar çekilerek lasik cerrahinin cazip hale getirildiğini düşünüyor. Küçüker’e göre, gözlük kullanıcılarının bilgi eksikliği maalesef istismar ediliyor, olumsuz yönleri gizleniyor. Www.cibavision.com.tr adresinin lazer ameliyatı olan kişiler üzerinde yapmış olduğu ankete göre ameliyattan sonra hastaların yüzde 11,7’si gece araç kullanırken, yüzde 8,7’si alışveriş sırasında etiketleri okurken, yüzde 19,1’i de lamba ışığında kitap okumada zorlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre dünyada 45 milyon görme özürlü mevcut. Lazer tedavi kusurlarından dolayı görme kaybı yaşayan 180 milyon insan var. Türkiye’de 4 bin göz doktorunun hâlâ bin 500’ü gözlük kullanıyor. Türküz, hastayız, kobayız! Amerika’da kornea araştırmacısı olarak çalışmış, EyeSTAR Lasik Institute’ün sahibi ve yöneticisi Uzman Hekim Gürkan Çelikkol, “Lazer, doktorların şeytanî tarafını ortaya çıkaran bir tedavi. Hizmet anlayışıyla yaparsanız ticarî getirisi olmuyor. Fakat, ticarî olarak düşünürseniz uygulama maliyetlerini çok düşürüp büyük paralar kazanırsınız” diyerek ülkemizde giderek maliyeti düşen lazerin ‘bilinçsizce’ talep edildiğine de dikkat çekiyor. Optik ve Optimetrik Meslekler Derneği Başkanı Abdullah Aydın’a göre dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile lazer ameliyatı bu kadar yaygın değil. Yabancı ülkelerden getirilen lazer aletleri Türk insanının üzerinde ilk olarak deneniyor. Bundan yıllar sonra tedavi hakkındaki asıl gerçekler kesinleşecek iddiasında bulunuyor. Hayrunnisa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. İbrahim Koçak ise Aydın’a katılmıyor. Çünkü en gelişmiş ülkelerin başında gelen ABD’de yılda bir milyon kişi lazer ameliyatı oluyor. ABD cihazlar için onay veriyor. FDA’nın belirlediği güvenlik kriterleri var ve bunların uygulanıyor olması yeterli. Türkiye’de rağbetin hızla yayılmasını da genç nüfusun fazla olmasına, gençlerin gözlük kullanmak istememelerine ve maliyetin diğer dünya ülkelerine oranla 8-10 kat daha düşük olmasına bağlıyor. Gürkan Çelikkol ise bu görüşe hem katılıyor hem katılmıyor. Türkiye’nin dünyada en çok lazer uygulanan ülke olmadığı görüşünde hemfikir. Hatta, Türkiye sıralamada ortalarda yer alıyor. Türk insanının üzerinde denendiğine de dikkat çeken Çelikkol örnek veriyor; “Bazı yeni teknolojiler FDA onayı olmadan kullanılıp sonra da hasta üzerindeki sonuçlarına göre iznin veriliyor ya da verilmiyor. Bu tarz bir çalışma ülkemizde yapılıyor. Bu da tezi kısmen doğrular.” Bilgilendirme yapılmıyor Lazer ameliyatı geçirmiş ve hâlâ gözlük takan hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Kendilerinin bu yeni teknolojiyle denendiği görüşünde olan hastaların birçoğu, ameliyat ve olası komplikasyonlar hakkında hiçbir bilgilendirme yapılmadığından şikayetçi. Maç yaparken 9 numara lensi gözünde kırılan 30 yaşındaki Zafer Aracı, gördüğü ilân üzerine ilk lazer göz merkezlerinden biri olan VeneVidi’ye gider. Hastanenin dördüncü hastasıdır. Gerekli tetkikler yapılır. Kendisine göz numarasının 12 olduğu söylenir ve ameliyat sonucunda hayatı boyunca gözlüklere veda edeceği üzerinde ısrarla durulur. Muhtemel risklerden hiç bahsedilmez. Ameliyattan dört ay sonra rahatsızlanır, gözleri eski hâline dönmüştür. İkinci kez ameliyat olur. Doktora her gittiğinde gözü hakkında hiçbir açıklama alamaz ve operasyonun daha da iyi geçtiği söylenir. Fakat Aracı’nın gözündeki rahatsızlıklar bir türlü bitmez, dayanılmaz ağrılarla boğuşur ve bu iş yaşamını da etkiler. Sağ gözünden dört, sol gözünden beş kez olmak üzere toplam dokuz kez ameliyat olur. Türkiye’de şimdiye kadar hiçbir göze bu kadar lazer ameliyatı uygulanmamıştır. Bu nedenle de kendisinin kobay olarak kullanıldığını düşünüyor: “İlk ameliyatımda doktorlar başımda konuşuyordu. Japon doktorlar, göz ameliyattan çıktıktan sonra kilitlenmişken çıplak göze de lazer uygulaması yapılırsa nasıl olur fikrini ortaya atmış. Bu benim başımda konuşuldu ve uygulandı. Türkiye’de dokuz kez operasyon geçiren başka kimse olmadığı için yine ‘denenmek üzere’ tüm göz merkezleri tedavimi yapmak istiyor. Şimdi 2,5 numara gözlük kullanıyorum ve zaman zaman gözüm rahatsızlık verecek şekilde atıyor, numaralarım büyüyor. Ama tekrar ameliyatı kesinlikle düşünmüyorum.” Faydalı ama sihirli değil “Gözlüğünüzle değil, gözünüzle görün; gözlükler, lensler çöpe; kartal gözü operasyonu; gözlerle sihirli temas; göze en dost ışık lazer” ifadelerinin sıkça geçtiği reklamlar ve operasyonun ticarî boyutunun ön plana çıkması sonucunda her geçen gün lazer tedavisi bilinçaltında mükemmel diye şekilleniyor. Tedavi yönteminin mükemmel olduğunu söyleyen reklamları eleştiren Dr. Gürkan Çelikkol, göz değerlerinin aynı gün içinde bile değiştiğini, reklam yapılırken de sınırların aşılmaması gerektiğini düşünüyor. Ticarî çıkarlar doğrultusunda sürekli çıta yükseltiliyor, reklamlarla daha da mükemmel gösteriliyor. Mükemmel bir tedavi olmadığının altını çizen Çelikkol örnek veriyor: “Trilyonlarla ifade edilen bir organizmaya müdahale ediyorsunuz. Tabii ki önemli riskleri olacak. Bu tarz reklamlara fazla inanmamak gerekir. Bu tedavi faydalı bir girişimdir ve insanlara katkısı vardır. Ama salt bir reklam malzemesi de olmamalıdır. Biz gözlük kullanması gereken hastalara, lazeri gözlük ve lensin yanında alternatif olarak sunuyoruz. Faydalı ama sihirli de bir şey değil.” Reklamlardan etkilenerek lazer tedavisi olmak isteyen birçok kişiden biri de Cem Mede. 29 yaşında bilgisayar programcısı. Beş yıl önce Dünya Göz Hastanesi’nde ameliyat olur. Sadece altı ay sonra başka bir doktora gittiğinde gözlerinin bozuk olduğu ortaya çıkar. Bunun üzerine tekrar hastaneye gider ve ameliyatın tekrarlanması gerektiği söylenir. İkinci ameliyatı da Cem Mede kabul etmez. Kabul etmeme nedenini şöyle açıklıyor: “Hastane, beni ‘gözlüklerinizi çöpe atın’ afişiyle karşıladı. Zaten reklamlardan da çok etkilenmiştim. Bana ne tedavinin risklerinden ne de tekrar gözlük kullanabileceğimden bahsettiler. ‘En kötü ne olabilir’ soruma da ‘mikrop kapabilir’ diye cevap aldım. Hastanede hakkımı aramak istedim, bana ‘dört yıl olmuş daha ne istiyorsun’ dediler. Oysa tüm yaşamım boyunca gözlük takmayacağım söylenmişti”. Mede son iki yıldır gözlük kullanıcısı. Lazer tedavisinden sonra artık gözünde hipermetrop da var. Ameliyatın risklerini de öğrendikten sonra hayatı boyunca gözlük kullanmaya kararlı. Çünkü ona göre gözünün yedeği yok. Bir çok lazer mağdurundan farklı olarak Cem Mede hakkını kanunî olarak arıyor, hastaneyle olan mahkemesi sürüyor. Hastalar bilinçlendiriliyor Hayrunnisa Hastanesi doktorlarından İbrahim Koçak ise hastaların bilinçlendirilmediğini, riskleri söylenirse ameliyat olmazlar mantalitesinin olduğunu düşünmüyor. Kendisi muayenenin sonucunda hastanın bu tedaviden ne kadar yarar görebileceğini, ameliyattan sonra oluşabilecek yan etkileri, riskleri ayrıntılarıyla anlattığını söylüyor. Lazer tedavisinin yanlış uygulanması ve kişilerin tekrar gözlük kullanmaya başlaması konusuna da açıklık getiren Koçak, “Her ameliyatta problem çıkabilir. Bu tür vakalar rutinde görülen şeyler değil. Sadece lazer alternatif. Engel yoksa ameliyat yapılmalı. Teknolojiyle paralel giden bir tedavi. Teknoloji ilerledikçe başarı da artıyor. Problem yaşayan kişiler genele yayılmamalı.” Lazer ameliyatı mağduru Engin Elmas, kendisini ameliyat yapan doktorun gözlük kullandığını görünce tereddüt eder; ama herkesin yaptırıyor olması cesaret verir. Elmas da diğerleri gibi “hayatın boyunca artık gözlük takmayacaksın” cümlelerinden etkilenmiş. Riskler hakkında da yine bilinçlendirilmemiş. Ameliyat öncesi tek hatırladığı, küçük harflerle yazılmış okunması güç kağıtları imzaladığı. Her ne kadar uzmanlar tarafından kişiye uygunluğun ön planda olduğu ve hastanın menfaati ticarî kaygıların da önüne geçtiği söylense de 30 yaşındaki mühendis Yavuz Demirtaş böyle olmadığını yaşadığı bir olayla anlatıyor: “Gözlerim 2,5 numaraydı ve astigmat da vardı. Gerekli tetkiklerden geçtim. Ameliyatın bana yararının yüzde 70 oranında olduğu söylendi. Ben de bunun için ameliyat olmaktan vazgeçtim. Beni ikna etmeye çalıştılar ve oranı yüzde 95’lere kadar çıkarabileceklerini söylediler. Bu değişimi benim sağlımı düşündüklerine bağlamak yersiz.” Her ne kadar uzmanlar, mağdurlar, tedaviden memnun kalanlar bu tartışma içinde yer alsalar da son sözü Amerikan Sağlık Bakanlığı verecek. Uzmanlar, lazerin gözlüğü bırakmayı tamamen garanti etmediğini söylerken, reklamlar bunun aksini söylüyor. LAZER TEDAVİSİNİN RİSKLERİ * Lasik, güvenliği bilinmeyen yeni bir teknolojidir. * Muhtemel tehlikeler ve etkiler lasik için bilinmiyor. * Ömür boyu mükemmel görüş gerçek dışıdır. * Kornea delinmesi, kanama, katarakt ve körlük olabilir. * 18 yaşından küçük ve göz ilerlemesi olan hastalarda lasik uygulanamaz. * Ciddi göz kuruluğu yaşanabilir. * Hassasiyet, parlama, dalgalanma kalıcı olabilir. * Göz kapağı düşebilir. * Gece araba kullanmak risklidir. * Göz numarasının sıfırlanması garanti edilemez. Kaynak: Aksiyon Dergisi

Günün Önemli Haberleri