Latife hanımın mektupları okunmuş
Abone olGazi Mustafa Kemal Atatürk ve eşi Latife Hanım arasındaki mektuplaşmaların saklandığı arşivin kilidinin geçmişte kırıldığı ortaya çıktı.
Atatürk ve eşi Latife Hanım arasındaki mektuplaşmaların
saklandığı arşivin kilidinin geçmişte kırıldığı ortaya çıktı. CHP
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, Latife Hanım’ın koruma
altındaki belgeleriyle ilgili olarak gündeme gelen iddialar
konusunda Türk Tarihi Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf
Halaçoğlu’nun açıklama yapmasını Başbakan Tayyip Erdoğan’a
yönelttiği bir soru önergesiyle istemişti. Yanıt Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in koordinatörlüğünde, Atatürk
Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AKDTYK) Başkanı Prof. Dr. Sadık
Tural ile TTK Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu’ndan geldi. 59 sayfalık
yanıta bakıldığında ise Cumhurbaşkanlığından Başbakanlığa kadar
konuyla ilgili olarak kurumlar arasında yoğun bir yazışma trafiği
yaşandığı görülüyor. Prof. Dr. Halaçoğlu’nun yanıtı aynen şöyle:
HALAÇOĞLU: ARŞİVİ OKUMADIM "Latife Hanım’a ait arşiv belgeleri TTK
Başkanı Halaçoğlu tarafından okunmamıştır. Sadece kamuoyuna
açıklanan hususlar mahkeme envanteri doğrultusunda olmuştur. MÜHÜR
KIRILMIŞ İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliğine, Latife hanım
evraklarının mevcut olduğu torbaların mühürlerinin TTK Başkanı Ord.
Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Genel Müdür Uluğ İğdemir ve Kütüphane
Müdiresi Mihin Lugal tarafından açıldığı ve 28.1.1980 tarihli
yazıyla bildirilen tutanaktaki sayılara göre tadat alınarak teslim
alındığını belirten bir tutanak tutulduğu ve söz konusu bu
tutanağın bir kopyasının İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliğine
verilmek üzere Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’a tevdi edildiği,
26.2.1980 tarihli yazılı ile bildirilmiştir. ARŞİV KASADA DEĞİL
DOLAPTA, MÜHÜR YOK İPLE BAĞLI Atatürk Arşivi Projesi kapsamında,
Latife Hanım’a ait belgelerin birer örneklerini isteyen
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilgi (13.7.2001 tarihli)
yazısına istinaden. Belgelerin saklı olduğu yer 6.8.2001 tarihinde,
kurum başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Kurum sekreteri Nurettin
Özdur, Emekli APK Şube Müdürü Serap Çapanoğlu ve Şube Müdürü Serap
Erkut’tan oluşan bir komisyon tarafından açılmış, Kurumumuza iki
torba halinde getirilen torbaların mühürlerinin kırılmış olduğu ve
iple bağlanmış olduğu tespit edilmiştir. Evraklar tekrar torbaya
konularak bağlanmış ve dosyası ile birlikte arşiv deposunda dolaba
konularak kilitlenmiştir. Dolabın anahtarı TTK Başkanı Prof. Dr.
Halaçoğlu’nda, arşiv deposunun anahtarı da Arşiv Şube Müdüründe
bulunmaktadır. MAHKEME, ARŞİV AÇIKLANMAYACAK-OKUNMAYACAK DEMEDİ
AMA... Arşiv ile bilgiler, sadece mahkeme envanter kayıtlarındaki
bilgiler olup, arşiv tek başına bir kişinin ulaşamayacağı bir
konumda saklanmaktadır. Mahkeme kararında, arşivin açıklanmayacağı
veya okunmayacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Buna
karşılık arşiv, ailesinin isteği doğrultusunda, geçen 25 yıllık
dönemde olduğu gibi gizliliğini korumaktadır." BASINA "OKUDUM"
DEMİŞTİ Önergeye "belgeleri okumadım" yanıtını vermesine karşın,
2.2.2005 tarihinde bir gazeteye verdiği demeçte Halaçoğlu’nun
"Latife Hanım’ın arşivini okudum. Bu belgeler Atatürk’e asla zarar
vermez. Belgelerin açıklanmasından korkanlar, aslında kendileri
için endişeleniyor. Yoksa Atatürk’ün aşkından korkmak için neden
yok. (...) Çuvallar dolusu belge ve mektup var. Ama en çok ses
getirecek olanı galiba boşanma mektubu. Çok etkileyici bir şekilde
kaleme almış. Kaleminden çok etkilendim. Sanırım boşanma mektubu
göz yaşartacak" dediği iddia edilmişti. TTK, CUMHURBAŞKANLIĞI’NA
4.5 AY YANIT VERMEDİ Halaçoğlu ayrıca, Latife Hanım’ın belgelerinin
TTK’da olduğunu da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal
Nehrozoğlu’nun 13.7.2001 tarihli yazısıyla öğrendiğini belirtti.
Nehrozoğlu imzalı yazıda, 21.3.2001’de TTK’ya göndermiş oldukları
yazıya halen yanıt alamadıklarını anımsattı. Nehrozoğlu imzalı
ikinci yazıda bu durum, "Ulu Önder Atatürk’e ilişkin eksiksiz ve
kusursuz bir ’Atatürk Arşivi’ oluşturulması kapsamında başlatılan
çalışmalar sürdürülmektedir. Bu bağlamda, biriminizde bulunan
Latife Hanımefendi’ye ait belgelerin birer örneğinin gönderilmesi
amacıyla yazılan ilgi (21.3.2001 günlü, 1326 sayılı) yazımıza
bugüne kadar herhangi bir yanıt alınamamıştır. Günümüze ve gelecek
kuşaklara ışık tutacak bu çalışmaların aksatılmadan yürütülebilmesi
için İlgi yazı yanıtının çabuklaştırılmasını önemle rica ederim"
deniliyor. "CUMHURBAŞKANLIĞI İSTEYİNCE ARŞİVDEN HABERDAR OLDUM"
Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci yazasıyla "Atatürk’ün eşi merhum Latife
Hanımefendi’nin belgelerinin Kurumumuzda olduğunu öğrendim" diyen
Halaçoğlu, Latife Hanım’ın belgeleriyle ilgili olarak 6.8.2001
tarihinde konuyla ilgili olarak bir tutanak da düzenletti. ESKİ
BAŞKAN ANAHTARI HALAÇOĞLU’NA DEĞİL TTK SEKRETERİNE VERMİŞ
Halaçoğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı’na yanıt verebilmek amacıyla
yaptığı araştırma sonucunda, belgelerin konulduğu yerin şimdiki
yönetimden önce 18 ay görev yapan Başkan Vekilleri Prof. Dr. Neşet
Çağatay ve Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu dönemiyle birlikte
Halaçoğlu’nun durumdan haberdar olduğu tarihe kadar geçen 9.5 yıl
boyunca bilinmediğini ortaya çıkaran ve Halaçoğlu’nun belgelerle
ilk karşılaşmasını anlatan 6.8.2001 tarihli tutanak şöyle: "Evrakla
ilgili yaptığım araştırma sonucu Kurum Sekreterine, Kurum eski
Başkanı Prof. Dr. Yaşar Yücel’in ayrılırken Latife Hanım’la ilgili
bir anahtar verdiğini öğrendim. Ancak Kurum Sekreteri Nurettin
Özdur evrakın içeriğini ve yerini bilmediğini söyledi. Evrakın yeri
araştırıldı, APK Şubesi Müdürlüğünden emekli Serap Çapanoğlu
evrakın kurumda olduğunu, fakat yerini bilmediğini ifade etti. Yine
YİYDİ Şb.Md. Serap Erkut’tan evrakların yeri öğrenildi. Fakat o da
anahtarın kimde olduğunu bilmiyordu. 1983 yılında Kurumdan ayrılan
kütüphane Müdiresi Mihin Lugal’den öğrendiğini ve bunun gizli
kalması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Nurettin Özdur, Serap
Çapanoğlu ve Serap Erkut’tan meydana gelen bir komisyon kurdum.
6.8.2001 tarihinde belgelerin saklı olduğu yer komisyon tarafından
açıldı. Atatürk’ün eski eşi rahmetli Latife Uşaklıgil’in Osmanlı
Bankası Beyoğlu Şubesi ile Ziraat Bankası Harbiye Şubesi’nin
kasalarından alınarak kurumumuza iki torba halinde getirilen
torbaların mühürlerinin kırılmış olduğu ve torbaların iple
bağlandığı tespit edildi. Açılan torbalardan çıkan dosyada kasa
Tespit Zaptları; TTK Başkanı Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal
tarafından 13.2.1980 tarihinde Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar’a
yazılmış yazı; T.C. İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliği’nin Teslim
ve Tesellüm Zaptı; TTK’ya yazılmış yazı; evrakların mevcut olduğu
torbaların mühürlerinin TTK Başkanı Ord. Prof. Dr. Karal, Genel
Müdür Uluğ İğdemir ve Kütüphane Müdiresi Mihin Lugal tarafından
açıldığını ve 28.1.1980 tarihli yazıyla bildirilen tutanaktaki
sayılara göre tadat alınarak teslim alındığını belirten bir tutanak
tutulduğunu ve 26.11.1980 tarihli bu tutanağın bir kopyasının
İstanbul 13’ncü Sulh Hukuk Hakimliği’ne verilmek üzere Ord. Prof.
Dr. Kaynar’a tevdi edildiğini bildiren bir yazı tespit edildi. T.C.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilgi yazısına istinaden,
evrak verilmeyip, mahkeme kasa Tespit Zaptı tutanaklarından bir
liste tanzim edilerek Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne
verildi. Evraklar tekrar torbalara konularak bağlandı ve dosyasıyla
birlikte dolaba kondu ve kilitlenerek anahtar tarafıma teslim
edildi. İşbu tutanak komisyonca imzalandı." Tutanakta sözü edilen
Prof. Dr. Yaşar Yücel, 17.10.1983 ile 16.3.1992 tarihleri arasında
TTK Başkanlığı görevini yürüttü. Prof.Dr. Yücel’den sonra ise
Prof.Dr. Neşet Karadağ ve İbrahim Agah Çubukçu 27.9.1993’e kadar
Başkan Vekilliği görevini sırasıyla yürütmüştü. Halaçoğlu ise
27.9.1993’ten bu yana TTK Başkanlığı yapıyor. YÜKSEK KURUM MAHKEME
KARARINI TTK’DAN İSTEDİ Bir diğer belge de AKDTYK Başkanı Prof. Dr.
Sadık Tural’ın 31.1.2005 tarihinde TTK Başkanlığına gönderdiği
yazıyı içeriyor. Buna göre, "kurumun manevi hamisi" Atatürk’ün
merhum eşi Latife Hanım’ın evlilik dönemine ait hatıraların ve
belgelerin 25 yıl süreyle TTK’da saklanması konusunda bir mahkeme
kararından bahsedildiğini belirten Prof. Dr. Tural, "Konuyla ilgili
görev ve sorumluluklarımızı belirleyebilmemiz ve gereğini ifa
edebilmemiz için anılan mahkeme kararını incelemek üzere 31.1.2005
günü mesai bitimine kadar Yüksek Kurum Başkanlığına gönderilmesini
önemle rica ederim" dedi. Prof. Dr. Tural’ın aynı gün
gönderilmesini istediği mahkeme kararı Halaçoğlu tarafından ertesi
gün, 1.2.2005’te gönderildi. PROF. DR. SADIK TURAL, BAŞBAKANLIĞIN
EMRİNİN NE OLDUĞUNU SORDU Bu arada, Yüksek Kurum Başkanı Prof. Dr.
Sadık Tural, Halaçoğlu’ndan mahkeme kararını istediği gün,
31.1.2005’te Başbakanlığa tek sayfalık bir yazı göndererek
"emirlerinin" ne olduğunu sordu. Halaçoğlu’nun 6.12.2004’teki
açıklamalarıyla gündeme gelen ve medyada çıkan çeşitli haberlerle
giderek büyüyen Latife Hanım’ın belgelerine ilişkin tartışmaları
yazısında ayrıntılarıyla anımsatan Prof. Dr. Tural, "Anayasa’nın
134’ncü maddesi ile 2876 sayılı Kuruluş Kanunumuzun bize yüklediği
görev ve sorumlulukların bir gereği olmak üzere, Anayasa’nın 20’ncu
maddesindeki özel hayatın gizliliği hükmü gözönünde bulundurularak
TTK Başkanlığının bu konudaki işlemlerine esas olmak üzere
emirlerinizin iş’arını saygılarımla arz ederim" dedi. HALAÇOĞLU:
MÜHÜRLER HAKKINDA GİZLİ BİLGİ VERİRİM AMA YAZILI OLMAZ Yine Yüksek
Kurum’dan TTK’ya 3.2.2005 tarihinde bir yazı daha gönderildiği ve
Halaçoğlu’nun, "mühürlü arşiv torbaları, benden önceki başkanlar
döneminde, daha önce de açılmış, başkandan başkana devir teslim
edilmiş. Bana da öyle teslim edildi" sözlerinin anımsatıldığı
görülüyor. Başkan Yardımcısı Zeki Dilek’in imzasını taşıyan yazıda,
"Mühürlü torbalarda bulunan ve teslim, tesellüm işlemleri tutanakla
kayıt altına alınarak TTK’ca muhafaza altına alınan belgelerin
kurum başkanları değiştikçe mühürler fekkedilip evrakların görülüp
sayılarak devir teslime konu edilip edilmediği hususunda Yüksek
Kurum başkanlığına acilen bilgi verilmesini rica ederim" denildi.
Halaçoğlu’nun sekiz gün sonra, 8.2.2005’te verdiği tek satırlık
yazıda, "İlgi yazınızda belirtilen hususta Yüksek Kurum Başkanına
yazılı olmayan gizli bilgi verilebilir" demesi de dikkat çekti.
LATİFE HANIM’IN 9 VARİSİNDEN TTK’YA İHBARNAME Öte yandan Latife
Hanım’ın yeğenleri ile yeğenlerinin çocuklarından oluşan 9 varisi
de 2.2.2005 tarihinde Beyoğlu 9’ncu Noterliği aracılığıyla TTK ve
AKDTYK’na birer ihbarname gönderdi. İhbarnamede Latife Uşşaki’nin
varisleri olarak, mahremiyete bu denli önemli vermiş bir kimsenin
ölümünden sonra da kendisinin özel eşyaları arasında sayılan
anılarını içeren günlükleri, kişisel mektupları, özel notları,
telgrafları velhasıl halen TTK nezdinde nezdinde bulunan tüm
kişisel evrakları ile ilgili olarak, Latife hanım’ın mahremiyet
arzusuna saygı gösterilmesi gerektiği vurgulandı. İhbarnamede,
"Latife Uşşaki’nin ölümünden sonra bazı belgeler aile efradı
tarafından görülmüş olup, her ne kadar belgelerin bazıları tarihi
şahsiyetler tarafından gönderilmiş veya bu kişilere Latife Hanım
tarafından gönderilmiş olsalar da bu belgelerde kamuoyunu
ilgilendiren ve tarihe ışık tutabilecek hiçbir husus
bulunmamaktadır" denilerek, belgelerin kurumda saklanmaya devam
edilmesi ve "kısmen de olsa" basına "verilmemesi" istendi. YASAĞIN
DEVAMI İÇİN ÇANKAYA KÖŞKÜ DEVREDE Varisler ihbarnamenin bir
örneğini de "bilgi için" Cumhurbaşkanlığına iletti.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu da "gereğinin
yapılması için" ihbarnaminin fotokopisini 8 Şubat’ta AKDTYK’na
gönderince, Yüksek Kurum da hemen aynı gün yazıyı "bilgi ve gereği"
için TTK’ya ulaştırdı. Kaynak: www.milliyet.com.tr