Laikliğe muhtıra verildi!
Abone olBaykal, Meclis Başkanı Arınç ve Erdoğan'a yönelik eleştirilerini artırıyor. Baykal'ın hedefinde saldırılar var.
CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'yi laiklikten, demokrasi aracılığıyla
mahrum etmek isteyenlerin kaybetmeye mahkum olduklarını belirterek,
''Ama bu kaybındemokrasinin de kaybı şeklinde ortaya çıkmamasını
sağlamak, demokrasiye inanan insanlar olarak hepimizin görevidir.
Onların kaybı Türkiye'nin kaybı olmamalıdır'' dedi.
Baykal, partisinin İstanbul İl Örgütü tarafından Conrad Oteli'nde
düzenlenen ''Biz Hazırız'' toplantısının açılışında konuştu. Son
zamanlardaki gelişmeler ve Danıştaya yapılan saldırının, toplumun
yaşanan gelişmeleri daha iyi kavramasına neden olduğunu belirten
Baykal, toplumda, ''Ne oldu, nereye gidiyoruz?'' sorularının çokça
sorulmaya başlandığını söyledi.
Baykal, on binlerce kişinin laiklik anlayışı üzerinde dayanışma
sergilemesi ve olayların siyasi boyutunun farkına varmasının önemli
bir tablo yarattığını ifade ederek, devletin bazı temel
kurumlarının çok net ve açık bir tavır takındığını vurguladı.
Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üniversitelerimiz, yargı organlarımız, çeşitli kuruluşlarımız
bukonuda üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine
getirmişlerdir. Sivil toplum bu işi sahiplenmiştir. Bu manzaranın
Türkiye'deki bütün kurumlar tarafından sevinç ve memnuniyetle
karşılandığını görüyoruz. Ülkede laiklik krize girdiği zaman bu
konuda etkinlik sergilemesi beklenen kurumların bile, 'Toplumun bu
işe sahip çıkmasından mutluluk duyuyoruz, bu sahiplenme sürekli
olmalıdır, bu sahiplenme önemlidir' demiş olması, Türkiye'de çok
önemli bir zihniyet değişiminin ortaya çıktığını gösteriyor. Yani
kendisini bu konuda görevli sayan kurumlar bile, 'Ne güzel, toplum
bu işe el koyuyor, sevinç mutluluk duyuyoruz. Evet bu, kurumların
işi değil, toplumun işi, toplum bu işi çözmeli, budoğrultuda çok
sevindik, bu sahiplenmeden büyük mutluluk duyduk ama bukalıcı
olmalı' demiş olması, aslında Türkiye'de laikliği kimin koruması
gerektiği konusunda çok önemli bir zihniyet değişiminin işaretidir.
Sivil toplumun, halkın, milletin, kadın ve erkeklerin, hepimizin bu
konuda sorumlu olması gerektiğini Türkiye'de kurumların da kabul
ediyor olması, fevkalade güzel bir gelişmedir.''
TOPLUMUN LAİKLİĞE SAHİP ÇIKMASI
Deniz Baykal, laik demokratik Cumhuriyet'e, Türk halkının hep
birlikte sahip çıkması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Ama şaşırtıcı olan şey şu: Türkiye'de toplumun laikliğe sahip
çıkmasından memnuniyet duyması gereken sivil siyasetçilerin,
iktidar kesiminin bundan rahatsızlık içine girdiğini görüyoruz. Bu
ibretle değerlendirilmesi gereken bir manzara. Bu Anayasa'ya göre
hükümet olansiyasi kadro, halkın, toplumun, milletin laikliğe sahip
çıkıyor olmasından kıvanç ve mutluluk duyması gerekirken, bundan
rahatsız olduğu, sivil toplumun sahiplenmesinin onları tedirgin
ettiği ortaya çıkıyor.
Öyle anlaşılıyor ki onların laiklik konusundaki husumetleri, bu
demokratik gelişmeyi değerlendirmelerine de engel olmuştur.
İktidardaki siyasi kadro bilmelidir ki halk, millet laikliğe
sahipçıkarsa, onlar laikliğe karşı verdikleri mücadeleyi belki
kaybederler ama demokratik bir hukuk devleti içinde yaşama ve
varolma haklarını güvenceye alırlar. Bunun bile farkında değiller.
Bu süreç önemlidir.
Biz demokrasiyi istiyoruz, laik demokratik Cumhuriyeti de
istiyoruz. İkisini birlikte istiyoruz. Demokrasinin, laik
demokratik cumhuriyeti etkisiz kılmasının bir prosedürü, aracı,
yöntemi haline indirilmesini hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.
Türkiye, 'laiklik mi, demokrasi mi' tercihini yapmak zorunda
değildir. Hem laiklik, hem demokrasi, ikisinibirlikte tercih
ediyoruz. Ama biri çıkıp 'demokrasi olursa laiklik olmayacak'
diyorsa. Bu sadece onları değil, Türkiye'yi de büyük güçlüklerle
karşı karşıya bırakır.''
'LAİKLİĞE KARŞI ÇIKANLAR KAYBETMEYE MAHKUMDUR'
CHP Lideri Baykal, laikliğe karşı çıkanların kaybetmeye mahkum
olduklarını ifade ederek, ''Türkiye'yi laiklikten demokrasi
aracıyla mahrum etmek isteyenler kaybetmeye mahkumdur. Ama bu
kaybın demokrasinin de kaybı şeklinde ortaya çıkmamasını sağlamak,
demokrasiye inanan insanlar olarak hepimizin görevidir. Onların
kaybı Türkiye'nin kaybı olmamalıdır.
Laikliği ortadan kaldırma mücadelesi verenlerin kaybı, Türkiye'nin,
demokrasinin kaybı olmamalıdır. Demokrasiyi kaybetmeden, onları
etkisiz kılmak zorundayız'' diye konuştu.
Baykal, Türkiye'de başka sistemleri sıkıştıran krizler
geliştirilmek istendiğini de belirterek, bir krizin de ulusal
bütünlükle ilgili olduğunu savundu.
Deniz Baykal, bu krizin kendini şiddet ve terör biçiminde
gösterdiğini anlatarak, ulusal bütünlüğe ve laik cumhuriyete karşı
şiddet ve terörün olduğunu kaydetti.
Laik demokratik cumhuriyete ve ulusal bütünlüğe karşı
gerçekleştirilen şiddet ve terör hareketinin birbiriyle etkileşim
içinde olduğunu savunan Baykal, bunların birbirinden güç aldığını,
himaye ve destek gördüklerini ileri sürdü.
Baykal, laik demokratik düzene karşı çıkanlar ile Türkiye'nin
ulusal bütünlüğünü ortadan kaldırmak isteyenler arasında açıkça
itirafedilmeyen bir bağlantı bulunduğunun her geçen gün daha iyi
anlaşıldığını iddia etti.