La havle vela kuvvete…
La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim diyorum.
Allah’tan sabır diliyorum ve iyilik...
Çocuklarımıza bırakacağımız mirası düşünüyorum. Bu kirli ve
arsız dünya da nelerle uğraşacaklarını düşünüyorum, onlar adına
üzülüyorum.
Çabaladıkça, sesimizi duyurmaya çalıştıkça, daha mı
batıyoruz?
Renkli camın önüne geçen, isimlerinin önünde ünvanları bulunan
adamlar/kadınlar ve son derece basit/sığ açıklamaları, terör
estiren açıklamaları…bunlar gerçek mi, gerçekse lütfen teker teker
gelin, hepinize yetişemiyoruz hissi uyandırıyor, ben de, sen de,
onda, bizlerde…
Boş boş bakışlarla konuşan sanatçı(!) kişisi, Edirne’den sonra
cürmü olmayan kitle, tükürdüğünü milletin gözüne baka baka yalıyor,
üstüne bir de ona buna laf atıyor; ‘’hey sen kendine gel,
sahtekar’’diyemiyoruz, kalıyoruz oturduğumuz yerde…
Nerede gurur, nerede vicdan, nerede mertlik, nerede istikrar,
nerede nerede nerede ?
Nerede fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür ?
Tam Okan Bayülgen gibi başarılı bir televizyon çocuğunun
ellerimiz arasında yok oluşunu izlerken, açıklama yaparken,
kameraya boş gözlerle bakarken, ‘’ruhun nerde senin yahu, nerede
unuttun’’ derken, aaaa evet yaaa, aynı boş bakışları daha önce
nerde görmüştük diye hafızamızı çatlatırken, tam o anda, evet evet!
polat alemdar da böyle bakıyordu derken, aslında benim sanatçı
olarak dahi görmediğim, ‘’figüran mıydı bu yahu’’ diye arkadaşıma
sorduğum, sonrasında o RTE karşısında bakışı, attığı twittler,
beyaz tv de ki açıklamaları derken, evet evet diyorum aynı bakış,
aynı ruhsuzluk, aynı cibilliyetsizlik, aynı pişkinlik ve hepsi
tesadüf olamaz diyorum, bunlar tesadüf olamaz, neler oluyor,
ülkemin sanatçısı deliriyor mu, baskılara dayanamadı mı, majör
depresyon mu yaşıyor, işkence odalarına çekiliyor da bunlar,‘’ya
herru ya merru’’ mu diyorlar , hey! ülkemin sanatçısı neler oluyor,
kış uykusu mu? Ne bu? Sizde mi brütüs?
Hamile misin terbiyesizsin!
Diyor tasavvuf uzmanı, bakkalın çırağı demiyor bu lafları,
kahvede 7/24 oturan hasan efendi de demiyor, benim taksi şoförüm de
demiyor, bir tasavvuf uzmanı diyor sayın okuyan…
Tasavvuf uzmanı ne demekmiş ona bi göz atalım; kalbi saf yapmak,
kötü huylardan temizlemek, iyi huylarla doldurmak demek. Tasavvuf
kalbin ve ruhun temizlenmesi yollarını öğretir.
Ama eğer söz konusu tasavvuf uzmanı mesneviyi okuyarak uzman
oldum diyorsa; ben/sen/biz/siz/onlar, hepimiz tasavvuf uzmanıyız,
hepimiz.
Anlamak kelimesi girer burada devreye, oldun(tasavvuf uzmanı)ama
anladın mı?
Ne okuduğunu anladın mı? Twitter da olsam nerenden anladın
derdim , burada asla söylemeyeceğim!
Din alimi misin gerçekten? Kalbini temizledin mi gerçekten?
İyiliklerle doldurdun mu gerçekten? Tasavvuf okudun da anladın mı
gerçekten? Kalbin saf mı?, Kötülüklerden arındın mı?
Peki sorarım sana ey din alimi, ey tasavvuf uzmanı, ey falan, ey
filan, hamile kadınların özgürlüğünden ne istersin?
Neden onları estetik bulmazsın?
Siz kadın sesinden de etkilenirsiniz, bahse girerim, açık ve
dekolteli kadına bakış açınızı niye hep beraber tahmin ettik ki?,
siz kapalı kadından da etkilenirsiniz ve gözleri sürmeli
kadından…hem etkilenirsiniz, hem de terbiyesiz bulursunuz.
Etkilenirsiniz akabinde aşağılarsınız, hem siz çok etkilenirsiniz,
kanatlı kanatsız reklamlardan, etkilenirsiniz ve ‘bre
terbiyesizler’ diye haykırırsınız.
Siz; bu size göre açık zihniyetleri sorgularken,tam orada
sıkışmışken, duyarlı insan, ‘’nolacak bu memleketin hali’’ der,
çocuk tecavüzleri, ensest ilişkiler, kadına şiddet, 13/15 yaşında
ki kızların dedeleri yaşında adamlara satılmasına sessiz
kalırsınız, neden acaba?
İnsan neden sessiz kalır ki?
İnsan neden bunlara sessiz kalıp, hamile kadınlara terbiyesiz
der ki?
Ülkemiz de yaşanan bu acı gerçeklere sessiz kalan, neden
kanatlı/kanatsız reklamlarından rahatsız olur ki?
Ülkemiz de yaşanan bu acı tablo ya sessiz kalanla, kadının her
uzvundan etkilenen neden hep aynı havuz da olur ki?
Aynı zihniyet?
İnsan neden, sessiz kalır ki?