Son yılların fenomen dizisi La Casa de Papel, 3. sezonuyla 19 Temmuz’da Netflix’te yayınlanacak. Dizi kültürü dergisi Episode’a konuşan dizinin yaratıcısı ve senaristi Alex Pina çeşitli açıklamalarda bulundu.Pina, aylarca konuşulan İstanbul karakteri hakkında açıklama yaptı. Efsane dizinin senaristi dizide İstanbul değil Ankara karakteri planladıklarını anlattı.Pina, “Ankara isminde bir kadın karakter fikri oluşmaya başlamıştı. Ankara rolü için bazı oyuncularla görüştük ama yapım aşamasında vazgeçtiğimiz karakterlerden biri oldu. Bazı oyuncularla görüştük ama hiç Türk oyuncuyla görüşmedik” dedi.Dizinin ilk iki sezonunda ekip darphaneyi soydu, üçüncü sezonda ise çok daha büyük bir soyguna girişiyor. Oyuncular, gerçek hayatlarında da hırsızlık yaptıklarını şöyle anlattı:Denver (Jaime Lorente): Ergenliğimde arkadaşlarımla çok hırsızlık yapardım. Genelde karnımızı doyurmak için. Özellikle büyük süpermarket zincirlerine girer karnımızı doyuracak kadar çalardık. Asla küçük esnaf, bakkal soymadık.Berlin (Pedro Alonso): Şeker çaldım.Lizbon (Itziar Ituno): Diş macunu çaldım. Sebebini söyleyemem.Stokholm (Esther Acebo): Bir lolipop çaldım. Sonra vicdan azabı çekip lolipopu geri götürdüm.İnternette karakterlere verdiğiniz şehir isimleriyle ilgili bir sürü teori dolanıyor. İsimleri belirli bir amaçla mı verdiniz? Neyi temsil ediyorlar? Yaratıcı ve senarist Alex Pina: Şehir isimleri fikrinden önce gezegenlerimizin isimlerini kullanmayı düşünüyorduk. Sonra üstünde Tokyo yazan tshirtlü biri geçti ve şehirlerin duygusal değerleri olduğunu ve fikirler uyandırdığını düşündük. Hangilerinin daha iyi tınladığına baktık. Karakterlerin kişiliğine uygun birçok şehir ismi arasından bir seçimde bulunduk. Berlin karakteri, Berlin şehri gibi örneğin. Nairobi, daha etnik.Yönetmen Jesus Colmenar: Tokyo, manga ve anime karakterleri gibi.Alex Pina: Dolayısıyla isimlerin tınısına ve karakterleri tam olarak yansıtıp yansıtamayacaklarına baktık. Moskova mesela bir işçi.3. sezona dair sizi en çok ne heyecanlandırıyor? Ve 4. sezon çalışmaları başladı mı?Jesus Colmenar: Evet, dördüncü sezonu çekmeye başladık.Alex Pina: İzleyicilerin 3. sezona nasıl karşılık verecekleri büyük bir heyecan yaratıyor. Birinci ve ikinci sezondan daha kompleks bir hikaye anlatımına sahip ama tabii ki La Casa de Papel DNA’sı taşıyor. O yüzden izleyicilerin reaksiyonunu çok merak ediyoruz. Daha iyi olduğunu düşünüyoruz.Jesus Colmenar: Gösterime girmeyi dört gözle bekliyoruz. İzleyicinin tepkisini çok merak ediyoruz. Birinci ve ikinci sezon ile insanların ilgisini çekebilmeyi başardıysak, bu sezonla da bunu başarabiliriz.Dördüncü sezonda daha fazla çılgın karakter eklenecek mi?Alex Pina: İtinayla...Üçüncü sezon senaryosunu okuduğunuzda neler hissettiniz ve sizi en çok ne heyecanlandırdı?Pedro Alonso (Berlin): Üçüncü sezonda yazarlar bir üst segmentten girmişler konuya. Daha rafine bir senaryo duruyordu karşımda diyebilirim. Çetenin daha önce bir hedefi vardı ve onu tamamladı ama artık sağlam bir motifleri var -her an her şey olabilir-. Ve mücadele aslında şimdi başlıyor.Alvaro Morte (Profesör): Üçüncü sezonda anlatacağımız hikâye önceki bölümlerde anlattığımız hikâyeyi aşıyor ve daha büyük bir hikâye barındırıyor. Karakterler ve hikâye öyle bir gelişime uğradı ki oldukları yerde kalamazlardı. Devamı gelmeliydi. Elinde bir altın külçe varsa ondan neler yapabileceğine bakmalısın. Onun nelere dönüşebileceğini merak edersin. Biz de bunu değerlendirmeliydik. Nelere dönüşebileceğini, daha ne kadar büyüyebileceğini görmek, gerçekten çok heyecan verici.Itziar Ituno (Lizbon): Ben üçüncü sezonun senaryosunu okuduğumda çok mutlu oldum. Karakterimin değişime uğrayıp boyutlanması beni çok heyecanlandırdı. Birinci ve ikinci sezon senaryo anlamında büyük ekoldü ama bu sezonun çok daha büyük olduğunu söyleyebilirim. Bu sezon, sosyal içerikli ve bulunduğumuz topluma dair ayna tutan daha fazla mesaj barındırıyor.Karakterlerinizden ne öğrendiniz ve en çok sevdiğiniz yönleri nedir?Alvaro Morte: Profesör’ü kendime en yakın bulduğum özelliği, çalışmayı sevmesi ve bundan çok büyük keyif alması. Hedefine odaklı kalıp bu şevkle yapması beni çok etkiledi, aynı zamanda bu özelliklerini kendime de yakın buluyorum. Çok net bir duruşu var. Çok zeki ve akıllı ama bu denli çaba sarf etmeseydi hedefine ulaşamazdı. İşine adadığı zaman umurunda değil. Zeki olmak tanrı vergisi olabilir ama sıkı çalışmak, kendini işine adamak senin kararındır. Elde etmek istediklerin için emek vermek zorundasın. Profesör’ün en çok beğendim tarafı da bu.Pedro Alonso: Berlin, çok rafine bir karakter ve onu oynamak, her oyuncu için bir lütuf. Bu karakteri oynarken çok ayrıcalıklı hissettim her daim. Bir oyuncu için çok büyük bir hediye Berlin karakteri. Çok katmanlı ve değişken bir yapıya sahip. Yorumlaması çok keyifli. Her ne olursa olsun hedefe odaklı kalması beni çok etkiledi. Hayatta bizi hedefimize giden yoldan saptıran çok fazla etken olabiliyor ama Berlin tüm sakinliğiyle yolundan sapmıyor. Bunun dışında korkunç bir karaktere sahip diyebiliriz. Itziar Ituno: Rachel’in en çok sevdiğim yönlerinden biri çok hassas olmasına rağmen her hücresiyle hayatı deneyimlemekten korkmaması. Başından geçen kötü ve şiddet dolu evliliğine rağmen kendini aşka açıyor ve hayatına devam ediyor. Korkularının üstüne gidiyor ve kendini deneyimlemeyi tercih ediyor. Bazen prensipleri ona engel oluyor ama onları aşıp yeni prensipler ediniyor. Eski hayatını terk edip yeni dünyasından kendinden vazgeçmeden yeni bir yer ediniyor. Özünde çok güçlü bir karakter; gücünü de empatisine ve aşka olan inancına borçlu.Bu sezonu çekerken en çok eğlendiğiniz ya da sevdiğiniz sahneler hangileriydi?Pedro Alonso: Ben en çok şarkı söylediğimiz sahneyi çekerken çok mutlu oldum. İlk kez şarkı söyledim. Daha önce bir çekimde deneyimlediğim bir şey değildi. Ve bu sahneyi kardeşimle (Alvaro Morte’ye bakar) çekmek, hayatımın en güzel anlarından biriydi. Şimdiyse sürekli şarkı söylemek istiyorum.Alex Pina’nın prodüksiyonları her daim ahlak ve değer çerçevelerimizi sorgulatıyor. Canlandırdığınız karakterler ve aşkları neyin refleksiyonu?Jaime Lorente (Denver): Denver karakteri tipik bir İspanyol. Alt sınıfı temsili ediyor. Varoşlarda büyümüş. Gündemi sokak kavgaları, kriminal eylemler, uyuşturucuya bağlı partiler ve şiddetten ibaret. Güdüsel hareket eden bir yapıya sahip. Ama özünde yaralı bir hayvan gibi. Kalkanları var ama en derinlerinde hassas ve duygusal bir yapıya sahip. İspanya’nın banliyöleri onun gibi gençlerle dolu.Esther Acebo (Stockholm): Monica birinci sezonda toplumun kurallarına uygun hareket etmeye çalışan ve standartları olan bir kadın. Sert ama duygusal değerleri yüksek olan Denver ile birlikte olmaya başlayınca kendisini baskılayan değerlerden kurtulup çeteye dahil olur ve daha ait hisseder. Aslında yapılarına bakılırsa asla bir araya gelecek iki insan değillerdir ama birlikte olduklarında aralarındakinin gerçek aşk olduğunu görürüz.Ekip, iki sezonda darphaneyi soydu, üçüncü sezonda ise çok daha büyük bir soyguna girişiyor. Peki, siz çocukluğunuzda kimden ne çaldınız?Jaime Lorente: Ergenliğimde arkadaşlarımla çok hırsızlık yapardım. Küçük şeyler çalardık. Genelde karnımızı doyurmak için. Öğlen molalarında büyük süper market zincirlerine girip, cips, tatlı ve meşrubat çalardık. Ama asla küçük esnafları soymazdık. Sadece büyük marketlere girer karnımızı doyurur çıkardık.