Kuzu, başkanlık sistemini işaret etti
Abone olAnayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir çalışmalarının olmadığını belirterek, <br/>başkan...
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, seçim barajının
kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir çalışmalarının olmadığını
belirterek,
başkanlık sistemi işaret etti.
AK Parti Keşan İlçe Teşkilatı’nın iftar programı nedeniyle ilçeye
gelen AK Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu
Başkanı Burhan Kuzu, İHA’ya özel açıklamalarda bulundu.
Seçim barajının kaldırılması için başkanlık sistemini işaret eden
Kuzu, “Seçim barajını aşağıya çekmek gibi bir çalışmamız yok. Yüzde
10’luk baraj yüksektir, doğrudur. Ama baraja rağmen bu ülkede 4
partili koalisyonlar oluyor. Bu baraj yüzde 5’e çekilse en az 10
tane parti gelir. 5’li koalisyonlar dönemi başlar. Koalisyonların
da bu ülkeyi ne kadar perişan ettiğini bin kez gördük. O bakımdan
böyle bir çalışmamız yok. Belki partilere yapılan yardımlarda bir
değişiklik olabilir. Barajı ne zaman kaldırırız, geçeriz başkanlık
modeline, o zaman bütün barajlara son. O zaman baraja gerek
kalmıyor. Kaldı ki barajı koyan biz de olmadık. Bu barajı bazı
partilerin Meclise girmelerini engellemek için zamanında
koymuşlardı. Ama o barajı koyanlar, kendileri bu barajın altında
kalmışlardır. Yüzde 10’luk baraj maalesef lazım. Çözümü de
söylüyoruz. Geçelim başkanlık modeline, o zaman barajı tamamen
kaldıralım” diye konuştu.
"CHP DARBELERE HER ZAMAN DESTEK OLDU"
Burhan Kuzu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın, ABD Dışişleri
Bakanı John Kerry’ye yönelik sözlerini eleştiren CHP Genel Başkanı
Faruk Loğoğlu’na da eleştirerek, “CHP darbeye her zaman destek
vermiştir” dedi.
Burhan Kuzu, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Mısır’daki darbeyle
ilgili yaptığı ’Mısır’da ordu demokrasiyi yeniden inşa etmek için
yönetime el koydu ve yine sivil bir yönetim oluştu’ şeklindeki
açıklamalarına inanmak istemediğini belirterek, “İnsan inanmak
istemiyor. Ben de tepkimi böyle göstereyim. Herhalde böyle
dememiştir. Bütün ajanslara düştü, hiçbir yalanlama da gelmedi. Bir
çeviri hatası var gibi geldi bana önce ama böyle olmadığı da
anlaşılıyor. CHP açısından bir sorun yok. CHP zaten darbelere her
zaman destek oldu. O konuda bir tereddüt yok. 27 Mayıs’tan tutun 22
Nisan’a kadar bütün darbelerin yanında yer aldı. Fakat ABD
Dışişleri Bakanı’nın bu yöndeki yaklaşımı, çok tehlikeli bir
yaklaşım. Eğer siz bir ülkedeki demokrasiyi yok etmek için darbe
gerekçesi ve sokaktaki adam sayısını sayarsanız, işin içinden
çıkamazsınız” şeklinde konuştu.
"ALLAH AKIL FİKİR VERSİN"
Kerry’nin sözlerinin riskli sözler olduğunu dile getiren Kuzu,
“Kerry’nin böyle diyeceği, darbe karşısındaki Amerika’nın da
tutumundan belliydi. Darbe lafını hiçbir zaman kullanmadı. Mısır
olarak özel bir durum ama bu ülke genelinde ve dünya genelinde çok
risk getirecek bir sözdür. Her hükümet, her sandıktan, her seçimden
sonra sokağa dökülen birkaç kişi ‘Biz bunu istemeyiz’ derse, darbe
gerekçesi olabilir. O zaman seçim neden var, sandık neden var? Bu
bakımdan Allah akıl fikir versin" dedi.
ANAYASA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
Yeni anayasa çalışmalarıyla da ilgili bilgi veren Kuzu şöyle
konuştu: “Anayasa çalışmaları devam ediyor. Meclis’te, uzlaşma
komisyonu şu anda çalışmalarını sürdürüyor. Eylül-Ekim’e kadar ne
olur bilemiyorum. Yeni bir anayasa olur mu onu da bilemiyorum.
Sayın Başbakanımız’ın belirttiği gibi, kaç maddede uzlaşma
sağlandıysa, bunları genel kuruldan geçirelim şeklinde bir çağrısı
oldu. Muhalefet buna pek sıcak bakmadı ama bundan sonra
değerlendirebilir”.
"HAKİM VE SAVCILARIMIZ ÇOK CİDDİ ZAN ALTINDA BIRAKILMIŞTIR"
Pazartesi günü Silivri’de görülecek olan Ergenekon duruşmasıyla
ilgili de konuşan Burhan Kuzu, CHP’nin duruşmalara müdahil olmasına
karşı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ergenekon sürecinde ve
Balyoz davalarında CHP bunu hep yaptı. Sivil toplum kuruluşlarının,
derneklerin elbette açıklamaları olabilir. Ama bir siyasi partinin
böylesine fiili bir hareket içerisinde olmasını anlayamıyorum.
Doğru da bulmuyoruz. Siyasi parti bunu yapamaz, yapmamalı. Böyle
bir şey dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Özellikle de Silivri’deki
yargılamayı, Hitler’in kampına benzeterek, adalete çok ciddi
anlamda bir gölge düşürülmüştür. Oradaki hakim ve savcılarımız çok
ciddi zan altında bırakılmıştır. Bunu doğru bulmayız. Yasama,
yürütme, yargı ayrımında yargının bir yeri var. Yasama, yürütme,
yargıya talimat verme telkininde bulunamaz. Hiç kimsenin de böyle
bir hak ve yetkisi yok. Bu yapılan aslında baskıdır, gövde
gösterisidir. Hakim ve savcıların gücünü korkutmaktır. O nedenle
bunlar yargıya baskıdır ve suçtur. Bunların yapılmasını doğru
bulmam.”
(İHA)