Kutsal dönek avcısı

Nazım ALPMAN nazimalpman@internethaber.com

Kim ne derse desin Ertuğrul Özkök ülkenin fikir hayatını hallaç pamuğu gibi atan müthiş bir “entellektüel dinamo” olma işlevini giderek artan bir önemle sürdürüyor.

Kendisi “sol cenahı” yıllar önce “Elveda Proletarya” diyerek terk etse bile, sol ile olan iç hesaplaşmasını bir türlü bitiremiyor.

Gençliğinde kendisini “devrimci bir öğrenci” olarak tanımlarken şimdi ülkenin en büyük patronlar kulübü TUSİAD’ın “onurlu” bir üyesi haline gelme sürecinin çapraşık yönlerini sürekli olarak kendi dışında arama uğraşını büyük inatla sürdürüyor.

Bunun en sivri yanları da, eski siyasi görüşlerine karşı özeleştiri yapan birini buldu mu ortaya çıkıyor. Heyecanla konun üzerine atılıyor:

-Hah, işte bir dönek daha! Helal olsun senin cesaretine, şapka çıkartıyorum.

Döneklik, Özkök’ün çabalarıyla “sövgü” olmaktan çıkıp “övgü” haline gelecek.

Zaten Özkök bunu açık olarak da yazmaktan kaçınmıyor:

“Döneklik kavramını her zamanki gibi olumlu anlamda kullanıyorum!”

Bu heyecan dalgasına Ahmet Hakan’ın “Madımak’ta yakılan insanlar” için yaptığı bir özeleştiri neden olmuş. Hakan Pazar günkü yazısında, Sivas olayları sırasında yananlardan değil de yakanlardan yana tavır aldığı için üzgün olduğunu söylüyordu.

Ahmet Hakan eskiden inançlı bir müslümandı, şimdi de öyle…

Ertuğrul Özkök eskiden sosyalist değerlere inandığını söylerken şimdi kapitalizmin yılmaz savunucusu olduğunu belirterek bütün ihtişamıyla “dönekliği” hak ediyor. Oysa Ahmet Hakan, Özkök’ün aşırı iyimserlikle kucakladığı gibi Müslümanlığı terk edip, başka bir dine geçmemiş ki…

O nedenle Ahmet Hakan’a “dönek” demek çok erken atılmış bir havai fişek olmaktan öteye gidemez.

Hakan’ın Özkök kıvamında bir dönek olabilmesi için, İslamcı gençlerin “vur-vur inlesin Patrikhane dinlesin” sloganları attığı yerde (Fener’de) inançlı bir Hıristiyan olduğunu beyan etmesi gerekir.