Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Bugün Depremin yedinci günü bitti.
Yazamadım…
Elim kalem tutmadı…
Kaç kez oturdum klavye başına, elim titredi, gözüm yaşlandı. Yazamadım…
Büyük Depremi yazacak gücü ancak buluyorum.
“Küçük acılar dillendirilebilir, büyük acılar ise dilsizdir” demiş Senaca.
Yine de yazmadan edemedim, bu ülkenin bir aydını olarak böylesi büyük bir felakete sessiz kalamadım.
Depremi bir hafta önce tam olduğu saatte bitirebildim bu yazıyı…
***
Telefondaki ses “Hocam, herkes birşeyler yapabilmek için can atıyor. Kurtuluş Savaşı gibi bir şey oldu.” diyor.
Haklı, bence Deprem’in manşeti bu: Kurtuluş Savaşı gibi bir şey oldu!
Bir milli ruh harekete geçti…
Türkiye milletçe ayağa kalktı!
Depremi, fay hatlarını, müteahhitleri, yapı kontrol firmalarını, ilk günlerdeki ihmalleri, siyasetçilerin şovlarını, arama kurtarmayı, deprem eğitimini, toplumsal travma tedavisini, şehirlerimizi yeniden yapmayı konuşacağız.
Çok konuşacağız…
Mesele sadece binaları yeniden yapmak değil, bu acıyı sağaltmak belki yıllar alacak…
Bu bir milat olsun diye uğraşacağız, yazacağız, sorgulayacağız…
Ölen öldüğüyle kalmasın diye sorumluları, ihmalleri konuşacağız…
Deprem Ülkesi olmayı konuşacağız…
Geleceği nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız…
***
Ama ben bunlardan önce, son bir haftada dirilen milli ruhu konuşmak istiyorum.
Bir milli ruh!
Belki 15 Temmuz’da yaşadığımız gibi bir şey…
Afetin büyüklüğünü ikinci gün fark etti tüm ülke; afetin şiddetini, devletin yetersizliğini, enkaz altındakilerin sesini, yıkıntı başındakilerin feryadını…
Duyan bölgeye koştu!
Eline bir kazma alıp yola çıkan mı dersiniz…
Dünyanın öbür yarısında yardım kampanyası açan mı dersiniz…
Danasını satıp yardım parasını kaymakama teslim eden köylü mü dersiniz…
Arama kurtarma gönüllüsü olan on binler mi dersiniz…
Enkaz altında doğum yaptıran doktur mu dersiniz…
Tofaş arabasına evindeki tek yorgan döşeği koyup yardım için yola çıkan gecekonduda yaşayan garibanı mı dersiniz…
Sabahlara kadar yardım çağrılarını sosyal medya üzerinden organize eden mi dersiniz…
Tırları yükleyip yardıma gönderen işadamları mı dersiniz…
***
Bu selin koordine edilemediği bariz, ama ben onu demiyorum.
Dediğim hep birlikte milletçe bir acıyı duymamız…
Bir feryatta birleşmemiz…
Gözyaşlarında ve yasta tek olmamız…
Herkes kendince, elinden geldiğince, dili döndüğünce bir feryat bir figan…
Bir sel gibi aktı 85 milyon oraya….
Kurtuluş Savaşı gibi bir şey oldu.
Pelerinsiz kahramanlar koştu milletin bağrından…
Yediden yetmişe, farklılıklarımızı bir kenara bıraktık, bir olduk o acı için…
Sağcısı solcusu, zengini fakiri, Türk’ü Kürdü, genci yaşlısı…
***
Hele gençler!
Herhalde şuan Antep’te, Maraş’ta, Hatay’da kimler yardıma koştu diye baksak yaş ortalaması 30’un altındadır. Belki 25’lerinde…
Z Kuşağı denilerek ötekileştirilen gençler…
Geleceğimiz olan gençler…
Kazma kürek vururken o yüzlerdeki ruh…
Bir milli ruh şeklinde koşturdular enkazdaki kardeşlerine…
“Hiç tanımadığınız insanlar için buralara geldiniz” diyor bir depremzede…
Yardım toplama faaliyetlerinde koşturandan depremzedelere applikasyon yazana…
Arama kurtarma gönüllüsünden yardım çadırı kurana…
“Asım’ın nesli, nesilmiş meğer” dediği şairin…
Millete inancımızı güçlendiren tablolar yaşadık…
***
Peki ya depremzedeler…
Enkaz altındakilerin nezaketine ne dersiniz?
“Acele etmeyin biz iyiyiz” diyen mi dersiniz…
“Evlatlarım” diyerek arama kurtarma ekiplerinin alnından öpen mi dersiniz…
“Ben ümidi kesmiştim, Allah razı olsun geldiğiniz için” diye sakince yıkıntı altından dua eden mi dersiniz…
Enkaz altında üç gün kalıp, çıkınca enkazda kalan kitapları için üzülen mi dersiniz…
Deprem yardımı alırken “Bu fazla!” diyerek geri bırakan mı dersiniz…
Enkazdan çıkıp başkalarını kurtarmaya koşanlar mı dersiniz…
Depremzedeler milletimizin kim ve ne olduğunu gösteriyor…
Bakmayın hırsızlık, yağma, fahiş fiyat artışı haberlerine. Her millette, her toplumda çıkabilecek üç beş rezile…
Kahir ekseriyet, yüzde 99,99 acıda ve kederde birleşti…
Biz millet olmanın ne olduğunu dar zamanda gösteren bir milletiz…
Edebi, medeniyeti, Anadolu İrfanını dünyaya öğretmiş bir milletiz.
Kurtuluş Savaşı gibi efsaneler yazmış bir milletiz.
***
Sözü getireceğim yer şu:
Ne olur, ne olur enkazlar kalkana kadar sürmesin bu milli ruh!
Türk’ün işi gibi olmasın bu kez.
Can boğaza gelince her şeyi yaparız da normal zamanda unutur gideriz ya…
Zor zamanda canımızı veririz bir başkası için ama normal zamanda umurumuzda olmaz ya…
Bunu yapmayalım…
Saman alevi olmasın bir meşale olsun bu ruh…
Aksine can kurtarmak için harekete geçen bir “milli ruh” bu depremden ders almakta ve reform yapmakta da devam etsin…
Esas bu “milli ruh”a şimdi ihtiyacımız var: Ülkemizi inşa etmek, yeniden doğrusunu yapmak, halkı Deprem Ülkesi olmanın anlamına göre eğitmek, mevzuatı sıfırdan yapmak, eksikleri tespit etmek, sorumluları yargılamak, sistemi değiştirmek için…
***
Özetle diyeceğim o ki, acıda ve gözyaşında birleştiğimiz gibi reform etmede, ıslahta ve yeniden inşa etmede de birleşelim.
6 Şubat 2023 bir milat olsun…
Enkazdan can kurtarmadaki kahramanlığımızı ıslah ve reformda da gösterelim…
Bunu yaparsak ölenler öldüğüyle kalmaz…
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi” diyor ya şair…
İbret alalım, gelin…
Herşey değişsin bu Büyük Deprem ile…
Bir büyük DEPREM SEFERBERLİĞİ başlatalım enkazlar kalktıktan sonra…
İnşaat yapma yönteminden şehirciliğe, deprem eğitiminden toplumsal kültüre, mevzuattan denetime, arama kurtarma hazırlığından koordinasyona, İstanbul'dan Varto'ya...
Herşeyi, tüm sistemi değiştirecek bir büyük seferberlik!
Yıllar sonra diyelim ki hani 2023 Büyük Depreminden sonra değişti herşey, binalarımızı yeniledik, insanlarımızı eğittik, sistemimizi düzelttik, sorumluları cezalandırdık…
Kobe Depremi Japonya için ne olduysa bize de Maraş Depremi o olsun…
Yapamazsak bu acıları daha çok yaşarız…
Yapamazsak, söylemek çok acı ama, bu büyük deprem İstanbul Depremi’nin fragmanı olur…
Yazarın tüm yazıları için: