Kurtulmuş'tan dünya sistemlerine kaos uyarısı
Abone olBaşbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dünyadaki mevcut sistemin ihtiyaçlara cevap vermediğini belirterek, 'Önümüzdeki dönemde küresel krizlerin su, enerji, gıda krizleri alanlarında devam edeceğini tahmin etmek zor değildir' dedi.
Türk Kültür Günleri etkinlikleri
kapsamında beraberindeki üst düzey heyetle birlikte Fas'a gelen
Kurtulmuş, temaslarının ikinci gününde "Medeniyet Tasavvuru"
başlıklı bir konferans verdi.
Başkent Rabat'ta Milli Kütüphane salonundaki konferansa, Fas Kültür Bakanı Emin Sbihi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serdar Çam, Yurtdışı Türkler ve Akrabağ Toplulukları Başkanı Kudret Bülbül ile Türk heyetindeki üst düzey yetkililer ve Rabat'taki yabancı misyon temsilcilerinin de aralarında bulunduğu kalabalık bir dinleyici grubu katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Büyükelçi Öz, Fas ile Türkiye'nin tarihleri boyunca daima "dost" kaldıklarını belirterek, medeniyet perspektifi temalı konferansın Fas'ta düzenleniyor olmasının büyük anlam taşıdığını belirtti. Büyükelçi Öz, Türk Kültür Günleri vesilesiyle Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş'u Faslılar ile buluşturmaktan memnuniyet duyduklarını da ifade etti.
Daha sonra kürsüye gelen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, aralarındaki coğrafi uzaklığa karşın Türkiye ile Fas'ın kardeş ülkeler olduğunu ve birçok bakımdan birbirine benzediğini belirterek, son iki yılda üç kez Fas'a geldiğini hatırlattı.
Konuşmasına, Akdeniz'deki İslam medeniyetinin tarihi köklerine
atıfta bulunarak başlayan Kurtulmuş, Akdeniz'de Endülüs Emevi
Devleti ile başlayan İslam Medeniyetinin, daha sonra Murabıtlar ve
Muvahhidler eliyle devam ettiğini, Osmanlı Devleti'nin ortaya
çıkışına kadar geçen bu sürede Müslümanların, Batı medeniyeti ile
bu ilk karşılaşmalarında barış ve adalet esaslı bir ilişki kurmaya
çalıştıklarını, ancak Katolik Kilisesi ve müttefikleri kralların,
Müslümanların yerli halkla kurduğu barış ve adalet esaslı bu
ilişkiyi yıktığını söyledi.
Osmanlı, Akdeniz'i "barış gölüne"
çevirdi
Osmanlı Devleti'nin Barbaros Hayrettin ve kardeşleri aracılığıyla
Cezayir, Tunus, Trablusgarp (bugünkü Libya) ve Fas yöneticileriyle
ittifak yaparak Akdeniz'i bir barış gölüne çevirebildiğini, bu
sayede Kapitalizm ve Emperyalizmin 200 yıl geciktiğini ifade eden
Kurtulmuş şöyle devam etti:
"Akdeniz'de önü kesilen 'tekasür/yığmacı' kapitalist zihniyet ise ancak 17. Yüzyılın sonlarında kuzeyde Hollanda, Belçika topraklarında örgütlenebilmiş ve sömürgeci emperyalist dönem bu tarihten sonra insanlığın başına bela olmuştur. Fas ve Anadolu halkının kardeşliğini pekiştiren bir diğer olay da 1578 yılında Fas topraklarına çıkan Portekiz ordusunun Sultan Abdülmelik komutasındaki Fas askerleri ve Osmanlı'nın gönderdiği Anadolu askerlerince denize dökülmesidir. Bu tarihi olay Portekiz devletinin yıkılmasına yol açmıştır."
Mevcut dünya sistemi kaosa doğru
sürükleniyor
Konuşmasında, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında tanık olunan
değişim sürecine değinen Kurtulmuş, İslam coğrafyasında barajların
yıkıldığını, yağmacılık, adaletsizlik, haysiyetsizlik ve
yoksulluklara yol açan hakim rejimlere yönelik öfke ve nefretin
eski sistemlerin yıkılmasına yol açtığını belirterek, "Ümit ederiz
ki dönüşüm süreçlerinin yaşandığı ülkeler bu süreçleri olumsuz
yönde etkileyecek bütün bu unsurları geride bırakmayı
başarabilirler. Bu meyanda, adil ve demokratik sistemlerin
kurulabilmesi için dinamik ve etkin genç ve yeni orta sınıfların
varlığı büyük bir potansiyeli barındırmaktadır. Genç kitleler,
ülkelerinin yeni yapısı için fedakarlık yapmaya hazırdırlar ve
bunun karşılığını da devletten özgürlük ve adalet olarak
beklemektedirler" dedi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bugün bölgede yaşanan kriz ve kaosların aslında sistematik bir krizler döneminin devamı olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, ilk krizin, Birinci Dünya Savaşı öncesi emperyalist ülkelerin paylaşım politikaları neticesinde ortaya çıktığını belirterek uzun yıllar barış içinde yaşayan Osmanlı coğrafyasının, Osmanlı Devleti’nin kuruluş ilkelerinden uzaklaşması ve iktisadi olarak kendini modern dünyaya uyarlayıp revize edememesi sonucu derin bir kaosa doğru sürüklendiğini söyledi.
17. Yüzyılda başlayan ve 19. Yüzyıla kadar hızlanarak devam eden bu süreçte, Batı'da hızla yükselen kapitalizm, sömürge ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının Avrupa’ya taşınması, sanayi devriminin hızla yaygınlaşması, köylü nüfusun hızla şehirlere akarak büyük toplumsal ve sosyolojik değişimlere yol açmasının özellikle Avrupa merkezli yeni bir dünya düzenini zorunlu kıldığını kaydeden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"İmparatorluklar bu yeni düzenin önündeki en büyük engeldi. Bu büyük değişim, ulus devletlere dayalı yeni bir dünya sistemini dayatmaktaydı. Birinci Dünya Savaşı imparatorlukların tasfiyesi ve ulus devletlerin yükselmesiyle neticelenmiştir."