Kurtulmuş'tan Başbakan'ı kızdıracak sözler
Abone olHast Parti Genel Başkanı Numan Kurkulmuş, Başbakan Erdoğan'ı ağır dille eleştirdi. Kurtulmuş "Aksıra tıksıra Anayasa yapılmaz" dedi
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Başbakan Tayyip
Erdoğan'a çok ağır eleştirilerde bulundu. Kurtulmuş, Başbakanın bu
gerginlikle yeni Anayasa yapamayacağını belirtirken, aksırma
tıksırma politikasıyla Türkiye'nin temel sorunlarının
çözülemeyeceğini söyledi. Numan Kurtulmuş Taraf gazetesine verdiği
röportajda ülke gündemiyle ilgili soruları
yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın içki içenleri
aşağıladığını söyleyen HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a
göre "aksırma, tıksırma" polemikleri Türkiye'nin temel sorunlarının
tartışılmasının önüne geçiyor.
Başbakan'm son günlerde giderek sertleşen üslubunun Türkiye'yi
kutuplaştırdığını belirten Kurtulmuş, "Türkiye bu kadar
gerildikten sonra yeni bir Anayasa nasıl yapılacak" diye
soruyor.
Siyasetin, alkol, heykel, televizyon dizisi gibi konulara
takılıp kalmasının sebebi ne sizce?
Türkiye her hafta birkaç tane lüzumsuz polemik konusuyla vakit
kaybediyor.
Anayasal reform süreçleri, özgürlük ve eşitliğe dayalı yeni bir
Türkiye'nin inşaası, ekonomik reform gibi temel konular rafa
kaldırılıyor, top taca atılıyor. Bu, iktidarın da muhalefetin de
işine geliyor aslında. Bizden olanlar bu tarafa diğerleri karşı
tarafa diyerek halkı kutuplaştırıyorlar. Kolay yoldan oy
alacaklarını zannediyorlar.
Başbakan'm "Tıksırıncaya kadar içiyorlar" sözlerini
eleştirmiştiniz. Alkol uygulamasıyla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
Dünyanın her yerinde Alkol Piyasalarını Denetle Kurulu vardır.
Gerekli denetlemeleri yapar. Özellikle genç yaştaki çocukların
alkol kullanımını azaltmak için uygulamalar yapar. Kurulun aldığı
kararlar yerinde ve doğrudur. Burada yanlış olan Başbakan'm
üslubudur. Başbakan "aksırmcaya, tıksırıncaya kadar" diyerek alkol
kullananları aşağılıyor. Tevfik Fikret'in o meşhur şiirini de
yanlış biliyor. Tevfik Fikret "Yiyin efendiler yiyin/ Bu han-ı
iştiha sizin/ Aksırmcaya, tıksırıncaya kadar yiyin" diyerek alkol
kullananlara değil, devleti soyanlara sesleniyor. Ama bunlar
anlamsız tartışmalar.
SİYASETÇİLER ELEŞTİRİLERDEN YARARLANMALI
Başbakan'm giderek daha da sertleşen üslubunu neye
bağlıyorsunuz?
Bu, kamplaşma siyasetinin bir parçası.
Daha önce de kendisiyle ilgili karikatür çizenleri, yazı yazanları
mahkemeye vermişti. Siyasilerin aleyhinde yazı yazılır.
Siyasetçilerin medyayla kurduğu ilişki yandaşlar ve karşıtlar
şeklinde olmamalıdır.
Eleştirilerden siyasetçilerin yararlanmaması gerekir.
Başbakan, referandumda özgürlükçü bir söylemle yüzde 58 oy
topladı. Genel seçime giderken bunun tam tersi bir söylem
kullanması çelişki değil mi? Başbakan'm sert üslubu seçime nasıl
yansır?
BOY- SOY TARTIŞMASI YAPMASALARDI EVET YÜZDE 75
OLURDU
Başbakan yüzde 58'i yalnızca kendisine verilen bir oy gibi görüyor.
Yüzde 42'yi de karşıt grup olarak değerlendiriyor. Genel seçime
giderken bu kutuplaşmayı kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Ayrıca
şunu da söyleyeyim; referandumda "Kemal Bey, Recep Bey, boy, soy"
gibi anlamsız bir çekişme olmasaydı "Evet" oyları yüzde
75'e çıkabilirdi. Biz 'yetmez ama evet' diyerek destek verdik.
Sağda olanlar, solda olanlar...
Çok farklı kanatlar destek verdi. Bu millet hem 3 Kasım 2002'de
hem 22 Temmuz 2007'de hem de 12 Eylül 2010'da Türkiye'de yeni bir
hukuki ve siyasi düzenleme için oy verdi. Başbakan ise "biz bu
reformu 2011 seçimlerinden sonra yapacağız" diyerek topu tribünlere
attı. Millet size bunun için oy vermedi. Bu, bir kaçıştır. Halbuki
yüzde 58 neye oy verdi buna bir baksa, yüzde 42 neden korkuyor
anlamaya çalışsa. Bu gerginlikle, bu üslupla yeni bir Anayasa için
atılacak olumlu adımların da önünü tıkıyor.
Böyle bir üslup kullandıktan sonra yeni bir anayasa nasıl
yapılacak.
Başbakan'm MHP'yi baraj aranda bırakmak için milliyetçi bir dil
kullandığı yorumlan yapılıyor.
HİÇ BİR İKTİDAR AK PARTİ KADAR ŞANSLI OLMADI
Bunu bilemem ama bu kutuplaştırıcı üslup Türkiye'ye uzun
yıllar çok şey kaybettirdi. Seçimde üç puan fazla alırsın bu önemli
değil. Daha bu millet ne yapsın?
Sekiz yıldır tek başına iktidar şansı vermiş.
İç ve dış konjonktür hiçbir iktidarın lehine olmadığı kadar AKP'nin
lehine I olmuş. AKP'nin artık hiçbir konuda mazeret üretme şansı
yok. Millet bütün bunları çözün diye oy veriyor. Şimdi bir
yerlerden iki puan oy alırım diye bütün söyleminizi değiştirirseniz
millet size sürekli oy vermeye devam etmez.
Ankara'daki ittifak dedikodulannm baş aktörü HAS Parti.
Gündeminizde seçim ittifakı var mı?
HAS Parti kuruluşundan sonra çok kısa bir süre içinde seçim
örgütlenmesini tamamladı. Bu kurucular kurulunun marifeti değil HAS
Parti'nin işyerlerinde, mahallelerde, okullarda örgütlü bir parti
olmasından kaynaklanıyor.
Bizim gündemimizde ittifak yok. Seçime tek başımıza hazırlanıyoruz.
Amacımız , Türkiye'nin bundan sonraki iktidar merkezini inşa
etmek.
Türkiye'nin meseleleriyle ilgili çalışmalarımızı alternatif bir
bakanlar kurulu gibi yapıyoruz.
Size "Müslüman sol" dendiği malum. Seçimlerde sol seçmene
yönelik bir üslup kullanacak mısınız?
Netleşmiş bir sloganımız yok. Türkiye'nin somut sorunlarının
üzerinde duruyoruz.
Bunların başında gelir dağılımı eşitsizliği geliyor. İnsanların
helal kazançlarını, emeğini esas alacak bir ekonomik program
geliştiriyoruz. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, sendika
yasası gibi 12 Eylül'den beri devam eden bütün uygulamaların
ortadan kaldırıldığı, etnik, dinî ve yaşam tarzı bakımından
kimsenin ezilmediği, horlanmadığı bir Anayasa üzerinde
çalışıyoruz.
Milletvekili adaylarınız arasında soldan sürpriz isimler
olacak mı?
Partimizde soldan isimler var zaten. Adaylarımızı henüz
belirlemedik.
Alkol ve heykelden kısa bir süre önce iki dilli yaşam ve
demokratik özerkliği tartışıyorduk. Partiniz özerklikten ve iki
dilli Türkiye'den yana mı?
ANADİL KONUSUNDA TAVRIMIZ NET
Demokratik özerklik tartışmasında siyasi özerkliğe vurgu
yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de zaten
bir bürokratik oligarşi varken, belli bir bölgeye siyasi özerklik
verilmesi örgütlü olan grupların yeni oligarşik adalar halinde
ortaya çıkmasını sağlar. Esas olan herkesin bireysel
haklarını sonuna kadar karşılamaktır. Bizim teklifimiz şudur: İl
genel meclisleri ortadan kaldırılarak il meclisi şeklinde
düzenlenmeli. Bu meclisler asayiş ve adalet dışında ille ilgili
bütün kararları alma hakkına sahip olmalı. İl meclisleri arasında
koordinasyonu sağlamak için de yerel yönetimler bakanlığı
kurulmalı.
Anadil konusunda da tavrımız net: Anadili ana sütü gibi
helal görüyoruz. Ama resmî dil Türkçedir.
Kürt meselesinde bir adım ileri iki adım geri bir durum
var. Bunun sebebi nedir?
Doğu ve Güneydoğu'da AKP-BDP arasında bir kutuplaşma siyaseti var.
Orada da kutuplaşmanın daha kolay oy getireceği düşünülüyor. Sorunu
çözmek yerine gerilim esas almıyor.
HAS Parti seçim çalışmalarında bölgede Kürtçe konuşacak
mı?
Bundan daha doğal bir şey olamaz. Artık Türkiye bunu aşmak
durumundadır. Önemli olan halkla anlaşmaktır. Hangi dille
konuştuğumuz önemli değil.