Kurtulmuş'a göre dünya barışının anahtarı
Abone olSuriye'nin Ankara Büyükelçisi Nidal Kabalan, parti genel merkezinde Kurtulmuş'u ziyaret etti.
Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Genel Başkanı Numan
Kurtulmuş, ''Ortadoğu'da barış sağlanmadan dünyada barış tam
anlamıyla sağlanamaz'' dedi.
Suriye'nin Ankara Büyükelçisi Nidal Kabalan, parti genel merkezinde Kurtulmuş'u ziyaret etti.
Kabalan, yeni kurulan HAS Parti'nin genel başkanlığına seçilmesinden dolayı, Kurtulmuş'a hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğunu söyledi. Saadet Partisi Genel Başkanlığı döneminde de, Kurtulmuş'u ziyaret ettiğini anımsatan Kabalan, Kurtulmuş'un ''Filistin ve Arap davasına'' desteği için de teşekkür etti. Kabalan, iki ülke arasındaki dostluğun her geçen gün artmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.
Kurtulmuş ise Türk ve Suriye halkı arasında var olan dostluğun her geçen gün arttığını ve iki ülke arasında vize muafiyetinin uygulandığını belirterek, bu gelişmeleri desteklediklerini söyledi. ''Hiçbir millet ve hiçbir devlet bir başka ülkeden üstün değildir'' diyen Kurtulmuş, tüm dünyadaki ülke ve milletleri eşit ve özgür olarak gördüklerini ve partilerinin dış politikasını da buna göre belirlediklerini kaydetti. Mazlum millet ve ülkelerin zalimlere karşı birleşmesini isteyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz hiçbir millete karşı asla bir düşmanlık ilişkisi
içerisinde bulunmuyoruz. Bizim için yeryüzünde düşmanlık edecek tek
ortak şey zalimlerdir. Sadece zalimlere karşı düşmanlık ederiz.
Zulmün ortadan kaldırılması için mazlum milletlerin insani erdemler
etrafında birleşerek uluslararası dayanışmasını da zorunlu
görüyorum. Bu çerçevede dünya barışının sağlanmasının merkezinin
Ortadoğu olduğunu düşünüyoruz. Ortadoğu'da barış sağlanmadan
dünyada barış tam anlamıyla sağlanamaz. Bunun için de Ortadoğu'daki
milletlerin tamamının bir dostluk ilişkisi içerisinde olması
gerekir. Müslüman ve dost kardeş ülkeler arasında bir yerde
sınırların kalktığı, Gümrük duvarlarının kalktığı,
üretimde-dağıtımda AR-GE'de, teknolojide iş birliğinin yapıldığı,
insanların, mal ve hizmetlerin serbest dolaştığı ve gerçekten ciddi
bir kültürel güç olarak ortaya çıktığı bir Ortadoğu
düşünüyoruz.''
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN PROTESTOLARI
Bir gazetecinin ''Siz de bir öğretim üyesisiniz. Son günlerde
üniversitelerde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz''
sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle dedi:
''Ben üniversitedeki derslere devam ediyorum. Şu ana kadar herhangi bir olayla da karşılaşmadım. İstanbul Dolmabahçe'deki polisin sert ve orantısız güç kullanması ile başlayan bir süreçtir. Orada yaşananlar asla tasvip edilemez, etmiyorum. Üniversite öğrencileri her yerde konuşacaklar. Dolayısıyla öğrencilere 'Siz konuşmayın, sesinizi yükseltmeyin' demek antidemokratik bir husustur. Ancak öğrencilerin de yasal sınırlar içerisinde kimseye zarar vermeden demokratik bir yöntemle yapmaları gerekir.
Ben biraz da çuvaldız öğrencilere batırılırken, siyasetçilerin iğneyi kendilerine batırmalarınını tavsiye ediyorum. Siyasetçilerin özellikle son dönemlerde parlamentoda kullandıkları üslup fevkalade manidardır. Her konuda kavga çıkaran her konuda birbirini aşağılayan, birbirine hakaret eden bir siyaset tarzı... Şimdi bu gençlere, 'yumurta atmayın, efendi olun' diyorlar ya, gençler dönüp bu siyasetçilere derse 'Siz Demokratik Açılım'ı konuşabildiniz mi? Siz Türkiye'nin anayasa meselesini konuşabildiniz mi? Siz Türkiye'nin hangi meselesinde uygarca bir masanın etrafına oturdunuz da bir çözüm ürettiniz. Biz küfürü, tekmeyi, silleyi, birbirine hakaret etmeyi sizden öğrendik, parlamentoda' derlerse ne diyecekler?''
''İSRAİL, TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLEMEYECEK''
Kurtulmuş, ''İsrail Türkiye'den özür dileyecek mi?'' sorusuna ise şu karşılığı verdi:
''Diplomasi birtakım tavsiye ve temennilerle olmaz. Türk hükümeti, İsrail'e 'Bizden özür dile' diyerek temennide bulunuyor. Diplomasinin dili karşılıklı kozlarınızı kullanmaktır. Türkiye, İsrail'e karşı kozlarını maalesef kullanamamıştır. 'One minute' deyip, gereklerini Birleşmiş Milletler salonlarında yapmayan bir siyaset tarzı. İsrail çok açık şekilde şunu söylemiştir. Biz özür dilemeyeceğiz, tazminat ödemeyeceğiz. Siz Uluslararası sularda İsrail varlığına tehditte bulundunuz. Bunlar kararlı bir şekilde çözülmesi gerekir. Benim gördüğüm, İsrail hükümeti Türk hükümetinin İsrail'e karşı yaptırımlar konusunda kararlı olmadığını anlamıştır. Burada bir boşluk görmüştür ve burada ilerlemiştir. Yani özür ve tazminat ödemeyecektir.'