Kürtlerin katırlarına yas tutanlar

Mazhar Bağlı 'nın Kürtlerin Katırlarına Yas Tutanlar başlıklı yazısı.

Mazhar Bağlı mazharb@internethaber.com

Üç kıtaya yayılmış bir genişliğe ve son derece toleranslı bir çok kültürlülük politikasına sahip olan bir imparatorluktan geriye kalan mirasa yapılabilecek olan en büyük ihanet veya sabotaj o bakiyeden bir ulus devlet inşa etmektir. Ama bu yapıldı. Her ne olursa olsun herkesin tek tip bir kültüre sahip olması istendi.

Öyle böyle bir ulusalcılık projesi değil bizimkisi. Kuşkusuz beli bir dönemde hayli taraftar bulan bir politikaydı.

Ama o zamanlarda bile bizde tüm dünyanın tersi istikamette bir ulusçuluk ve ulus devlet projesi uygulanmaya çalışıldı.

Dünyada, ortak bir etnik kökene ve kolektif bilince sahip olan kavimlerin bir araya gelerek inşa ettikleri ulus devletler fazla devam edemedi. Oysa bizim ülkede dünyanın tam tersi bir şekilde inşa edilmiş olmasına rağmen hala devam etmekte, ettirilmek istenmektedir. Söz gelimi Fransızlar bir araya gelip bir Fransa devleti inşa ettiler ama Türkler bir araya gelip bir Türkiye inşa etmediler.

Bizim ulus devlet modelimiz, ortak etnik kökenden gelenlerin kollektif bilincine dayalı bir sistem oturtmak değil, farklı etnik yapıları ister zorla ister severek ama mutlaka bir yolunu bulup hepsini tek bir etnik yapı haline getirmek, ortak paydada uluslaştırmaktır.

Bu operasyon amacına ulaşamadı. Devletin tüm aygıtlar ile ve her türlü yola başvurmak sureti ile yürüttükleri bu operasyon başarısız oldu.

Kürtler kendi kültürlerini muhafaza edebildiler.

Muhafazakarlar kendilerine toplum içinde otonom bir alan oluşturarak varlıklarını devam ettirebildiler.

Liberaller kendi yaşamlarına müdahil edilmesini engellediler.
Aleviler kendilerini korudular.
Gayri Müslimler kabuğuna çekildiler.

Velhasılıkelam tüm farklılıkları muhayyel bir Türklük ortak paydasına buluşturma işi büyük acılar yaşattı bize.

Bu mühendislik projesinin nasıl sonuçlar doğurduğuna ilişkin hatıralar çok tazedir.

Hemen hemen tüm toplum kesimlerinin de bu konuyla ilgili acı bir deneyimi ve dramı da vardır.

Şimdi başarısız olan bu proje “paralel” bir mantıkla yeniden canlandırılmak isteniyor. Türkleştirmek üzerinden gerekli tahribatlar yapılamadığı için şimdi de Kürtlük üzerinden denenmektedir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bir türlü uyandırılamayan Kürt milliyetçiliği onlara küfreden Türk milliyetçileri üzerinden canlandırıldı. Kürt faşizmini doğuran esas dinamik Kürtlerin etnisite kaygısına dayalı olan bilinçleri değildir. Mahmut Esat Bozkurt’un, Nihal Atsız’ın ve Ziya Gökalp’ın Kürtlere ettiği hakaretlerdir.

Daha önce sırf Kürtçe konuştuğu için Kürtlerin faşist cuntacılar tarafından asit kuyularına atılmasına sevinenler şimdilerde onların katırlarına yas tutuyorlar.

Daha önce Türklük canlansın ki diğer tüm etniklikler yok olsunlar diyenler şimdi Kürtlük canlansın ki diğer tüm etniklikler yok olsun diyorlar.

Lütfen dikkat edin; HDP eş başkanının İsmet İnönü’den bir farkı var mı?

O Türkleri derebeylikle dönüştürmek istiyordu HDP ise Kürtleri PKK’nın elindeki silahlarla.

Yalnız HDP/PKK’nın hakkını teslim edelim, hem vandallıkta sınır tanımıyorlar hem de mazlum rolünü oynamayı başarabiliyorlar. Kolay değil bu iki rolü aynı anda oynayabilmek.