Kürtlere yapılan katliamda şok belge!
Abone olDersim Kürtlerine yapılan katliamda tarihin yazımını değiştirecek dehşet belgeler ortaya çıktı.
"Dersim Katliamı" döneminde Malatya Emniyet Müdürü olan
İhsan Sabri Çağlayangil'in Kemal Kılıçdaroğlu'na
söylediği "Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının
içerisinden bunları fare gibi zehirledi" itirafını
destekleyecek belge açığa çıktı. Belgelere göre, orduya Elazığ'da
kimyasal gaz kullanımı ile kurslar da verilmiş.
Cnnturk.com'dan Murat Aydın'ın haberine göre Dersim Katliamı sırasında Malatya Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten ve Dersim harekatının sonuçlanmasının ardından kurulan mahkemede, idama mahkum edilen sanıkların infazını düzenlemekle görevlendirilen İhsan Sabri Çağlayangil, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yıllar evvel konuşmuş ve çarpıcı itiraflarda bulunmuştu.
"Bunları fare gibi zehirledi"
İhsan Sabri Çağlayangil, "Abdullah Paşa şimdiye kadar bu işin böyle olduğunu, fakat hükümetin bundan sonra kararlı olduğunu, Dersim'in de yurdun öbür parçaları gibi hükümetin otoritesinin cari olduğu ve hükümetin üstünde tek bir otoritenin bulunmadığı, ağaların lafına kapılmamasını, meseleyi tekrar tezekkür etmelerini söyledi. Bunlar kabul etmediler. Sonra biz geri döndük, yeni mehil istendi. Neticeyi söylüyorum. Bunlar kabul etmediler, mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi de köye ve Dersim'e girdi. Bugün Dersim'e rahatça gidebilirsiniz. Jandarma da girer, siz de girebilirsiniz" demişti.
Yönetmenliğini Nezahat Gündoğan, yapımcılığını ise Kazım
Gündoğan'ın yaptığı İki Tutam Saç Dersim'in Kayıp Kızları
belgeselinin devamı olan "Hay Way Zaman" adlı
belgeselde yapılan arşiv çalışması sonucu ulaşılan ve ilk kez
yayımlanan belge İhsan Sabri Çağlayangil'in itiraflarını teyit eder
nitelikte.
"Yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim"
50. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Belgesel Jüri Özel Ödülü alan ve 5 Aralık'ta galası yapılacak olan "Hay Vay Zaman"da yer alan belge Dersim'de "yakıcı ve boğucu gaz" kullanımına işaret ediyor.
Dersim'deki harekata dair önemli ayrıntılar taşıyan telgraf, 30 Mart 1937'de 4. Umumi Müfettiş Korgeneral Abdullah Alpdoğan tarafından Elazığ'dan İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilmiş.
Harekatın yeni başladığı dönemde Abdullah Alpdoğan'ın bilgilendirme amacıyla gönderdiği telgrafta, Dersim'de yürütülen faaliyetler hakkında bilgi veriliyor.
Telgrafın en can alıcı bölümü ise, Alpdoğan'ın, "Tayyare Alay Kumandanı'ndan yangın ve Milli Müdafaa'dan yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim" sözleri. Alpdoğan'ın gaz temini için talimat verdiği bu bölümün, Dersim'de kimyasal gaz kullanıldığını gösterdiği yorumu yapılıyor.
Harekat başlar başlamaz bombardıman uçakları gönderildi
Telgrafta ayrıca Alpdoğan, "Tayyare Bölügü bugün Elaziz'e geldi. Çanakkale'den tertibine emir buyrulmuş olan jandarmaların Balıkesir'den bindikleri trenin dün hareket ettiği haberi de alındı. Her sıkıntılı zamanlarda vazifelerimizi kolaylaştırıcı ve bizleri kuvvetlendirici yüksek eli, yardımı yetiştirmekle büyüğümüze arzı şükran müsaraat ederim" sözleriyle harekata Çanakkale'den getirilen askerlerin de katıldığını belirterek hükümete şükranlarını sunuyor.
Seyit Rıza: "Biz yapmadık"
Telgrafa göre, harekatın başladığı ilk günlerden itibaren Seyit Rıza'nın hükümetle irtibat halinde olduğu, yıkılan köprünün ve askerlere karşı saldırının kendileriyle ilgisinin olmadığını askeri yetkililere iletiyor.
Telgrafta "Dün Seyit Rıza'nın büyük oğlundan ve bugün Seyit Rıza'nın bizzat kendisinden Sin'deki müfreze kumandanının yanına adamlar geldi. Kendilerinin bu işlerle karışmadıklarını iddia ediyorlar" tespitinde bulunuluyor.
Basında ilk kez cnnturk.com'un yayımladığı bu belgelerin, "Dersim Katliamı"nda İhsan Sabri Çağlayangil'in sözleriyle "Dersim Kürtlerini kestiler" sözünü teyit ettiği şeklinde yorumlanıyor.
Dersim harekatıyla ilgili çoğunlukla sözlü ve yazılı belgelerde yediden yetmişe katliam uygulandığını, sürgünlerin yaşandığını, kız çocuklarının akıbetlerinin belli olmadığını (Çoğunlukla yüksek rütbeli askerler tarafından götürülmüş) ortaya çıkan bu belge pekiştiriyor.
Zehirli gaz kursları açıyorlar!
İlk kez yayınlanan ikinci belge de 3 Ağustos 1937 tarihli Tan gazetesinin haberi.
"Kırmanjlar Bunların Kürtlük Denilen Şeyle Hiç Alakaları Yoktur" başlıklı haber ise Abdullah Alpdoğan'ın "Yakıcı ve boğucu gaz istedim" sözünün uygulamaya geçtiğini gösteriyor.
Latif Erenel tarafından yazılan haberde, Dersimlilerin öz be öz Türk oldukları belirtilerek, Alpdoğan tarafından Elazığ'da zehirli gaz kursu açıldığı belirtiliyor.
Haberde Alpdoğan'ın gaz kursunu açarken "Devlete uzanan eli kırmak, devlet kanununu tecavüz edilemez hale getirmek vazifemizdir" dediği aktarılıyor.
Gündoğan: "BM insanlığa karşı işlenmiş suçlar"
"Yeni belgeler ne anlama geliyor?" sorusunu cevaplayan "Hay Way Zaman"ın yapımcısı Kazım Gündoğan, "Dersim katliamında her geçen gün yeni belgeler açığa çıkıyor. Ancak en güçlü belge tanıkların kendisidir. Gerek mağdurlar, gerekse failler cephesinde her bir tanık devletin resmi tarih yazımını yıkıyor ve yeni bir tarih yazımının önünü açıyor. Devlet cephesinden pek çok görevlinin anlatımları, itirafları bu en güçlü belge niteliğindedir. İ.Sabri Çağlayangil'in 'Ordu zehirli gaz kullandı, o Dersimli Kürtleri fareler gibi öldürdü' itirafını destekleyen bu belgeler şunu gösteriyor. Devletin Dersim'de yaptıkları BM İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar kriterlerinin hepsiyle örtüşüyor. Bugün ve yarın tartışılması gerek budur" dedi.
"Hay Way Zaman"
Belgenin yer aldığı "Hay Way Zaman" adlı belgeselin konusu ise şöyle anlatılıyor:
"Köklerinde koparıldığında henüz 5-6 yaşlarındaydı. Ailesi
öldürülmüş yaralı abisiyle ölülerin içinden çıkıp köylerine
giderken yolda abisini de kaybeder. Onun travmalı çocuk
hafızasında, 75 yıldır abisinin kan kokusu vardır. İki Tutam
Saç-Dersim'in Kayıp Kızları belgesel filminden sonra ulaşılan
yüzlerce kayıp kızdan biri Emoş Gülver... Ailesinden, dilinden,
inancından, tarihinden, kültüründen koparılmış bir kız çocuğunun 74
yıl sonra köklerini arama ve hatırlama hikâyesidir Hay Way
Zaman..."