Kürtler İslam'da Medine'yi arayacak!
Abone olÖcalan’ın sekiz ay önce yapılmasını istediği ‘Demokratik İslam Kongresi’ hafta sonunda Diyarbakır’da toplanıyor. Kongreye değişik kesimlerden 300 delege katılıyor. Amaç İslam’ın özünü anlatmak.
Suriye’de El Kaide ile PYD (Demokratik Birlik Partisi) arasında
başlayan çatışmalar etkisini Türkiye’de de gösterdi. İslami kimliği
ön plana çıkan bu gruplar içinde çok sayıda Kürt gencinin de yer
alması tartışmaları da beraberinde getirdi. PKK’nın cezaevindeki
lideri Abdullah Öcalan, Suriye’de savaşan El Kaide ve El Nusra gibi
örgütleri 'İslam'a ihanet içinde olmakla’ suçladı. Öcalan’a göre
dini yanlış tanıtan bu kesimlere karşı, İslam gerçeğinin ortaya
çıkarılması için Diyarbakır'da 'Demokratik İslam Kongresi'
toplanmalıydı. Öcalan’ın çağrısı üzerine harekete geçen Demokratik
Toplum Kongresi çalışmalara başladı. Kongre sekiz aylık çalışmanın
sonunda yarın toplanıyor.
'DİN ADINA İNSANLAR
KANDIRILDI'
El Cezire Türk'ün Diyarbakır Mahmut Bozarslan'nın haberine
göre kongrenin çağrıcıları arasında Kürt siyasetinin tanınan
isimlerinden, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin eski belediye başkanı
Abdullah Demirbaş da var.
Demirbaş kongrenin amacının İslam’ın özünün ortaya çıkarılması
olduğunu söyledi:
“İktidarcı yaklaşım, dinleri ve özellikle İslam dinini gerçek
özünden uzaklaştırıp kendi çıkarları için halklara ve inançlara
karşı kullandı. Oysa İslam'ın gerçek özü barıştır, kardeşliktir ve
bir arada yaşamaktır. Biz bu özün açığa çıkarılmasını istiyoruz.
Bugüne kadar din adına insanlar kandırıldı, birbirine düşürüldü
oysa gerçek din böyle değildi. Bunu açığa çıkması için böyle bir
kongrenin olması gerekiyordu.”
Bölgede Kürt siyaseti karşısında alternatif oluşturan partiler ve
oluşumların hep muhafazakâr yönü ön plana çıkmış durumda. Son yerel
seçimlerle birlikte AK Parti'nin gücü ortada. Yine Hizbullah
geleneğinden gelen HÜDA-PAR (Hür Dava Partisi) gibi bir parti de
siyaset sahnesinde "ben de varım" dedi. Demirbaş'a, Kürt
siyasetinin bu kongreyle, tabanını sağlamlaştırma ve genişletme
amacını taşıyıp taşımadıklarını da sorduk. Demirbaş bu yöndeki
iddiaların doğru olmadığını, amaçlarının kesinlikle bu olmadığını
söyledi.
'MARKSİZM DİNE KARŞI
DEĞİL'
Kürt siyaseti yıllarca Marksist ve sosyalist kimliği ile tanındı.
PKK ve uzantısı siyasi partilerin dinle arasında hep bir mesafe
olduğu algısı vardı. Abdullah Demirbaş’a göre, Marksizm dine karşı
değil. Demirbaş, “Marksizm 'Din afyondur' sözüyle din, iktidar
aracılığıyla insanlara zulüm olarak kullanılıyorsa buna karşı
çıkmıştır. Sosyalizm eşittir dinsizlik değil bana göre. Sosyalizmin
özünde adalet, paylaşım, eşitlik varsa bence bu iş aynı şekilde
İslam'da da vardır. Ahlaklı bir toplum isteme, vicdanlı bir toplum
isteme anlayışı sosyalizmde de var, İslam’da da” dedi.
'AMAÇ DİNİ REFORME ETMEK
DEĞİL'
Kongrenin çağrıcıları arasında yer alan ve İslami görüşleriyle
bilinen, aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyesi
yazar Hüda Kaya da, kongrenin İslam’ı yeniden anlama ihtiyacından
doğduğunu söylüyor:
“Bugün Ortadoğu bölgesinde yaşanan dramlar Allah adına, din adına,
İslam adına yaşanan vahşetler, tecavüzler, işgaller, dikta
uygulamalarıyla, insanlar İslam eşittir vahşet, İslam eşittir kafa
kesme gibi algılama noktasına gelmişken, aslında İslam'ın ne
olduğunu yeniden anlama ihtiyacından dolayı böyle bir adım atılmış
diye düşünüyorum. Dini anlama, yeniden dini keşfetme, dini reforme
etme hareketi değil, dini kendi referansından, peygamberin
pratiğinden yeniden anlama hareketi şeklinde bir kurumsal çalışma
başladı.”
MEDİNE SÖZLEŞMESİ
Kongreye Kürtlerin yaşadığı İran, Irak ve Suriye’nin yanı sıra
Avrupa ülkelerinden, aralarında din adamları, yazarlar, sivil
toplum örgütü temsilcileri, akademisyen ve kanaat önderlerinin
bulunduğu 300 kişi davet edildi. Açılış konuşmalarının ardından
Öcalan’ın altı sayfalık mektubu okunacak. Kongrede İslam'da şiddet,
savaş ve barışın hükümleri, İslam ve sömürü, İslam ve kadın, İslam
ve iktidar, İslam ve ekoloji ve Kürt sorunu ve çözümü
konuları tartışılacak.
Abdullah Öcalan, kongreyi gündeme getirirken, "Hz. Muhammed'in
Medine Şura çalışmaları örnek alınarak bu çalışmaların yapılması
önemlidir" demişti. Halkların Demokratik Partisi MYK üyesi Hüda
Kaya’ya göre, Medine Sözleşmesi özerkliğe işaret ediyor. Hazreti
Muhammed’in gittiği sırada Medine'de farklı etnik ve dini
toplulukların yaşadığına dikkat çeken Kaya, bu toplulukların
arasında süren savaşların Medine Sözleşmesi ile son bulduğunu
söyledi:
“Peygamber efendimiz, toplulukların liderleriyle müzakere süreci
başlattı. Bu süreçlerin içinde 48 maddelik bir metin, bir barış
manifestosu ortaya çıkarıldı. Medine Sözleşmesi dediğimiz bu belge
ortaya çıktı. Bu metnin en temel ifadesi, bütün bu farklı halklar
arasında adalet ilkesinin en önemli temel dinamik olduğu
vurgusudur. Hangi inançtan, hangi dinden, hangi dilden olursa olsun
adalet ve eşitlikle muamele edilecek. Her topluluğun, her kesimin
kendi inancı kendinedir. Çok hukuklu, çok dilli, yani herkes için
kendi iç şeriati ile yargılama ve yönetme öngören bir yapı var
ortada. Bir nevi Peygamber efendimizin üst merci olduğu bir yapıda
aslında, kanton, özerk yapı, yerinden yönetim gibi farklı isimlerle
isimlendirebileceğimiz benzer bir yapı çıktı ortaya.”
Kongrede Medine Sözleşmesi'nden yola çıkılarak, değişik inanç ve
kültürlerin birlikte yaşamasının yolları tartışılacak. Kongre
sonunda ortaya çıkacak görüşler, bir bildiriyle kamuoyuna
açıklanacak.