Kürtler değil Türkiye kaybetti!
Abone olBir süre konuşmama kararı alan Abdullah Öcalan’ın eski avukatı Aysel Tuğluk'tan kısa, az ve öz açıklamalar geldi...
Anayasa Mahkemesi politik çekişmelerin ve iktidar
çatışmalarının ortasında kalmış bir kurum. Kürtlere karşı tavrı da
ortada. Daha önceki kararları da aynıydı. Mahkemenin gerekçesini
beklemeye bile gerek duymuyoruz. İdeolojik bir karar bu. Eskiden
askeri darbeler yapılırdı. Bunun yerine şimdi keyfi bu yetkiyi
kullanan kurumlar var. Kararı siyasi darbe olarak
değerlendiriyoruz. Anlamı şudur: Kürtler hiçbir şekilde muhatap
alınmayacak.Akşam Gazetesi'nden Özlem Çelik'e konuşan kapatılan
DTP'nin yasaklı milletvekili Aysel Tuğluk'tan sıcak mesajlar geldi.
İşte bir süre konuşmama kararı alan Tuğluk'tan şimdilik son
demeçler:
- Kapatma kararı için ne diyeceksiniz?
Kıyamet kopmadı ama sonuçları açısından çok ağır bir karar. CHP ile
MHP her gün ırkçılık yapıp insanları kışkırtıyor. Biz
düşüncelerimizden dolayı kapatılıyoruz. Bunun neresinde
hukuk?
ARTIK DARBEYİ YARGI YAPIYOR |
Anayasa Mahkemesi politik çekişmelerin ve iktidar çatışmalarının ortasında kalmış bir kurum. Kürtlere karşı tavrı da ortada. Daha önceki kararları da aynıydı. Mahkemenin gerekçesini beklemeye bile gerek duymuyoruz. İdeolojik bir karar bu. Eskiden askeri darbeler yapılırdı. Bunun yerine şimdi keyfi bu yetkiyi kullanan kurumlar var. Kararı siyasi darbe olarak değerlendiriyoruz. Anlamı şudur: Kürtler hiçbir şekilde muhatap alınmayacak. |
- Parti liderleri ve cumhurbaşkanı kararı “Yasalar
böyle” diye değerlendirdi...
Evet, ideolojik bir hukuk. Kürtleri kapsamayan bir hukuk. Hukuk
diyenler, buyursunlar bu sorunu çözsünler o zaman. Konu Kürtler
olunca kararlar oybirliği ile alınıyor. AKP hakkındaki kapatma
davasında konu tüm yönleriyle ele alındı. Sonuçları değerlendirildi
ve parti kapatılırsa Türkiye’de kaos olur denildi. DTP ile ilgili
de bu düşünülmeliydi.
RADİKAL SEÇENEKLER GELİR
- Türkiye kaosa sürüklenir derken neyi
kastediyorsunuz?
DTP demokratik çözümün aracıydı. Bunun önü kapatıldı. Kürtler
bunun, kendilerini tasfiye olduğunu düşünüyor. Şimdi daha radikal
seçenekler tartışılmaya başlanacak. Bu kararı verenler tüm bu
sonuçları hesap ederek verdiler.
- Reşadiye’deki katliam gibi mi?
O olayla bu durum farklı. Siyasi zeminde çözüm olmalıydı. Kapatma
kararıyla devletin eski uygulamalarında ısrar edildiğini gördük.
Kürtler demokratik zeminde ısrar edecekler ama farklı bir yolla da
kendilerini ifade edebilirler.
- Kürtlere hangi seçenekler kaldı?
Kürtlere dağ seçeneği kaldı. Kürtleri dağa itiyor bu karar.
Sözümüzü söylememize imkan verilmiyor. Diyarbakır Cezaevi’nde
yaşananlar yaratmadı mı PKK’yı? 17 bin faili meçhul dağı yaratmadı
mı? Bu karar Kürtleri kendince çözümler üretmeye itiyor.
- Yani başladığımız noktaya mı döndük?
Zaten o noktaya itilmek isteniyor. En önemlisi bir duygu kırılması,
birlikte yaşamaya, birlikte çözmeye dair inanç zayıflaması
yaşanacak. Kürtler kendi içinde, kendi sistemlerini yaratmaya
başlayacaklar. Bir kopuşu kastediyorum, sınırların ayrışmasını
değil. Kürtler bilinçsiz ve örgütsüz bir halk değildir. Bu kararla
kaybeden Kürtler değil Türkiye olacaktır. Ben barışı savunuyorum,
yanlış anlaşılmak istemem ama bir tahlil olarak bunu söylüyorum.
Umarım Türkiye bu yola girmez. Kapatma kararı, yaşadığımız süreç
itibarıyla çok riskli bir karardır.
- Nasıl bir risk? Barış süreci tıkandı mı
diyorsunuz?
Türkiye’de iç ve dış koşullar bu sorunun çözümünü dayatıyor.
Devletin tüm kurumları tarafından da bir farkındalık var ama bakış
açısında bütünlük yok. Bu süreç sancılı geçecek. Şimdi onu
yaşıyoruz ama ben yine de umutluyum.
KÜRTLERİ MUHATAP ALACAKLAR
- Sizin parlamentoda olmadığınız bir çözüm nasıl mümkün
olacak?
Kürtler mücadelelerini bugüne kadar sadece parlamentoda vermediler.
Parlamento dışında da örgütlüler. Bizi parlamento dışına itmekle bu
süreci uzattılar. Eninde sonunda bu sorun Kürtleri muhatap alarak
diyalogla çözülecek. Kürtler bunu dayatacaklar.
Ahmet Türk’ün yasaklanmasını anlatamazsınız
l Parlamentodan çekilme kararı aldınız ama hâlâ
20 kişilik grup kurma şansı var. Bunu düşünmüyor mu
milletvekilleri?
Demokratik kamuoyu, aydınlar bu seçeneği değerlendirin diyorlar ama
genel kanaat daha önce verilen kararın uygulanması. Çünkü kapatma
kararı “Burada size yer yok”un ifadesidir. Benimle birlikte siyaset
yasağı getirilen Ahmet Türk hayatını barışa adamış bir insan.
Kürtler bunu kabul edemez. Bu sıradan, hukuki bir mesele değildir.
Diyarbakır’da birçok sivil toplum örgütü “Biz bu kararı
tanımıyoruz” diyor.
l Kararı duyunca sizi arayanlar neler dedi?
Her kesimden insanlar. Üzüntülerini ifade edenler... Diyarbakır’dan
arayanlar zulüm olduğunu söylüyorlar. Bakın, bu Kürtleri bir kopuşa
sürüklüyor.
l Şiddet artar mı sizce?
Siz bütün yolları tıkarsanız bu sokakta tepkiye dönüşür. Kürtler,
bana reva görülen öldürülmek, yok edilmek derse buna isyan eder.
Umarım çok fazla büyümeden, akılcı bir şekilde bu tepkiler yeni bir
tartışmaya dönüştürülür.
AİHM’E BAŞVURACAĞIZ
AHMET Türk, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını açıkladı. Türk, parti genel merkezinden ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararıyla ilgili AİHM’e ne zaman başvuruda bulunacakları şeklindeki bir soruya karşılık “Gerekçeli karar yayımlandıktan sonra AİHM’e başvuruyla ilgili gereken çalışmalar yapılacak” diye konuştu. Ahmet Türk, “Sine-i millete gidilmesi ve milletvekillerinin istifaları” ile ilgili sorular üzerine, “Benim milletvekilliğim düşürüldüğü için arkadaşlarım kararlarını verir. Karar ortaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Tutuklanmayanımız var mı?
- Hakkınızda 1 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası ve
devam eden çok sayıda dava bulunuyor.
29 Aralık’ta duruşmanız var. İfade vermeye gidecek misiniz?
Bugüne kadar gitmememizin sebebi dokunulmazlığımızın olmasıydı.
Artık olmadığına göre kararım gidip ifade vermek yönünde.
- Bir avukat olarak şimdi mahkûm olma gerçeğiyle karşı
karşıyasınız...
Bölgede cezaevini görmeyen, tutuklanmayan, ailesinde işkence
görmeyen veya ölüm olmayan kimse var mı? Bizler de bu halkın
siyasetçileri olarak bu tür durumlarla karşılaşacağımızı
biliyorduk. Bizim partilerimizde milletvekillerimiz tutuklandı,
cezaevlerine atıldı. Milletvekilimiz Mehmet Sincar öldürüldü. Bugün
bizim başımıza gelenlerin anlamı, zihniyetin değişmediğini
gösteriyor. Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren herkes bu
bedelleri ödeyeceğini bilerek siyasete giriyor zaten. Biz bu
bedelleri bildiğimizi halkımıza da anlattık hep.