Kürtler cemaati mi destekliyor AK Parti'yi mi?
Abone olKürtler cemaat-hükumet kavgasında kimin yanında siper alıyor? Ruşen Çakır bugün bu soruya yanıt aradı.
Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır bugün köşesinde Kürtlerin
cemaat-hükumet kavgasındaki safını yazdı.
Çakır'a göre Gezi olaylarında safını belirleyemeyen Kürtler bu
kavgada çok net olarak hükumetin yanında, cemaatin uzağındalar.
İşte Ruşen Çakır'ın yazısı...
TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ 3
İSMİ
Türkiye'nin en güçlü üç isminin Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah
Gülen ve Abdullah Öcalan olduğunu düşünüyorum. Erdoğan ile Gülen
bir süredir birbirleriyle savaşıyorlar. Öcalan'ın adım adım
şiddetlenen bu savaş hakkında ne düşündüğünü en azından şimdilik
bilmiyoruz. Ancak eldeki verilerden hareketle Öcalan'ın ve ondan
hareketle Kürt siyasi hareketinin nasıl bir pozisyon alabileceği
konusunu tartışmamız mümkün ve gerekli.
KÜRT HAREKETİ GEZİ'YE ŞÜPHEYLE
YAKLAŞMIŞTI
Kuşkusuz akla hemen Gezi direnişi geliyor. Kürt hareketi ilk
günlerde Gezi'ye şüpheyle bakmış, bunun arkasında çözüm sürecini
sabote etmek isteyen odakların bulunma ihtimalinden ürkmüş ve
dolayısıyla olaya mesafeli yaklaşmıştı. Daha sonra PKK'nın üst
düzey yöneticilerinin özeleştirisini yaptığı bu tutum hiç kuşkusuz
hükümeti çok rahatlatmıştı. Ancak bu sefer durum çok farklı çünkü
taraflar belli, kavga nedenleri hemen hemen biliniyor ve Kürt
hareketinin her iki tarafla da belli bir tarihi var.
HÜKUMETE YAKIN, CEMAATE UZAK
İşte o tarihe hızla göz attığımızda Kürt hareketinin Gülen
cemaatine uzak, hükümete yakın olması akıllara yatabilir. Her şey
bir yana hükümet bir süredir Abdullah Öcalan'ı merkeze alan ve
hareketin tüm unsurlarını şu ya da bu ölçüde kapsayan bir çözüm
sürecini yürütüyor. Ve Gülen cemaatinin bu sürece karşı olduğu
algısı çok kuvvetli. Örneğin süreci en çok tıkayan sorunlardan biri
olan KCK tutuklamalarının bir "Cemaat projesi" olduğu düşüncesi
hakim, nitekim tutuklu BDP milletvekillerinin çıkmasını hükümetin
istediği ama Cemaat'in engellediği ileri sürülüyor.
Kürt hareketinin Cemaat'e hep kuşkuyla baktığını Milliyet
Gazetesi'nde yayınlanan İmralı Zabıtları'nda Öcalan'ın ağzından
okumuş ve Kandil'deki geri çekilmeyle ilgili basın toplantısının
ardından bizzat Murat Karayılan'dan dinlemiştik. Son Cemaat-hükümet
savaşı üzerine Cemil Bayık, Mustafa Karasu gibi PKK/KCK
yöneticilerinin de esas olarak Gülen cemaatini, özellikle de onun
devlet içindeki paralel örgütlenmesini hedef aldıklarını
gördük.
PKK TARAFINDAN SEVİLMEMEK GÜLEN'İ RAHATSIZ ETMEZ
PKK tarafından sevilmemenin Fethullah Gülen'i ve onun cemaatini
rahatsız ettiği tabii ki söylenemez. Bu hareket uzun bir süredir
Öcalan ve PKK'sız bir çözümün mümkün olduğunda ısrar etti, buna AKP
hükümeti ve Erdoğan'ı da belli ölçülerde ikna etmeyi başardı ancak
Cemaat'in stratejisinin çözümü mümkün kılmadığı da uzun bir süre
denendikten sonra anlaşıldı.
Bu yüzden hükümetin son çözüm sürecine Cemaat'i devre dışı
bırakarak başlattığını, onunda bu sürece pek yardımcı olmadığını
biliyoruz. Bununla birlikte Gülen'in yeni duruma uygun politika
değişikliklerine gittiğine de tanık oluyoruz. Örneğin Irak
Kürdistanı'nda yayın yapan Rudaw Gazetesi'ne verdiği mülakatta ana
dilde eğitimi "adil olmanın gereği" olarak sundu ve savundu.
Gülen'in Kürt siyasi hareketinin yasal kanadından bazı isimleri
Pennsylvania'da bizzat kabul etmesi de, Cemaat'in tutumunda bir
yumuşama olduğunun, en azından bir diyalog arayışının işareti
olarak görülmelidir.
KÜRT HAREKETİ BAŞBAKANI ZOR DURUMDA BIRAKABİLİR
Şurası muhakkak ki, dün Gezi direnişi sırasında olduğu gibi
bugün de Cemaat-hükümet savaşı sürerken Kürt hareketi istese krizi
derinleştirecek adımlar atabilir ve hükümeti, dolayısıyla Başbakan
Erdoğan'ı iyice zor durumda bırakabilir. Ama şu ana kadar atmadı,
bundan sonra da atacağını sanmıyorum. Kimileri bunu, Kürt
hareketinin, bilhassa Öcalan'ın, hükümete, dolayısıyla Erdoğan'a,
bir ölçüde de MİT'e ve Hakan Fidan'a sahip çıkması şeklinde
yorumluyorlar ve böyle yorumlamayı sürdürecek gibiler.
Şahsen Kürt hareketinin sahiplendiği şeyin hükümet ya da Erdoğan
değil çözüm sürecinin kendisi olduğunu düşünüyorum. Eğer siyasi
iktidar süreci ciddi ve dinamik bir şekilde sürdürürse Öcalan ve
Kürt hareketini yanında görmeye devam edebilir, aksi takdirde iyice
yalnız kalacaktır.
Bu da ülkedeki dengelerin iyice altüst olması anlamına
gelecektir.
RUŞEN ÇAKIR TÜM YAZILARI