Kurtlar Vadisi'ne rakip çıktı
Abone olKurtlar Vadisi'ndeki Kurtlar Konseyi'nden sonra STV'de yeni başlayan 'Şubat Soğuğu' dizisi de, suikastler işleyen ve ülkeyi kontrol eden gizli cemiyetiyle dikkat çekiyor
Yuvarlak masanın etrafındaki yedi kişiden oluşan cemiyet, gizli
iktidarını sürdürmek için devletin içindeki kollarına operasyonlar
yaptırıyor. Cemiyet’in kolları, sermaye kesiminden yeraltı
dünyasına uzanıyor. Samanyolu’nun “Şubat Soğuğu” dizisinde Kurtlar
Konseyi’ndeki baron ve arkadaşları gibi Cemiyet üyelerinin
kimlikleri açık değil, ancak Cemiyet toplantılarındaki konuşmalar
bu oluşumun devletin içinden, iş âlemi, medya ve yeraltı dünyasına
kadar geniş bir örgütlenmeye sahip olduğunu, toplumu belirli bir
doğrultuda dizayn etmek için operasyonlar yaptığını gösteriyor.
Eylemlerini ve kirli işlerini bir operasyon şefinin eliyle yürüten
Cemiyet’in bir diğer ilginç özelliği, Türkiye’de irtica
tehlikesinin yüksek boyutlarda olduğunu göstermek için irticai
örgütler kurması ve irticai gösteriler organize etmesi. Dizinin
isminin “Şubat Soğuğu” olması, doğal olarak Türkiye’nin yakın
tarihini ve “28 Şubat süreci” adı verilen dönemi çağrıştırıyor. Şu
ana kadar yayınlanan yedi bölümde, henüz 28 Şubat sürecinin o sıcak
günlerini çağrıştıran olaylar yok; ancak Cemiyet’in yaptığı
infazlarda, yakın tarihteki önemli suikastlere ve faili meçhullere
göndermeler yapılıyor. Örneğin, Cemiyet’i ortaya çıkarmak üzere
olan sosyal demokrat gazeteci Erdoğan Coşkun’un, arabasına bomba
konularak havaya uçurulması 24 Ocak 1993’te meydana gelen Uğur
Mumcu cinayetini andırıyor. Dizinin yapımcıları Cemiyet’e, “Eriyip
giden kışla beraber elindekileri kaybetmek istemeyen acımasız bir
yapı, yerini bahara bırakmak istemeyen Şubat’ın son hamlesi”
tanımlamasını getirerek, yakın dönemde yaşadığımız olaylara epey
göndermeler yapacaklarının işaretini veriyorlar. Cemiyetin
devletteki en önemli adamı Hikaye, Cemiyeti ortaya çıkarmak üzere
olan bir gazetecinin, çocuklarının gözü önünde eşi ile birlikte
öldürülmesiyle başlıyor. Gazetecinin oğlu, o gece siluetini
hafızasına nakşettiği infazcıdan intikamını almak için polisliği
seçiyor. O, komiser yardımcısı olarak görevine başlarken Cemiyet’in
infazcısı, “Ulusal Güvenlik ve Strateji Komisyonu Başkanı” olarak
devlet görevine başlıyor. O artık, gizli Cemiyet’in devletteki en
önemli adamıdır. Bir diğer görevi de ülkeyi kontrol etmek isteyen
Cemiyet’in önüne çıkan her engeli temizlemek. Cemiyet ülkeyi kendi
istekleri doğrultusunda dönüştürmek isterken, karşısında toplumun
çeşitli kesimleriyle devletin içinden dürüst ve vatansever
insanların oluşturduğu bir cephe çıkıyor. Ölümüyle hikâyeyi
başlatan gazeteci de, infaz edilen ikinci gazeteci Erdoğan Coşkun
da birer sosyal demokrattır. Cemiyet’in önündeki yeni engel ise
konuşmaları, kitapları ve duruşuyla toplumun önünde çok etkili bir
figür olan muhafazakar değerlere sahip tarih öğretmeni Tahir Mutlu.
Toplumu çatışmalara götürebilecek olaylarda hemen devreye girebilen
bir kanaat önderi pozisyonundaki Tahir Mutlu, ülkede sürekli
istikrarsızlık ve karışıklık isteyen Cemiyet için büyük bir tehdit
durumuna geliyor. Cemiyet’in kirli yüzü Şubat Soğuğu, bir yandan
Cemiyet’in tarih öğretmeni Mutlu’yu etkisiz kılmak mücadelesini
yansıtırken diğer taraftan Cemiyet’in bir ahtapotu andıran
kollarıyla devleti, sermaye kesimini, yeraltı dünyasını ve medyayı
yönlendirmeye kalkışan kirli yüzünü yansıtıyor. Örneğin bir Cemiyet
toplantısında operasyon şefi cemiyet üyelerine bilgi verirken,
“Gazeteci Erdoğan Coşkun, bizim uyuşturucu dünyasındaki önemli bir
adamımıza ve terör örgütüyle bağlantımıza ulaşmıştı” diyor. Bir
süre sonra bu uyuşturucu kaçakçısı Cemiyet’in bazı örtülü
operasyonlarını finanse eden kişi olarak karşımıza çıkıyor. Bir
Cemiyet üyesinin, “Geçmişte ilahiyat doçentini, hukuk kurumu
başkanını da biz ortadan kaldırmıştık” sözü 1990’ların başında
meydana gelen Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy cinayetlerini
çağrıştırmaktaydı. Kasetle şantaj gibi çeşitli olaylarda kullandığı
elemanlarını dahi işleri bitince infaz ettiren Cemiyet, devletin
istihbarat binasını dahi adamlarına bombalatarak çok acımasız bir
örgüt olduğunu gösteriyor. Ülkede irtica tehlikesinin çok yoğun
seviyede olduğunu göstermek için “İslami Mücadele Ordusu” ismiyle
bir örgüt kuran Cemiyet’in toplantısında yine bir üye, “Şu an için
çok kritik bir eşikteyiz. Özellikle Avrupa Birliği yolunda alınan
mesafe, bizi oldukça endişelendiriyor. Hükümetin bugüne kadar
yaptığı açılımlar ve bundan sonra yapılması planlananlar, şimdiden
konumumuzu zedelemeye başladı” diyor. Bunun üzerine operasyon şefi
gidişata müdahale edeceğini belirtirken, bir diğer Cemiyet üyesi,
“Bu konuda toplumu manipüle etmek için de gerekeni yap” talimatını
veriyor. Şu ana kadar yayınlanan bölümlere bakıldığında Şubat
Soğuğu, tıpkı Kurtlar Vadisi gibi önümüzdeki dönemde büyük
tartışmalara yol açacağa benziyor. Konsepti, Kurtlar Vadisi’nden
farklı olsa da Şubat Soğuğu’nda da yaşadığımız ve yaşamakta
olduğumuz gelişmelerin izdüşümü mahiyetinde olaylar var. Kirli
işlerini ve devletin içindeki gizli iktidarını sürdürmek isteyen
yedi üyeli Cemiyet’e karşı Şubat Soğuğu’nda henüz bir “Aslan Bey”
yok. Bu gizli örgüte karşı mücadeleyi şimdilik Organize Suçlar
Şubesi yürütüyor, ancak dizinin yapımcıları ileriki bölümlerde
böyle bir karakterin diziye dahil olacağını belirtiyorlar. Dizinin
bir diğer özelliği Kurtlar Vadisi’ndeki “Memati” ve “Pala”yı
aratmayacak soğukkanlılıkta bir tetikçiye sahip olması. Tetikçi
Nedim, Cemiyet tarafından “biletleri” kesilen kurbanlarını hep tek
vuruşla götürüyor. Kaynak: Aksiyon Dergisi