Kürtaj olmak medeniyet, kurban kesmek barbarlık!

Ne zaman ki dini bayramların arefesine geliriz, o zaman çirkin, o kulak tırmalayan iğrenç tartışmalar bir salgın hastalık gibi yayılmaya başlar.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Ne zaman ki dini bayramların arefesine geliriz, o zaman çirkin, o kulak tırmalayan iğrenç tartışmalar bir salgın hastalık gibi yayınlamaya başlar.

Belli ki dert inanç.

"Belli ki asgari veya azami ne zarar verirsek yanımıza kar kalır" mantığı güdüyorlar.

Ramazan ayı gelince "Ramazan" isimli birine bile tahammül edemez hale gelirler. Hemen ardından o meşhur klişe haber birkaç gazetede yayına girer:

"Oruç tutmuyor diye saldırdılar!.."

Haberi inandırıcı hale getirmek için, dangalağın tekini konuştururlar:

"Ah tanrım çok korkunçtu! 30 kişi 5'e 10 kalas tipi sopalarla saldırdılar.."

Bir diğer kesim Ramazan Ayı'na alternatif olarak "Mezarlık çevresinde bira festivali" düzenler!

Zor zahmet, bin bir iftira eşliğinde bayrama ulaşılınca aynı kesim bu kez yayvan bir ağızla, "Şeker bayramınız şeker tadında olsun şekerim" demeye başlar.

Dersiniz ki "Ramazan Bayramı" deseler dilleri kökünden kopup ayak diplerine düşecek.

Hani mümkün olsa..

Yani bir küçük ihtimal olsa, "Çikolata festivali" veya "Nutella Bayramı" diyecekler de olmuyor, uymuyor, uyduramıyorlar.

Kurban Bayramı arefesinde ise "hayvan seviciler" sezonu resmen açılır.

Adeta şeytanın hizmetkarları gibi tepinip dururlar.

Bir feryat bir figan!

Oboovvv...

"Hangi din hayvan boğazlamayı emreder. Kıymayın bu canlara. Gelin bu bayramda bir can bağışlayın" diye hezeyanlar içinde böğürür dururlar.

Hani malum; Hindistan'da ineğe/öküze tapıldığı için oralarda bu tür hayvanları kesmek günahların en büyüğü sayılır ya.

Öyle bir hayvana tapınmışlık örneği sergilerler ki, inanın Hindistan'dakiler bile, "Bunlar galiba bizim dinden" diye şaşırır.

O derece yani!

Hani gören de sanır ki, ömrü billah bu zatın ağzına et adına bir şey değmemiş!

"Şu merette rakıyla iyi gidiyor be" diyerek, kılçıklarıyla yutkundukları balıklar canlı değildir onlar için..

Yılbaşında içine pilav doldurdukları hindiler, kesip evlerinin baş köşesine koydukları çam ağaçları can değil yani!

Geçen meseleyi twitter'da tartışırken, bir arkadaş harika bir laf etti:

"Her akşam şarapla yıkanmış eti, alkol eşliğinde zıkkımlananlar, aynı eti ekmekle doya doya yiyenlere bağnaz, barbar diyor!"

Bu söz aklıma bir olayı getirdi!

Hani bir ara Kurban Bayramı yılbaşına denk gelmişti de, birileri hocalara sormuştu, "Acaba kurban etini rakı veyahut şarap eşliğinde yersek günaha girermiyiz" diye...

İşte o kesim, bugün "Kurban adı altında hayvan boğazlamak barbarlıktır, bağnazlıktır" diyen kesimin ta kendisi...

Yine geçenlerde Facebook'ta iki mesaja rastladım. Her iki mesajı yazan kişi de aynı kişi. Bir mesajında "Hayvan boğazlamak ilkelliktir. Böyle din olmaz arkadaş" demiş.

Bir sonraki mesajda da, "Kurban derilerinizi Türk hava Kurumu'na bağışlayın" yazmış...

Bunun üzerine dayanamadım. "Senin gibi iki ayaklı bir öküzün, akrabası sayılan bir ineğe sahip çıkması gayet normal" dedim!

Beni kınıyor olabilirsiniz. Ama benim iki yüzlü riyakarlara asla tahammülüm yok!

Hele şu "Ayyy hayvan mı boğazlanıyor. Ay kıyamam ya" diyen kadınlara ne demeli?

Daha bundan birkaç ay önceydi...

Hükümet "Kürtajı yasaklayalım" diye öneri getirdiğinde, karnındaki 3-4 aylık kanlı-canlı çocukları lime lime kesme hakkı olsun diye sokaklarda, "Benim bedenim, benim kararım"  eylemleri yapıp ciyaklayan sözde kadınlardan, daha doğrusu kadıncıklardan bahsediyorum.

"Çocuğumu keserim, doğratırım, bu benim meselem. Ama hayvan kesimine karşıyım"  demek medenilik, Allah'ın emrini yerine getirmek, "benim DANA'm benim meselem" demek barbarlık.

Alın size ikiyüzlülüğün daniskası..

Alın size mis gibi iki yüz!

Çevirin çevirin tükürün!

NOT: Yerküre üzerinde yaşayan tüm inanların Kurban Bayramı mübarek olsun. Sağlıkla, mutlulukla, huzurla nice bayramlara. Yine beraber inşallah!