Kürt -Türk çatışması çıkarmaya çalışıyorlar
Abone olDicle Üniversitesi karıştı BDP'li kadınlar harekete geçti. İşte Sabahat tuncel'in o olaylardan sonra yaptığı çarpıcı açıklama...
AYSEL TUĞLUK'UN BAŞINI YARDILAR Dün Dicle Üniversitesi'nde başlayan 1'i polis 4 kişinin yaralandığı olaylar bugün de devam etti. Göstericileri sakinleştirmek için üniversiteye giden Aysel Tuğluk başına gelen soda şişesi ile yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. |
Dicle Üniversitesi iki karşıt grup arasında çıkan tartışma sonrası çıkan olaylarda 2 1'i polis 4 kişi yaralandı.
Gösterilericileri sakinleştirmek için orada bulunan Aysel Tuğluk ise hastanelik oldu.
Olaylar sonrası açıklama yapan Sabahat Tuncel; ''Türkiye'deki üniversitelerde okuyan Kürt öğrencilere yönelik çok ciddi saldırılar olduğunu, tesadüf olmadığını da biliyoruz. Birileri Kürt-Türk çatışması çıkarmaya çalıştığını biliyoruz. Özellikle Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan'ın başlattığı süreçle birlikte bu saldırıların arttığını da biliyoruz.'' dedi.
Dicle Üniversitesi'nde yaşanan olaylardan sonra aralarında BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, Batman Milletvekili Ayla Akat, Diyarbakır Milletvekilleri Nursel Aydoğan, Emine Ayna, İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu, BDP'nin kadın örgütlenmesi olan Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), akşam saatlerinde BDP il binası önünde bir basın açıklaması yaptı.
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Hizbullah'ın yeni dönem için Kürt halkı ile dayanışma içerisinde olacaklarına dair özeleştiri verdiğini belirterek, "Biz burdan hükümeti uyarıyoruz. Gerçekten, bu süreç ve Dicle Üniversitesi'ndeki saldırılarla ilgili özel bir şey ifade etmek istiyoruz. Hizbullah'ın yeniden böylesi bir provokatif bir saldırı içerisinde olamasının, özellikle 90'lı yıllarda Kürdistan'da yaşanan kirli savaşı, Hizbulah'ın yaptıklarını yeniden canlandırmaktadır. Kürt halkı açısından bu tarih, karanlık bir tarihtir ve büyük trajedilere neden olmuştur. Hizbullah, yeni dönemde bir özelleştiri vererek Kürt halkı ile dayanışma içerisinde olacağını ifade etmiştir. Ama bugün farklı başka bir süreç içerisine girmiştir. Buradan uyarıyoruz onları; 90'lı yıllarda yaşananların bugün yeniden gün yüzüne çıkması, bunu Kürt halkına yeniden aynı acıları yaşatmanın hatırlatılması bile büyük bir zülümdür. Buna kimsenin hakkı yoktur. Bu çevreleri uyarıyoruz. Eğer bu gençler onlardansa, bunu biran önce durdurmaları ve bir özeleştiri vermelerini, aksi durumda kendilerinin sorumlu olacaklarını ifade etmek istiyoruz" dedi.
DİYARBAKIR EMNİYETİ'NİN SİCİLİ TEMİZ DEĞİL
Dünden beri Dicle Üniversitesi'nde gerçekleşen saldırıların, öğrenci olmayan ve Diyarbakır dışından gelen kişilerin neden olduğunu öğrendiklerini ifade eden Tuncel, şöyle dedi:"Dünden beri Kürt öğrencilere yönelik gerçekleşen olayları protesto etmek üzere sayın Aysel Tuğluk ve Mülkiye Birtane arkadaşımız oradaydı. Saldırıyı protesto ederken başka bir saldırıyla karşı karşıya kaldılar. Bu saldırıyı kınıyor, sorumlularının yakalanmasını istiyoruz. Şimdiye kadar BDP'li kadın vekillere yönelik saldırılar cevapsız kalmıştı. Hükümet ve İçişleri Bakanlığı, bu davaları sonuçsuz bırakmıştı. Umarım bu kez öyle olmaz. Emniyet birimleri saldırıları önleyeceklerine, ne yazıkki öğrencilere yönelik saldırı gerçekleştiriyor. Diyarbakır emniyetinin bu konudaki sicili ne yazıkki temiz değil. Sadece üniversitede değil, Dicle Nehri'nde cesedi bulunan Murat İzol ve bir çok faili meçhul cinayet son günlerde Diyarbakır'da yaşandı. Başbakan, 'bizim dönemde faili meçhul cinayetler işlenmedi' diyor ama malesef Diyarbakırda çok var. Emniyet birimleri, Kürt öğrencilerine yönelik bu yaklaşımından vazgeçmelidir. Yoksa son dönemde yaşanan tüm faili meçhul cinayetlerden Diyarbakır emniyetini sorumlu tuttuğumuzu ve tüm bu sürecin takipsi olacağımızı söylüyoruz."
"BİRİLERİ KÜRT-TÜRK ÇATIŞMASI ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR"
Türkiye'de barış sürecinin en aktif çalışanları olacaklarını dile getiren Tuncel, şunları söyledi:"Aysel arkadaşımızın durumu iyidir. Kendisi de iyidir ama o halde buraya çıkmak istemedi. Daha önce Ayla Akat, Pervin Buldan ve Sevahir Bayındır arkadaşlarımız da yaralandı. Ama bütün bu soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandı. Bu ülkede, Kürt kadınlarına saldırabilirsin, ayağını kırabilirsin, kadınların örgütlü mücadelesini engellebiilirsin. Devlet bu konuda her türlü olanağı sağlıyor. Rektör de bir kadınmış. Kadın rektörün bu olayları engelleyeceğine, olayların bu noktaya getirilmesi de ayrı bir sorun. Buradaki saldırıların ilk olmadığını ve tek olmadığını biliyoruz. Türkiye'deki üniversitelerde okuyan Kürt öğrencilere yönelik çok ciddi saldırılar olduğunu, tesadüf olmadığını da biliyoruz. Birileri Kürt-Türk çatışması çıkarmaya çalıştığını biliyoruz. Özellikle Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan'ın başlattığı süreçle birlikte bu saldırıların arttığını da biliyoruz. Hükümete ve İçişleri Bakanlığı'na seslenmek istiyoruz. Bu üniversitelerde ortaya çıkan faşist saldırları engellemek sizin sorumluluğunuzdadır. Bugüne kadar saldıranlar değil, saldırıya uğrayan öğrenciler hakkında soruşturma açıldı, hatta bir çok Kürt öğrencileri okuldan atıldı, yada kaydını almak zorunda bırakıldı. Böylesi bir ortamda nasıl bir barıştan, nasıl bir çözümden bahsedebiliriz. Siz eğer üniversitelerde Kürt öğrencilere yönelik saldırıları engellemezseniz, bu sürecin sağlıklı yüremesinin hiç bir koşulu da yoktur.