Kürt sorusu Erdoğan'ı kızdırdı
Abone olBaşbakan Erdoğan, Canterbury Üniversitesi'nde konferans verdi. Erdoğan burada kendisine yöneltilen Kürt sorunu hakkındaki bir soruya şu sert yanıtı verdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de Kürt kökenli
vatandaşların sorununun, Türk vatandaşın sorunu kadar olduğunu
ifade ederek, "PKK Kongra-Gel örgütünün maalesef Kürt kökenli
vatandaşlarımızın üzerinden nemalanma sorunu vardır. Bölücülük
sorunu vardır. Biz bu bölücülük sorununa hiçbir zaman olumlu
yakalaşamayız" dedi. Başbakan Erdoğan, Canterbury Üniversitesi
Ulusal Avrupa Etütleri Merkezi’nde "Türkiye ve AB: Yeni Zelanda
İçin Fırsatlar ve Engeller" konulu konferans verdi ve
katılımcıların sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan, bir
katılımcının, "Kürtlerin durumu düşünüldüğünde AB sürecini yaşayan
Türkiye yeterince demokratik midir" sorusuna, Türkiye’nin
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun vurgusunu
yaptı. Türkiye’de 30’a yakın etnik unsurun yaşadığına dikkat çeken
Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu etnik unsurlardan oluşan bir ülkedir
Türkiye. Türkiye’de Türkü vardır, Kürdü vardır, Lazı vardır,
Çerkezi vardır, Gürcüsü vardır, Abhazı vardır, Arnavutu vardır,
Boşnakı vardır, aklınıza ne gelirse... ve bütün bunlar
birbirleriyle artık içli dışlı olmuştur. Bizdeki etnik unsurları
birbirine bağlayan önemli bir din bağı vardır. Çünkü Türkiye’nin
yüzde 99’u Müslümandır. Yani bizdeki etnik unsurları birbirine
bağlayan ya da ayıran bağ, bugün Yugoslavya’daki gibi Hırvat,
Boşnak, Sırp birliklerinden çok farklıdır ve birbirlerine kız verip
almışlardır ve savaşlar başladığı zaman biliyorsunuz birbirlerinden
boşanmışlardır. Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşın sorunu Türk
vatandaşın sorunu ne kadarsa o kadardır. Laz kökenli vatandaşın
sorunu ne kadarsa Türk kökenli vatandaşın sorunu da o kadardır.
Burada çeşitli saptırmalar var. Parlamentoya girmekse
parlamentodalar. Türkiye’de en üst düzey yönetimlere gelmekse
Türkiye’de en üst düzey yönetimlere gelmiştir. Hiçbir sıkıntıları
yoktur. İşadamı olmaksa Türkiye’nin en önde gelen işadamları
içerisinde onlar vardır. Ama maalesef saptırmalar söz konusu
olmuştur. Peki ciddi ne vardır sorun olarak onu söyleyeyim; PKK
Kongra-Gel örgütünün maalesef Kürt kökenli vatandaşlarımızın
üzerinden nemalanma sorunu vardır. Bölücülük sorunu vardır. Biz bu
bölücülük sorununa hiç bir zaman olumlu yakalaşamayız. Kürt kökenli
vatandaşlar, Türkiye’nin belirli illerinde yerleşik vatandaşlarım
değildir. Türkiye’nin bugün hepsine yerleşmiş dağılmış olan
vatandaşlarımızdır. Bugün Güneydoğu Anadolu bölgesi, ağırlıklı
olmak üzere Kürt kökenli vatandaşlarımızın oturduğu bölgedir ve o
bölgede birinci parti benim partim. Bunu da belirtmek istiyorum."
KIBRIS Rum olduğunu ifade eden Kypros Kotzikas isimli katılımcının,
"Kıbrıs adasında bir uçtan bir uca rahatlıkla ne zaman seyahat
edilebilecek" sorusu üzerine, Erdoğan, Türk tarafının kapıları
açtığını anımsatarak Güney’in de aynı şeyi yapmasını temenni etti.
Erdoğan, "Ama bu kapılar bilindik kapılar değil, ben gönül
kapısından da bahsediyorum" dedi. 24 Kasım 2004’de Annan Planı’nın
referanduma götürüldüğünü anımsatan Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi’nin plana "Hayır" demek gayreti içine girdiğini
söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: "Eğer bugün Annan Planı’na evet
denilmiş olsaydı şu anda artık Kıbrıs diye bir sorun masada
kalmayacaktı. Ne yazık ki Güney Kıbrıs burada hayır demiştir ve
kendisi için istediklerini Kuzey’deki 250 bin kişi için
istememiştir. Halbuki 650-700 bin kişi kendi nüfusu için
özgürlüklerden bahsediyorsa, kendisi için özgürlük isteyenler niçin
Kuzey’deki 250 bin Türk için bu özgürlüğü çok görüyor. Bu ada 900
bin kişiye rahatlıkla yeter. Ama bu arada bazı suiistimaller var.
Nedir; Türk askeri orada işgalci olarak gösteriliyor. Türk askeri
orada işgalci değil. Sadece özgürlüğün korunması için orada.
Güney’de bütün imkanlar var, silahlara varıncaya kadar hepsi var
ama Kuzey’de silahlanma diye bir şey yok. Burgenstock’da yaptığımız
çalışmalarda açıkça ortaya bunları koyduk. Belirli bir süre
içerisinde bütün askerler ortadan tamamen kaybolacak. Güney’de şu
kadar, Kuzey’de de bu kadar asker kalacak diye yani bunların hepsi
karara bağlandı. Güney’de bin, Kuzey’de ise 650 civarında asker
kalacaktı. Fakat bütün bunların hiçbiri itibar görmedi ve bugünkü
durum hala devam ediyor. Biz çözümden yanayız ama Güney Kıbrıs
çözümden yana değil bunu çok açık ifade etmek durumundayım"
Erdoğan’ın sözlerinin ardından Kotzikas, siyasi argümana girmek
istemediğini, hayır oyunun Annan Planı’na verildiğini ve adada 30
yıl öncesinde olduğu gibi yine birlik içerisinde yaşamak
istediklerini dile getirdi. Erdoğan ise Annan Planı’nın; çözüm için
ortaya konulduğunu dile getirerek şöyle devam etti: "Sayın Annan,
aslında 4. kez bir müzakereye girmek istemedi. Bir dostluk oluşsun
düşmanlıklar ortadan kalksın. Bu bölge bir barış bölgesi olsun.
Bunun için de Türkiye olarak ne yapabiliriz. Ben Davos’ta Annan’dan
rica ettim. O da ’4. kez başarısız olmak istemiyorum’ dedi. Biz
dedik ki her zaman bir adım Rumlardan önde olacağız. Biliyorsunuz
Yunanistan ile Türkiye arasında çok ciddi sıkıntılar var. Biz bu
sıkıntıları da büyük ölçüde aştık. Ama nasıl aştık iyi niyetle
aştık. Biz ’bu sorunu aşmak için de elimizden geleni yapacağız’
dedik. Sizler zannediyor musunuz bunları yaparken Türkiye’de bizler
böyle çok çok rahatız, huzurluyuz. Bize çok çirkin saldırılar oldu
ama biz bunun bedeli ne olursa olsun ödeyeceğiz dedik. Yeter ki
Kıbrıs’taki kardeşlerimizle Güney Kıbrıs’taki Rumlar arasında bir
barış olsun." BM’nin dünyadaki sıkıntıları ortadan kaldırmak için
varolduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs’ın referandumda
aksi yönde oy verseydi şu anda bütün sıkıntıların bitmiş olacağını
kaydetti. Erdoğan, "Ve el ele, omuz omuza Kıbrıs, iki ayrı devlete
teşekkür eden bir cumhuriyet haline gelmiş olacaktı. Biz yine
çözümden yanayız" dedi.