Kürt hareketinin sosyalist sola ihtiyacı var mı?
Abone olHükümetin ve BDP'nin yeni parti HDP'ye bakışını analiz eden Ruşen Çakır, Kürt hareketinin "sahiden" sosyalist sola ihtiyacı var mı sorusunu sordu
Başbakan Erdoğan‘ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın gün
Star ve Yeni Şafak Gazetesi’nde Halkların Demokratik Partisi
üzerine yazdığı iki ayrı yazıyı "hükümetin HDP olayını epey
ciddiye aldığını gösteriyor" diye yorumlayan Vatan yazarı
Ruşen Çakır köşesinde bir dizi soruyla Hükümetin
HDP'ye nasıl baktığını anlattı.
HÜKÜMETE GÖRE KÜRTLER DİMYATTA PİRİNCE GİDERKEN...
"Peki hükümet bu partiye nasıl bakıyor? HDP’nin,
Abdullah Öcalan‘ın talimatıyla BDP’nin “Türkiye partisi“ne
dönüşmesi amacıyla kurdurulduğunu biliyoruz. Akdoğan ise
HDP’nin bu hedefe ulaşabileceğine inanmıyor, hatta Kürt siyasi
hareketinin Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan
olabileceğini ima ediyor.
Onun bu yaklaşımının Kürt hareketinin tabanında da rağbet
gördüğünden, “Çözüm sürecinin tam ortasında ve yerel
seçimlerin arifesinde böyle bir şeyin zamanı mı, ne gerek
var?“ türünden yakınmaların epeydir seslendirildiğinden de
haberdarız.
MARKSİST LENİNİST BİR ÖRGÜTTÜ AMA KÜRT
MİLLİYETÇİSİ OLDU
Ortada çok ciddi bir uyum sorunu olduğu muhakkak. Şöyle ki,
PKK 1970’li yılların sonlarına doğru Marksist-Leninist bir
örgüt olarak doğdu, bu doktrine sahip kadrolar tarafından
yönetildi ancak en büyük gelişimini solculuktan Kürt milliyetçisi
çizgiye doğru yönelerek gerçekleştirdi. Sonuçta bugün Kürt
siyasi hareketinin, büyük ölçüde sosyalist düşünceye sahip kadrolar
tarafından yönetildiğini ama tabanda ezici çoğunluğu oluşturanların
temel motivasyonunun Kürtlük ve Kürt kimliği olduğunu
söyleyebiliriz. Dolayısıyla hareketin tavanı Kürt olmayan
solcularla bir şekilde beraber yürümek isterken, taban bunu çok
fazla dert edinmiyor, hatta böyle bir ihtimalden, kendi yürüyüşünü
zora sokabileceği için uzak durmaya çalışıyor.
BDP'LİLERE GÖRE SOSYALİSTLERİN BATIDA
TABANI YOK
Önceki akşam Çankaya Köşkü‘nde 29 Ekim resepsiyonunda karşılaştığım
BDP’lilerle sohbet ettiğimde benzer kaygılara tanık oldum.
İçlerinden biri, HDP içinde yer alan sosyalist soldan kişi
ve gruplara, zor zamanlarda yanlarında oldukları için minnet
duyduklarını hatırlattı, ancak bu kesimlerin ülkenin batısında pek
bir toplumsal karşılığı bulunmadığının da altını çizdi.
Hatta ona göre, sosyalist solun HDP’deki ezici ağırlığı, Kürt
siyasi hareketinin diğer toplumsal/siyasi çevrelerle mümkün olan
ilişkilerinin önünü kesebiliyor.
GEZİ FAKTÖRÜ DIŞI TÜRK İÇİ KÜRT BİR PARTİ
DOĞURUR MU?
Eğer HDP ilk kongresini, örneğin geçen yıl yapmış olsaydı belki
üzerinde konuşmaya bile kalkmaz, “nasıl olsa fos
çıkacak” der ve geçerdik. Ancak Gezi direnişiyle birlikte
Türkiye’nin bütün siyasi kalıpları altüst olduğu için “Bu
daha başlangıç...“ sloganıyla yola çıkan HDP için
“acaba...“ ile başlayan sorular soruyoruz. Çünkü HDP
içindeki solcuların “Gezi ruhu“nu partiye taşıyabilmeleri
durumunda marjinallikten sıyrılmaları ve onu “dışı Türk, içi
Kürt“ bir parti olarak algılanmaktan kurtarmaları ihtimal
dâhilinde.
Peki bu ne kadar mümkün? Şahsen çok mümkün olduğunu
sanmıyorum, çünkü HDP içinde yer alan (dışında kalanların çoğu da
öyle aslında) sosyalist soldan isimlerin Gezi’ye büyük ölçüde eski
kalıplarla baktıklarını düşünüyor ve görüyorum. Örneğin,
eğer “Gezi ruhu” denilen olguyu anlamış olsalardı,
büyük bir kısmı yeni bir partide bu kadar ön plana çıkmaz,
yerlerini genç ve yeni isimlere bırakırlardı.
İNENLER VE ÇIKANLAR
Şu notu mutlaka düşmek lazım: Genç Abdullah Öcalan, başta
Mahir Çayan olmak üzere 1970’li yılların Türk sosyalistlerinden
esinlenerek yoktan bir Kürt siyasi hareketi yarattı. Buna
karşılık, Mahir Çayan’ın, Deniz Gezmiş‘in, İbrahim Kaypakkaya‘nın
ve diğer devrimci liderlerin takipçisi olma iddiasındaki solcular
bir zamanların güçlü sol hareketinin adım adım yok olmasının önüne
geçemediler.
TÜRKİYE SOLU KENDİ ÖCALAN'INI MI
ÇIKARTACAK?
O zaman önümüzde şu sorular duruyor: Sosyalist solun
yeniden güçlü bir şekilde varlık göstermesi mümkün mü? Mümkünse
nasıl? Kendi Öcalan’ını çıkartarak mı? Değilse,
sosyalistlerin tek seçeneği Kürt hareketine küçük bir parça olarak
eklemlenmek midir?
Ve tabii ki esas soru: Kürt siyasi hareketinin sahiden sosyalist sola ihtiyacı var mı?