Kürt aydınlarını korku sardı
Abone olKürt öğretmen Hikmet Fidan'ın vahşice öldürülmesi Kürt aydınlarını korkuttu. Fidan'ın akrabalarının anlattıkları tablonun vahametini gözler önüne seriyor.
Milliyet yazarı Hasan Cemal Kürt aydın Hikmet Fidan'ın
öldürülmesi sonrası ailesiyle görüştü. Ailesinin anlattıkları
PKK'nın o bölgedeki partileri nasıl sultası altına aldığını
gösteriyor. Kürt aydınları tedirgin yazısıyla Fidan'ın ölüme nasıl
gittiğini dile getirdi.
Yazı: Hasan Cemal
Kaynak:
-Bu köşede geçen gün 'Hikmet Fidan cinayeti'nden söz etmiştim.
Öğretmenlikti mesleği. PKK'dan on yıl hapis yatmıştı. HADEP'in
genel başkan yardımcılığında bulunmuş, Apo ve PKK'ya karşı çıkmaya
başlamış, silahlı mücadelenin çıkmaz yol olduğunu savunmuştu. Kürt
siyasetinde adı duyuluyor, tabanda etkili oluyordu.
Diyarbakır'da öldürüldü.
Faili meçhul sayılmıyor.
PKK'da toplanıyor şüpheler.
Ve bazı Kürt aydınları tedirgin.
Dün Hikmet Fidan'ın yakınları ve Kürt siyasetinin önde gelen bazı
isimleriyle görüştüm.
*
İşte anlattıklarının özeti:
"Hikmet Fidan on yıl hapis yattı PKK'dan. PKK'ya ilişkin görüşü
içeride farklılaşmıştı. 1991 genel seçimlerinde İzmir'den bağımsız
aday oldu. 1992 ile 2000 yılları arasında, PKK'nın partiler
üzerindeki (HEP'i, DEP'i, DEHAP'ı vs. kastediyor - HC) sultasına
karşı çıktı. 2002'de bu açıdan tavır geliştirdi.
Parti içi demokrasi istedi.
Parti yönetimi, milletvekilliği gibi bütün konularda adaylar bizim
dışımızda tespit ediliyordu. Çarşaf listeler yapılıyordu,
bilmiyorduk. Parti komiserleri vardı PKK'dan... Partilerde vardı,
belediyelerde vardı. Genel Başkan Murat Bozlak bile önceden
bilmiyordu, hangi ilden milletvekili adayı gösterileceğini...
Parti içinde buna karşı ciddi anlamda tavır geliştirdi Hikmet.
Halka rağmen olmaz dedi. Etkili olmaya başladı.
Sonra Apo, İmralı'dan başlattı Demokratik Toplum Hareketi'ni.
Hikmet Fidan, 'Gerçekten demokratik olursa, içinde yer alırız,
yoksa yokuz' dedi. Birçoğumuzun görüşünü dile getirdi.
Ama olmadı.
Bir yandan demokratik yapı dediler, öbür yandan eski hamam eski tas
yine... Hikmet, 'Bu eski zihniyetle çalışamayız' dedi. 'Bu hareket
de eskiyi andırıyor' dedi. Bunun üzerine ölüm tehditleri almaya
başladı hem Hikmet, hem de onun gibi düşünenler... Önce düzeltiriz
falan dediler ama değişen bir şey olmadı.
Kandil'de, HADEP'te bir çeteleşme var, bunu yazın bir tarafa...
Hikmet'in öldürülmeden önce Diyarbakır'da bir programı yoktu.
Kızıltepe'deydi. Demokratik Toplum Hareketi'ni eleştirmişti orada
da... Cep telefonuyla çağırdılar. Diyarbakır'da otelde kaldı.
Çağrıldığı adresin, bir apartmanın önünde sabah vakti susturucuyla
öldürüldü.
Hikmet'in şahsında Kürt aydınları korkutulmak istendi. Ertesi sabah
morgun önünde tek bir arkadaşı bile yoktu Diyarbakır'da...
Gelmeye korktular çünkü...
Katillerin bulunması lazım.
Ama kınayamıyorlar bile...
Leyla Zana'yla Orhan Doğan İzmir'de Hikmet'in evine taziyeye
geldiler, doğru dürüst kınayamadılar bile...
Hikmet, Kürt siyasetinin demokratik, şeffaf olmasından yanaydı.
Silahlı mücadeleye karşı çıkıyordu. Osman Öcalan'ın PWD'si ile
ilgilenmişti, hepimiz gibi... Resmi bir bağı yoktu ama. Osman
Öcalan PKK'dan ayrılınca Hikmet'i de aramıştı. Örgütsüz kalınca,
PKK'dan kopunca, insan kendine bir savunma aracı olarak bir örgüt
arar.
Osman Öcalan şimdi yeniden PKK'ya döndü, Murat Karayılan'la
anlaştı.
Bakın herkes tedirgin. Ahmet Türk de, kimileri de PKK'ya karşı açık
tavır geliştiremiyorlar.
PKK korkusu!
Bu korku nasıl kırılacak?
Tabanda öfke gelişiyor PKK'ya karşı. Sokaktaki insan silah sesi
duymak istemiyor artık.
PKK'nın kamplarını, ana karargâhlarını bilirim. 200-300-400 silahlı
kişi. Bir komutan, artık 50'sine geliyor. Bir eli yağda, bir eli
balda. Dağ yaşantısı onun için bir hayat tarzı haline gelmiş...
Arada bir silah patlatmak zorunda. Çünkü silahlar tümüyle sussa,
dağdan inseler, bütün ayrıcalıklığını kaybedecek.
Askerin içinde bile var böyle odaklar, çatışma bitmesin
isteyenler...
2005 ve hâlâ silah!
Kim ister bunu?..
Demokrasiyi, AB'yi istemeyenler.
Kim istedi bu cinayeti?..
Hikmet Fidan'ın ölmesini hangi güçler istedi?.. PKK'nın yanı sıra,
devletin derinliklerinde de var mı bu cinayetin işbirlikçileri?..
Devlet, emniyet bu cinayetin üzerine mutlaka yürümeli. Bu cinayeti
devlet aydınlatmalı. Yeterli çaba gösteriliyor mu, bilemiyoruz,
emin değilim. Halbuki PKK nedir, ne değildir o zaman daha iyi
öğrenir Kürtler de, eğer bu cinayet aydınlanırsa...
Bizim yakınlarımız var Kuzey Irak'ta, PKK'dan ayrılıp oralarda
yaşayan... Hükümet inisiyatifi eline alsa, ciddi bir af girişimi
gerçekleştirse, emin olun, PKK'dan kopup dağdan inecek çok insan
var. PKK emin olun bundan korkuyor.
Taziye defteri açtık İzmir'de, ailesinin evinde Hikmet Fidan'ın.
Doğru dürüst kınayamadı Demokratik Toplum Hareketi'nin liderliği.
Genel geçer şeyler söylemekle yetindiler. Bir tek Ahmet Türk sert
konuşacağını söyledi, ona da 'Bizi temsilen konuşamazsın!'
diyebildiler.
Bu tepkisizlikte ne var? Bir dahaki seçimlerde adaylık mı yatıyor
gönüllerde yoksa? Suskunluk bu yüzden mi?
İsmail Beşikçi, 'Bunun adı konulmalıdır' dedi Hikmet Fidan cinayeti
için... Biliyorsunuz, Beşikçi, Apo'nun İmralı'ya konmasından sonra
bir tek cümle etmişti, o kadar:
'İhanete uğradım!'
Sonra sustu, bir daha konuşmadı Beşikçi.
Silah ve politika olmaz artık.
Silahtan en çok yine Kürtler zarar görür çünkü, geçmişte olduğu
gibi... Yine onlar evlerinden, köylerinden olurlar. Yazık değil mi?
Tarih yazacaktır, Apo'nun bir Pol Pot olduğunu...
Devlet, PKK'ya karşı mücadeleyi ciddiye alıyorsa, Hikmet Fidan
cinayetinin üzerine gitmeli, bu cinayeti mutlaka
aydınlatmalıdır."
Bir başkası, Diyarbakır'dan telefonla alıyor sözü:
"Bugünlerde benim büroya sürekli geliyor Kürt aydınları. Hepsi
tedirgin, yahu ne oluyor diye... Hikmet Fidan cinayeti herkesi çok
sarsmış durumda! Bakın, bir zamanlar PKK'yı Hafız Esad kullanmıştı,
şimdi de Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda yürümesini istemeyenler
kullanıyor."
*
Bugünkü yazım yorumsuz.
Yorumu size bırakıyorum.
Ancak, 'Hikmet Fidan cinayeti'nin devlet tarafından
aydınlatılmasının önemini belirtmekle yetiniyorum.