Kürt aydını PKK'yı topa tuttu
Abone olKürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü, Diyarbakır'da yapılan 'Ortak Akılla Birlik Toplantısı' sonrası açıklanan bildiriyi eleştirdi.
"PKK, bütün Kürtlere dayanarak, kendisini eleştiren ve teşhir edenlere post modern muhtıra verdi." diyen Güçlü, PKK'nın bu toplantı ile Kürtler adına tek söz sahibi olduğunu göstermeye çalıştığını söyledi. Güçlü, PKK'ya yamanmanın ise Kürtlere yapılan en büyük kötülük olduğunu vurguladı.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Güçlü, PKK'nın kullanılarak 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hazırlandığını belirtti. 1976 yılından bu yana da aşamalı ve riski de az olan PKK eliyle 'Kürt katliamı' gerçekleştirildiğini dile getiren Güçlü, Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda kendisi ve ve Kemal Burkay'ın açıklamalarının PKK ile ilgili gerçekleri deşifre ettiğini kaydetti. Bu durumun PKK içinde depreme, PKK kitlesi içinde de fay hatlarının oluşmasına yol açtığını anlatan Güçlü, PKK'nın yeni ölüm tehditleri, gerçeklerle ilişkisi olmayan karalama kampanyası başlattığını hatırlattı.
KENDİ DIŞINDA KÜRT MUHALEFET OLMADIĞINI GÖSTERMEK AMACINDALAR
Güçlü, "PKK bu depremden kurtulmak, kendi kitlesi içinde oluşan fay hatlarının harekete geçmesini engellemek, kendisinin suçlarını örtmek, kendisi ile ilgili gerçeklerin açığa çıkmasını engellemek için, 12 Haziran seçimlerinden önce ve sonra Kürt siyasi grupçukları ve çevreleriyle gerçekleştirdiği Baas türü otoriter, tekçi, faşizan entegrasyonu genişletmek, kendi dışında hiçbir Kürt muhalefetinin olmadığını kamuoyuna göstermek, PKK'yı eleştirenleri yalnızlaştırmak için, aydınları da yanına almak amacıyla yeni toplantılar yapıyor." dedi.
"PKK'YA YAMANMAK KÜRTLERE YAPILAN EN BÜYÜK KÖTÜLÜKTÜR"
'Ortak akıl' şiarıyla toplantının yapılmasının; PKK otoriterizmi, faşizmi, toplumsal ve insanlık suçlarıyla ortaklaşmak ve yüklenmekten başka bir anlamı ve içeriği olamayacağına dikkat çeken Güçlü, "Kürtlerin önündeki görev, Kürtleri PKK'dan kurtarmak, siyasal zihniyet ve akıl olarak PKK'dan ayrışmak, PKK'yı teşhir etmek, Kürt ulusal hareketini yeniden ve yeni döneme uygun değerler ve kriterlerle geliştirmek, örgütsel yapılanmaya kavuşturmak olmasına rağmen; 'ulusal birlik' denilen yalana dayalı şiarlarla PKK'ya yamanmak Kürtlere yapılan en büyük kötülüktür." diye konuştu.
"Türkiye'de Ergenekon, Balyoz ve darbe gruplarıyla birleşerek nasıl ki demokratikleşme, vesayet sisteminin zayıflatılması ve kuşatılması mümkün değilse; PKK ile ayrışmadan da Kürdistan'da çoğulculaşma, demokratikleşme, yeni bir Kürt ulusal hareketinin geliştirilmesi, yeni ve döneme uygun değerleri benimseyen örgütleri oluşturmak da mümkün olamaz." diyen Güçlü, PKK'nın Kürt katliamının teşhirinin oluşturduğu depremi engellemek için bütün Kürtleri etrafında toplama ihtiyacı duyduğunu ifade etti. Güçlü, PKK'nın eleştirilmemesini ise toplantıya katılan siyasi çevreler ve aydınların çoğunluğunun mahalli seçimler ve genel seçimlerde post kapma hesabı içinde olmasıyla açıkladı.
"PKK'NIN 'ÖLÜM TİMİ' GERÇEĞİ ORTA YERDE DURUYOR"
Toplantının asıl amacının Kürt siyasi çevrelerini de yanına alarak PKK'yı eleştirenlere post modern muhtıra vermek olduğunun altını çizen Güçlü, şöyle devam etti: "PKK dışındaki bütün siyasi çevreler, toplantıda olan aydınların büyük çoğunluğu, PKK'yı 'eleştirme' konusunda edepli olacaklarını kayıtsız-şartsız kabul ettiklerine göre; geriye, teslim alınamayanların teslim alınması, raconuna uygun tehdit, hizaya getirilmesi kalıyor. Toplantı da bunu yapıyor. Hiç yeri değilken, PKK'yı eleştirenlere, insanlık suçlarını teşhir edenlere gözdağı, post modern bir muhtıra veriliyor. PKK'ya yönelik eleştirilerin nitelik ve üslup olarak tasvip edilmediği zaman, PKK'nın şanına şerefine uygun olan, muhalifleri, Kürt yurtseverlerini, kanaat önderlerini, Kürt liderlerini öldürmek mi gerçekleşecek? Bu soruya cevap aranması gerekir."
PKK'nın kendi hakkında 'ölüm timi' oluşturduğuna dair gerçeklerin orta yerde durduğuna dikkat çeken Güçlü, "Toplantıda PKK'yı bu konuda eleştirmek ve uyarmak yerine Kürt ve Kürdistan'ın özgürlüğü ve bağımsızlığı; insanlık, insan hak ve özgürlükleri davası ve demokrasiden başka sermayesi olmayan Kürtleri, Kürt aydın ve siyasetçileri PKK raconuna uygun tehdit etmek de ne oluyor? PKK'nın dışındakiler bunun hesabını verebilecekler mi?" diye sordu.
Bildiride PKK'nın Suriye'de devlet adına Kürtler üzerinde kurduğu otoriter ve faşist baskıya bir şey denilmemesini de eleştiren Güçlü, PKK'nın Anayasa çalışmalarından kastının ise Kürtlerin yeni Anayasa'da ulusal kolektif haklara kavuşması değil, 'tek lider-şeflik, tek parti, tek ideolojiye' dayalı PKK diktatörlüğünün onaylanması olduğunu ifade etti.